Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Gebze Şubesinde Bilgilendirme Toplantısı Yapıldı
08 Ağustos 2010 Pazar günü saat 10:30-12:30 saatleri arasında Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Gebze Şube binamızın toplantı salonunda Bilgilendirme Toplantısı yapıldı.
Gazeteci yazar Mehmet Türker, gazeteci Murat Dağdeviren, gazeteci Mesut Işık ve Şube başkanı İsmail Yılmaz gerçekleştirdikleri Bulgaristan gezisinin ayrıntılarını ve izlenimlerini dernek üyeleriyle paylaştılar.
Toplantıya Şube başkanı İsmail Yılmaz, gazeteci Mehmet Türker, gazeteci Murat Dağdeviren, gazeteci Mesut Işık, işadamı Mestan Okan, Genel Merkez gençlik kollarından Abidin Karasu, Şube yönetim kurulu ve birçok misafir katıldı.
Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Gebze Şube başkanı İsmail Yılmaz açılış konuşması ve toplantı programı hakkındaki konuşmasından sonra sözü gazeteci, yazar Mehmet Türker aldı. Türker Bulgaristan izlenimlerini şu cümlelerle özetledi:
“Beni sevindiren önemli konulardan biri, maneviyatın Türklüğün önüne geçmiş olmasıdır. Bulgaristan’da 18 yıl Türkçe kitap basılmıyor. Bulgaristan’da hâlâ günlük olarak çıkan Türkçe gazete yok. Zaman Gazetesi’nin güzel çalışmaları var fakat günlük olarak çıkmıyor, tirajları konusunda sıkıntıları var.
Müftülük sorunu bütün sıcaklığı ile gündemin en önemli sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Sosyalist dönemde Bulgar gizli ajanlığı yapmış olan Gencev, dini eğitim geleneğinden yetişmiş biri değildir. Sosyalist rejim dönemde Jivkov’un desteği ile müftü yapılmıştır. Gencev, Bulgaristan Müslüman cemaatinin içine çıkacak yüzü yoktur. Bu çok açık ve nettir. Bulgaristan’daki Müslümanlar kendisini sevmemektedir. Geçen hafta Kırcaali’de cemaat, Gencev’e tepkilerini göstermek için Cuma namazını parkta kılmışlardır. İnsanlar Gencev’e büyük tepki göstermektedirler. Gencev halkın arasına, Müslüman cemaatinin arasına çıkmaya yüzü yoktur. Son olarak müftülük sorunu ile ilgili şunu söyleyebilirim ki Gencev’in bu davada başarılı olması mümkün değildir.
Bulgaristan’da gönüllü Bulgarca isim alan insanlarımız vardır. Çoğunluğu, ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmemek, çocuklarının gelecekte iyi bir iş sahibi olması için bu davranışta bulunmaktadırlar.
İskeçe’ye bağlı Şahinler köyü bir Pomak Türk köyüdür. Fakat işin ilginci bu Pomak Türk köyünde insanlar Bulgaristan’ın Pomak köylerinin aksine aralarında Türkçe konuşmakta kendilerini Türk olarak tarif etmektedirler. Bu son derece önemlidir.
Şu anda Bulgaristan’dan Yunanistan’a açılan beş sınır kapısı bulunmaktadır. Bu sınır kapıları özellikle Rodop bölgesindeki Pomak Türklerinin bir birini tanıması bakımından son derece önemlidir. Bu insanlarımız rahat ulaşım imkânlarıyla birbirini daha kolay tanıyacaklar ve yavaş yavaş aralarında bir bilinç; daha da önemlisi bir Pomak Birliği oluşturarak aralarında münasebetleri sıklaştıracaklardır.”
Mehmet Türker’den sonra sözü Murat Dağdeviren aldı. Dağdeviren:
“Perşembe başlayıp Pazartesi günü biten bir Bulgaristan gezisi yaptık Mestan Bey’in sayesinde. İşimiz icabı pek çok ülke gezdik fakat Bulgaristan’da gördüklerim kadar derinden etkilenmedim.
Bulgaristan Türkleri hakkında oluşmuş yanlış, kulaktan dolma bilgilere sahiptik. Bu ziyaretimizde önyargılarımızın tamamı silinmiş oldu. Hatta Türkiye’de bile kaybolmaya yüz tutan milli değerlerimizin burada yaşadığını gördük.
Mestan Okan Bey’in Haskovo iline bağlı Alemdar köyünde yaptırdığı Alemdar Cami’sinin açılışına gittik. Köydeki halkın içten karşılaması ve bizleri kucak açması duygulandırıcıydı. Bu köylerdeki insanların sıcaklığı Anadolu köylerinin samimiyet ve sıcaklığından farksızdı. Camii açılışına 200-300 km uzaklıktan gelen, saatlerce o sıcak havada bekleyen insanlar vardı. Gözlerimle gördüğüm bu davranışlar Bulgaristan Türklerinin maneviyatının ne kadar güçlü olduğunu gösterdi.
Gittiğimiz bir köyde ilginç bir olayla karşılaştık. Komünist dönemde Müslüman Türk mezarları yerle bir edilmiş, eski yazılı taşlar kırılmıştı. Fakat bu uğradığımız köyde eski yazılı mezar taşları duruyordu. Çünkü köy ahalisi Bulgarların bu niyetini duyar duymaz mezar taşarını yerinden çıkarmış ve daha sonraki dönemlerde tekrar yerine koymuştu. Bunun sayesinde babalarının, dedelerinin ve geri kalan ecdadın nerede yattığını bilmekteyiz diyorlar. Diğer köylerdeki durum daha vahim. Bütün mezar taşları kırıldığı için insanlar babalarının dedelerinin, akrabalarının, ecdadının mezarlarını kaybetmiş. Bu durum bizleri derinlemesine duygulandırdı.
Filibe şehrinde gördüklerimiz ve yaşadıklarımız da bizleri çok etkiledi. Burada sohbet ettiğimiz roman vatandaşlar anlattıklarıyla, tanışmış oldukları Türkler sayesinde hayatlarının değiştiğini söylediler. Daha evvel meyhane işleten bir Roman vatandaşı Türklerle tanıştıktan sonra bütün haram işleri bıraktığını ve meyhane olarak işlettiği yeri camiye cevirdiğini söyledi. Şu anda bu mekânda beş vakit namaz kılınmaktadır.
Sözlerimi sonlandırırken, Bulgaristan ziyaretinin bana çok şeyler kattığını ve hayatım boyunca unutamayacağım güzel hatıralar içimde bıraktığını belirtmek isterim. Ayrıca önümüzdeki gelen mübarek Ramazan ayı içinde bu görmüş ve yaşadıklarımdan etkilenerek Bulgaristan’da bir iftar daveti vermek istiyorum. “
Gazeteci Dağdeviren’den sonra sözü Hamdi Efendi aldı.
Hamdi Efendi:
“Şu anda Bulgaristan’da yaşayan Türkler gerçekten çok madur durumdadır. Kendi benliklerini, kendi milli değerlerini korumakta büyük sıkıntılar çekmektedir. Bulgaristan’da 16 yıl Türkçe kitap basılmıyor. Bizim gibi Sivil Toplum kuruluşlarına düşen çok büyük sorumluluklar vardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün desteğine ve katkısına rağmen aramızda birlik beraberliğimizin eksikliği ve koordinasyon olmamsından bir türlü bu konulara eğilemiyoruz. Bakın Batı Trakya’da okutulan Türkçe kitaplar Türkiye’den gidiyor. Bizler bunu Bulgaristan Türkleri için niye yapmayalım. Zamanımızın bir bölümünü Bulgaristan’daki Türk kardeşlerimiz için harcamalı, caba sarf etmeliyiz. Kabuğumuza çekilerek vurdumduymaz olmamız hiçbir şey olmamış gibi davranmamız mümkün değildir. Biz Bulgaristan Türkleri, bizlere yapılan zulmü, baskıyı, asimilasyonu ne çabuk unuttuk? Hayır, biz Bulgaristan Türkleri bu konuda unutkan olamayız. Unutkan olmadığımızı, bizlere yapılan haksızlıkları unutmadığımızı göstermek, geçmişten ders alarak gelecek kuşaklarımıza da bunu taşımak için bir çatı altında birleştiğimiz derneğimizin himayesi altında bir araya gelmeliyiz. Kısır kavgalar sadece ve sadece bize kendi camiamıza zarar verir. Bundan da kimse karlı çıkmaz.”
Hamdi Efendi’den sonra sözü alan Şube başkanı İsmail Yılmaz gerçekleştirdikleri Bulgaristan gezisi hakkında izlenimlerini aktardı. Türkçe isimlerin geri alınması ve vatandaşlık hakkında Bulgaristan resmi mercileri tarafından yapılan uygulamalar ile ilgili bilgi verdi.
Gayet güzel bir havada gerçekleşen toplantı karşılıklı soruların sorulmasından sonra sona erdi. Şube başkanı İsmail Yılmaz tüm katılımcılara teşekkür ederek toplantıyı bitirdi.