Türkiye menşeili yatırımlar, Yunanistan’ın özelleştirme hedeflerine ulaşmasına ve ülkeyi saran ekonomik krizin etkilerini hafifletmesine yardımcı olabilir.
Türkiyeli şirketlerin Yunanistan’da yapacakları iki önemli yatırım kapsamında ülkedeki bazı kamu mallarının özelleştirilmesi hedeflenirken, özelleştirme süreci, Yunan ekonomisinin avro bölgesini tehdit eden mali krizin pençesinden kurtulabilmesi bakımından kritik bir adım teşkil ediyor.
Yunanistan’dan Folli Follie Group ile Türkiye’den Koç Grubu iştiraki SETUR Servis Turistik A.Ş.’nin oluşturduğu konsorsiyum, Midilli Adası’ndaki Mytilene marinasını geliştirme çalışmalarına hızla devam ediyor. Folli Follie-SETUR konsorsiyumu, 2012 başında kazandıkları ihaleyle marinayı 250 bin avro bedelle 40 yıllığına kiraladı.
Her ikisi de havalimanı duty free işletmeciliği alanında faaliyet gösteren ortaklar, ilk kez Türkiye’deki havalimanlarında duty free işletme imtiyazı için açılan bir ihalede rakip olarak karşı karşıya gelmişti.
Konsorsiyumun biri Sakız Adası, diğeri Kefalonya Adası’nda olmak üzere iki marina için daha ihaleye gireceği belirtiliyor.
SES Türkiye‘nin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Koç Holding A.Ş. Turizm, Gıda ve Perakende Grubu Başkanı İbrahim Tamer Haşimoğlu, “Turizm sektörünün krizden etkilendiği doğru, fakat bizim uzun vadeli bir bakış açımız var. Zamanla turizm sektörünün ilerleme kaydedeceğine inanıyorum … Bu işbirliği başarılı olursa, başka yatırımların da yolu açılacaktır,” diyor..
Ülke basınında manşetlere taşınan bir diğer haber de Pire limanının batısındaki büyük ölçüde atıl sanayi bölgesinde bir Formula 1 pisti ve muhtelif içerikli lüks bir turistik altyapı kurulması yönündeki görüşmeler oldu. Türkiye Motor Sporları Federasyonu Başkanı Mümtaz Tahincioğlu’nun bu ay yaptığı Yunanistan ziyareti, yerel basında geniş yer buldu.
Tahincioğlu, söz konusu yatırımla ilgili olarak belediye yetkilileri ve yerel konsorsiyumla görüşmeler yaptı.
Liman yakınındaki gayrimenkullerin sahibi belediyeler tarafından da desteklenen plana göre, pistin inşaatı ve F1 Grand Prix etkinliğinin ülkede gerçekleştirilmesi için yapılacak çalışmalar yaklaşık 650 milyon avroya mal olacak.
Eğitim ve Spor Bakanı Kostas Tzavaras, kısa süre önce yaptığı bir açıklamada, “Bu kritik noktada, Yunanistan’ın yurtdışında tanınmasını ve uluslararası alanda daha fazla ilgi görmesini sağlayacak her türlü etkinliği memnuniyetle karşılayıp desteklediklerini” kaydetti.
“Drapetsona’nın Formula 1 yarışına ev sahipliği yapma ihtimali, bölgenin yenilenmesi vasıtasıyla turizm sektörümüzün tekrar değer kazanacağı yönünde bir beklenti oluşturuyor. Aynı zamanda, yeni iş imkanları yaratılmasına ve ülkemizin yurtdışında imajının iyileşmesine de katkı sağlayacak.”
Özelleştirmeler, Yunan ekonomisinin düzelmesi açısından kritik bir önem taşıyor. Şubat 2011’de ülkenin kredi verenleri olan Avrupa Komisyonu-Avrupa Merkez Bankası-IMF üçlüsü, Yunanistan’ın özelleştirme yoluyla 50 milyar avro gelir elde edebileceği fikrini ortaya atmış; ancak dönemin başbakanı Yorgo Papandreu liderliğindeki hükümetin ayak diremesi nedeniyle bu fikirden vazgeçilmişti. Papandreu hükümeti ise Kasım 2011’de dağıldı.
Takip eden süreçte siyasi istikrarsızlık içine düşen ülkede Mayıs ve Haziran aylarında yapılan genel seçimlerin ardından, Başbakan Antonis Samaras liderliğinde üç partili bir koalisyon hükümeti kuruldu. Samaras hükümeti, özelleştirme konusundaki hedefleri kısmen de olsa tutturmak için çalışacaklarını sık sık dile getiriyor.
Nitekim Samaras kabinesinin en etkili ve yakından takip edilen üyesi Maliye Bakanı Yannis Stournaras da, konuyla ilgili bir açıklamasında, Eylül ayında özelleştirme çalışmalarına hız verileceğini ve “bunun, hükümetin özelleştirme programını hızlıca uygulamaya koyma konusundaki isteğinin bir göstergesi olduğunu” ifade etti.
Kredi verenler, refah yardımının devamı için Yunanistan’daki kamuya ait teşekkül ve varlıkların satılması veya kiralanması suretiyle 2015 yılına kadar 19 milyar avro kaynak yaratılmasını istiyor. Ancak ülkenin geçmiş performansını anımsatan pek çok analist, bu bağlamda özelleştirmenin sorunlara çare olacağından şüpheli.
Atina merkezli Ekonomik ve Endüstriyel Araştırmalar Vakfı’nın araştırmalardan sorumlu yetkilisi Aggelos Tsakanikas’a göre, arka arkaya yaşanan iki genel seçim ve yaz tatili nedeniyle durma noktasına gelen özelleştirme sürecinin yeniden ivme kazanması zor görünüyor.
SES Türkiye‘ye konuşan Tsakanikas, “Mesele sadece başlangıçtaki paralardan elde edilecek değer değil. Yeni özelleştirilecek şirketlere ne kadar para yatırılacağı da önemli,” diyor..
“O kadar büyük rakamlara çıkılacağını sanmıyorum, ama yatırımcılar üzerinde bir baskı da oluşturmalıyız; zira sadece para değil, istihdam da lazım. Çalışan ve emekli maaşlarını düşürmek yerine kullanabileceğimiz mali enstrümanlardan biri de özelleştirme. Önümüzdeki birkaç ay içinde bu bağlamda bazı ciddi ilerlemeler olacak.”
Perşembe günü (27 Eylül) hükümet kanadından gelen bir açıklamada, milli piyango ve bahis oyunları havuzu OPAP’deki yüzde 34’lük kamu hissesinin yüzde 33’ünün satışa çıkarılacağı duyuruldu.
Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan kanun tasarısına göre, OPAP’nin yıllık brüt gelirinin yüzde 30’u 2020 yılına kadar devlete aktarılırken, OPAP oyunlarına uygulanan vergi oranı yüzde 10 olacak.
Şu anda Atina borsasındaki değeri 450 milyon avro olan şirketin hisse satışından devletin kasasına yaklaşık 19 milyon avro girmesi bekleniyor.
Reuters‘in bir haberinde, Selanik’teki Aristo Üniversitesi’nde görevli ekonomi profesörü Dimitris Mardas’ın şu yorumuna yer verildi: “OPAP’deki hisselerin tamamının satılıyor olması, hükümetin özelleştirme konusundaki istekliliğini gösteriyor.”
Yunan devletinin büyük ölçekli, ancak kurumsal düzeyde bugüne dek yeterince faydalanılmamış mal varlığından ticari olarak istifade edilmesi için bu emsalsiz girişimler gerçekleşirken, uluslararası basında da, ülkedeki birçok pahalı mal varlığının satılacağı ya da uzun süreli kiralanacağı yönünde iddialar ortaya atılıyor. Söz konusu lüks varlıklardan biri de Atina’nın hemen kuzeyindeki eski kraliyet sarayı Tatoi.
Businessweek‘in ismi açıklanmayan bir hükümet yetkilisinin beyanatına dayandırdığı haberine göre, satışa çıkarılacak diğer mal varlıkları arasında, Londra’nın batısında üst düzey Yunan diplomatlara tahsis edilen bir rezidans, Brüksel’de sekiz katlı bir iş merkezi, Belgrad kent merkezinde Barok stili bir bina, Ljubljana’da ofisler ve Lefkoşa’da iki dönüm arazi yer alıyor.
Enerji sektöründe ise doğalgaz tedarikçişi DEPA ve ortağı olduğu gaz nakil sistemi operatörünün satışına ilişkin ihale, özelleştirme fonu tarafından onaylandı. Satış listesindeki bir diğer kalem de alanında Güneydoğu Avrupa’nın en büyükleri arasında yer alan Hellenic Petroleum şirketindeki yüzde 30’luk kamu hissesi.
Atina’daki Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nün genel müdürü Haralambos Tsardanidis, pazarlığa açık satışlara ve alıcıların ülkenin acil nakit ihtiyacı içinde olduğunu bilmesine rağmen, Yunanistan’daki ortamın yatırımcıları cezbetmek açısından hâlâ uygun olmadığı görüşünde.
SES Türkiye‘ye değerlendirmelerde bulunan Tsardanidis, “Avrupa Komisyonu-Avrupa Merkez Bankası-IMF üçlüsü, özelleştirmeden elde edilebilecek gelire dair beklentisini düşürdü. Keza durgunluk döneminde bu işler o kadar kolay olmuyor,” diyor..
Başbakan Samaras, bu üçlüyü, 31,1 milyar avroluk yeni kredi dilimi ile 130 milyar avro tutarındaki ikinci kurtarma paketinin serbest bırakılması için gereken 11,5 milyar avroluk bütçe kesintisini kabul etmeleri yönünde ikna etmek durumunda. Tsardanidis’e göre, “kredinin bir sonraki taksidi onaylanmazsa, özelleştirme açısından büyük sıkıntı yaşanacak.”
Şimdiye dek hükümet, gayrimeskun adaların sadece 40 tanesini satılık ya da kiralığa çıkarırken, şans ve bahis oyunları şirketi OPAP’nin üçte bir hissesi satışa sunuldu. OPAP’nin yılın ilk çeyreğindeki net geliri 126,1 milyon avro idi.
IMF Yönetim Kurulu’nun eski Yunanlı üyesi Miranda Xafa, 2012 yılına ilişkin özelleştirme geliri “hedefi” yine düşse de, elde edilecek her türlü gelirin, borçlanma ihtiyacını bir nebze azaltacağını kaydederek şöyle diyor:
“Temel hedef, ülkeye yatırımcı getirip istihdam yaratmak; mesele sadece para değil … Şu ana kadar [özelleştirme çalışmaları] oldukça büyük hayal kırıklığı yarattı.”
Peki ya ülkelerine ait mal varlıklarının satışı konusunda Yunan halkı ne düşünüyor?
Özelleştirmelerle ilgili olarak geçtiğimiz yıl yapılan bir kamuoyu araştırmasında, katılımcıların yüzde 74’ü, bu tedbirin “kesinlikle” ya da “muhtemelen” gerekli olduğu yanıtını verdi.
Ankete katılanların yaklaşık yüzde 58’i satışlarla ilgili olumlu görüş bildirirken, yüzde 69’luk bir kesim de, Yunanistan’ın yeniden büyümeye başlaması için özel sektörün güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Ancak kimi vatandaşlar aynı fikirde değil.
63 yaşındaki memur emeklisi Kosta Vlachopoulos’a göre, büyük zarara da yol açsalar, devlete ait işletme ve mülklerin satılması bir basiretsizlik örneği.
SES Türkiye‘ye konuşan Vlachopoulos, “Şu geldiğimiz noktaya bir bakın. Aileden kalma ne var ne yok satıyormuşuz gibi bir durum… Bunları satarsanız bir daha geri alamazsınız. Parayı bir cepten alıp diğerine koyuyorlar, hepsi bu,” diye serzenişte bulunuyor.