Yugoslavya‘yı oluşturan 6 federal cumhuriyetten biri olan Bosna-Hersek, 1991 yılında Slovenya’nın, ardından Hırvatistan’ın bağımsızlığını ilan etmesiyle birlikte, ya ”büyük Sırbistan”ın bir parçası, ya da ”ağır bir bedelle ödeyeceği” bağımsız bir devlet olma yolunda karar verecekti…
‘Bilge Kral’ merhum Aliya İzzetbegoviç ve arkadaşlarının önderliğinde bir araya gelen Bosnalılar, onurlu bir gelecek konusunda referandum kararı aldı. Bosnalı Sırpların boykot ettiği referandum, 29 Şubat-1 Mart 1992 tarihleri arasında düzenlendi.
Ülkede yaşayan nüfusun yüzde 64′ünün desteklediği referandumla ”bağımsızlığa” evet diyen Bosna-Hersek halkına karşı, Sırpların cevabı saldırı ve savunmasız sivillere karşı katliamlar işlemek oldu.
Avrupa’nın o dönem en büyük 4′üncü ordusu olan ve tamamına yakını Sırplardan oluşan Yugoslav birlikleri, Bosna-Hersek’in kentlerini kuşatma altına alarak, sivil halka karşı saldırı başlattı.
Yugoslav birliklerinin silahlandırdığı Bosnalı Sırplar da ülkede etnik temizliğe başladı, kurulan toplama kamplarında Boşnaklara yönelik işkence ve katliamlara, kadınlara yönelik de sistematik tecavüzlere giriştiler.
Uluslararası toplumun gözleri önünde tam 3,5 yıl yaşanan ve Srebrenitsa’da işlenen ”soykırım”la devam eden Bosna’daki savaş, 1995′te imzalanan Dayton Barış Antlaşması ile sona erdi.
Bosna-Hersek’te, bağımsızlığın ”ağır bedeli” olarak çoğunluğu Boşnak 100 bin kişi katledildi, 50 bine yakın kadın tecavüze uğradı, 2 milyon kişi mülteci durumuna düştü. Savaş öncesi Boşnak nüfusun çoğunlukta yaşadığı ülkenin doğusundaki Srebrenitsa, Foça, Zvornik, Bratunac, Vişegrad gibi kentlerde ise yaşanan etnik temizlikten dolayı Müslüman nüfus nerdeyse hiç kalmadı.
DAYTON ANLAŞMASI
Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra en ağır katliamların, sistematik tecavüzlerin, soykırımın yaşandığı Bosna Hersek‘teki bu kanlı savaş, 1995′te ABD’nin Ohio eyaletindeki Dayton Hava Üssü’nde imzalanan anlaşmayla son buldu. Anlaşma, Amerikalı diplomat Richard Halbrooke’un girişimleriyle Bosna Hersek‘in merhum Devlet Başkanı Aliya İzzetbegoviç, Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç ve Hırvatistan Devlet Başkanı Franjo Tudjman tarafından imzalandı.
Bu anlaşma silahları susturdu, ancak ülkeyi siyasi bir düğümle baş başa bıraktı. 15 yıl öncesine kadar birbirleriyle savaşan 3 etnik yapı, bu anlaşmayla tek bir çatı altında, ülkenin kurucusu olarak görev aldı. Ancak ülkenin 3 kurucu etnik topluluktan oluşması ve kendine özgü siyasi yapılanması, Bosna Hersek‘i dünyanın en karışık idaresinin hüküm sürdüğü devletlerden biri haline getirdi.
Ülke, topraklarının yüzde 49′unu oluşturan Sırp Cumhuriyeti ile yüzde 51′ine sahip Bosna-Hersek Federasyonu ve bir küçük özerk (Brçko) bölgeden oluştu. Antlaşmayla Bosna-Hersek Federasyonu ise kendi başbakanları, parlamento başkanları ve bakanları bulunan 10 kantona ayrıldı.
DAYTON ADALET GETİRMEDİ
Ülkede silahları susturan Dayton Barış Anlaşması, savaşı başlatan, halkın referandumla ”bağımsızlık” talebine katliamlarla yanıt veren Sırpları, adeta ödüllendirdi. Ülkenin yüzde 49′una hakim olan etnik temizlik üzerine kurulan Bosna Sırp Cumhuriyeti ile ödüllendirilen Sırplar, sık sık ”bağımsızlıktalepleri”, devlet kurumlarını ”bloke” eden kararlarıyla gündeme gelerek, uluslararası toplumu meşgul etmeye devam ediyor. Savaş suçlularının sığındığı adeta ”güvenli bir liman” olan Bosna Sırp Cumhuriyeti’nde, savaş zamanında evlerini terk eden Boşnak mültecilerin dönüşüne ise zorluk çıkartılıyor.
Savaştan önce Boşnak nüfusun çoğunlukta olduğu, yapılan etnik temizlikle şu anda tamamen Sırp nüfusun hakim olduğu Srebrenitsa’nın da aralarında bulunduğu ülkenin doğusundaki kentlerde ”mülteciler sorunu” hala çözülemedi. Savaşın bitmesinden bu yana 16 yıl geçmesine rağmen halen 120 bin kişi, şu anda Sırpların yoğun yaşadığı Bosna Sırp Cumhuriyeti’nde kalan evlerine dönmek için bekliyor.
Kaynak: Habertürk