Bulgar topraklarında Osmanlı mimari eser mirasının en nadide örnekleri, ülkenin Güneybatısında Makedonya sınırına yakın bulunan Küstendil kentinde görmek mümkün. Farklı medeniyetlerin iz bıraktığı şehirde, Roma dönemleri termalleri, erken Hristiyanlık dönemi kiliseleri, Osmanlı yıllarından yadigar İslami yapılar, renkli mozaiği bugün de muhafaza ediyor. AB fon kaynaklarıyla tarihi eserler restore edilip , nesillere korunurken, şehrin tam merkezinde, ihtişamı ve farklı mimari süslere sahip minaresiyle Osmanlı döneminin en seçkin örneklerinden olan 1530-31 yıllarında yapılmış Fatih Sultan Mehmet Camii yıkılıyor. Kimsesiz, çaresiz, bınca vaat ve söz karşısında öksüz kalmış bir değerli yapıt ! Yıllar boyu Kültür Bakanlığı ile belediye, müftülük arasında anlaşmazlıkların kurbanı olmuş tarihi bir abide!
Küstendil’de bulunan Fatih Sultan Mehmed Camii yıkılmak üzere. Bulgaristan ile Türkiye arasında sözkonusu caminin tamiratı için varolan anlaşmaya rağmen şimdiye kadar bu doğrultuda tek bir adım bile atılmış değil.
Son günlerdeki aşırı yağışlar ve rüzgar nedeniyle Küstendil şehrindeki Fatih Sultan Mehmed Camii’nin minaresinden teneke parçaları düşmeye başlayınca, vatandaşlar yetkililerden tedbir almasını istedi.
Son günlerdeki aşırı yağışlar ve rüzgar nedeniyle Küstendil şehrindeki Fatih Sultan Mehmed Camii’nin minaresinden teneke parçaları düşmeye başlayınca, vatandaşlar yetkililerden tedbir almasını istedi.
KÜLTÜR BAKANI GEÇEN YIL TAMİR EDİLECEK DEMİŞTİ Geçen yılın Mart ayında kabinenin Küstendilde’ki toplantısı sırasında Kültür Bakanı Vecdi Raşidov, Fatih Sultan Mehmed Camii’nin UNESCO çerçevesinde kültürel anıt olarak önem kazanacağını belirtmişti. Raşidov, ‘Türkiye ile varılan anlaşma gereğince İstanbul’daki Sveti Stefan Bulgar Kilisesi’ne tamir için kaynak ayırılacak, biz de Köstendilde’ki Fatih Sultan Mehmed Camii’ni tamir edeceğiz’ demişti. Ancak şimdiye kadar camiyle ilgili herahngi bir tamirat işi başlatılmadı. Küstendil’de Caminin hemen altında mağazası bulunan bir esnaf kadın anlatıyor: ” Minarenin bu durumu bize tehlike teşkil ediyor. Görüyorsunuz burası ana caddedir, altından devamlı insanlar geçiyor, buradan çocuklar geçiyor, altına otomobiller parkediyor. Madem ki bu tarihi bir eser ve kültürel anıt olmuş bir bina, yetkili işiler sorumluluğu almalı ve bu düzeltilmeli.
Soru:Peki, Köstendil halkı bu camiinin varlığından kazançlı çıkamaz mı? Örneğin böyle değerli bir yapıt müzeolabilir, turistler celbedebilir..?
Cevap: Evet, insanlar kazanabilir, bu iyi bir edinim olabilir, ancak Küstendil’de insan kalmadı. Gençler burayı terkediyor, okumak için dışarı çıkan gençler, bir daha geri dönmüyor. Sofya’da, yurtdışında kalıyor, buradaki yokluk ve işsizlik sonucu şehirde insan kalmadı. Emekliler ve bizim gibi, günü gününe iş yapmaya uğraşan esnaflar kaldı.
Soru:Siz haftanın yedi günü buradasınız. Görüyor musunuz, ekipler, heyetler geliyor mu? Camiinin bu virane halini gören var mı sizce? UNESCO kültürel miras listesine aday bu tarihi yapının yenilenmesi için ne yapılıyor?
Cevap:Yıllar önce, minareyi yaptılar ve sonra gelen görmedim. Geçenlerde bir komisyon geçti, zarar gören minare incelendi, fakat gördüğünüz gibi, gelip, geçen olsa da, birşey yapılamdı, ne tamir, ne restorasyon yok.”
Yine Küstendil’de Roma Termalleri adı altındaki tarihi komplesk içinde Çifte Banya Hamamının hemen yanında korunmuş ve restore edilmiş haliyle Ahmet Bey Camii yükselmekte. 20.yüzyılın başında büyük bir depremde minaresi yıkılmış, o zamandan beri de minare inşaa edilmemiş. ”Gerek de yok. Küstendil’de bir kişi bile müslüman değil. Bir müsüman bile bulamazsınız şehrimde” diye iddi ediyor kendisiyle görüştüğümüz müze sorumlusu bayan.
Ahmet Bey Camii 1575 yılında inşaa edilmiş. Osmanlı’nın Bulgar toprakalrında geçip, Makedonya, Sırbistan yolculuğunun şanlı bir abidesi olarak bugün yine dimdik ayakta. Günümüzde Sergi Salonu olarak kullanılan camii, birçok değişime uğramış olsa da, kültürel bir mekan olarak kapıları açık olması sevindirici. Müze sorumlusu camiinin eski bir Hristiyan Kilisenin yıkılarak, onun yerine yapıldığını iddia ediyor. Kilisenin malzemeleri kullanılarak bu cami yapılmış diyen Neli, bir nevi bu değerli anıtın müslümanlıkla ilgisini kabullenmek istemedimediği imasında bulunuyor. 1968 yılında bu eser Kültürel Anıt statüsü almış. Şehirde seçkin bir sergi salonu olarak kullanılıyor.
Küstendil, I. Murat döneminde hızla Rumeli’ye yayılan Türk ordusunun başlıca hedeflerinden biriydi. Zira bu kent aynı zamanda Sırbistan’ın da anahtarı konumundaydı. 1371 yılında kazanılan Çirmen Savaşı’ndan sonra önünde bir süreliğine ciddi bir engel kalmayan Türk ordusu Sırp Prensi Konstantin Dragaş’ın hüküm sürdüğü Küstendil’i 1372 yılında fethetti. Daha önceleri “Velebusdus” olan şehri adı “Konstantin’in İl’i” tabirinin bozulmuşu olan “Köstendil”e çevrildi. Köstendil’in fethi Türk akıncılarına Sırbistan yolunu açtı ve bu sayede 1374 yılında bu ülke, Osmanlı İmparatorluğu’na bağlılığını arz etti.
Günümüzde Küstendil, ılıca ve değerli mineral suları, önemli sınır konumu olmasına rağmen, ekonomik krizden nasibini almış, işsizlik ve yoksulluğun kol gezdiği bir şehir olmutur.:simdi cekismeler suredursun, bakanımızın dediği gibi `prosedürler de varsın uzun sursun`- ortada tek mağdur ortak tarih ve bu denli değerli bir Osmanlı yadiğari eser.
AJANS BG