Sivil toplum örgütleri, dini cemaatler ve polisin ortak çabaları, Üsküp’teki son etnik şiddet olayını bertaraf etmeyi başardı.
Analistler, Makedonya’da sivil toplum, dini cemaatler ve hükümetin sergilediği ortak çabanın, Üsküp’te etnik çatışma yaratma amaçlı bir girişimi durdurarak işbirliği ve birlik olmanın birlikte yaşamı destekleyebildiğini ortaya koyduğu görüşündeler.
Polis teşkilatının, Arnavut gençlerin bir sosyal medya web sitesinde hazırladığı, 8 Mart’ta Yaya Paşa Camii’nde kılınacak Cuma namazı sonrasında etnik çatışma çıkarma ve hükümet binalarına saldırma planlarını ortaya çıkardığını açıklaması üzerine, sivil toplum örgütleri vatandaşları proaktif bir tavır alıp şiddeti önlemeye çağıran ortak bir bildiri yayınladı.
Bildiride, “Ebeveynleri ve velileri, gençlerini her türlü etnik, dini, milli, ırkçı veya başka türde nefreti yaymaya karşı korumaya çağırıyoruz. Gençler protestolara ebeveynleri olmadan katılmamalı ve siyaset veya parti amaçlarına alet edilmemeli.” ifadesi yer aldı.
İslam cemaati de bu çağrıya katılarak dini ibadethanelerin şiddet olayları organize etmek için kullanılmasını kınadı. Cemaat, siyasi partilerin gençleri, yaklaşan 24 Mart yerel seçimleri için milliyetçi puanları kazanmak üzere yanlış yönlendirdiğini söyledi.
Cemaatten yapılan açıklamada, “Seçim kampanyasına katılan siyasi partilerin etnik nefrete rağbet etmemelerini talep ediyoruz.” ifadesine yer verildi.
Yüzden fazla Arnavut genci bu çağrılara kulak tıkamasına karşın, Üsküp şehir merkezine konuşlandırılan toplum polisi planların gerçekleşmesini önledi.
Ohrid’deki St. Kliment Ohridski Üniversitesi siyaset bölümü öğretim üyesi Jove KekenovskiSETimes‘a verdiği demeçte, “Polisin önleyici hamlesi, barış ve etnik birlikte yaşamı tehlikeye atabilecek senaryoları önlemede bu tür tedbirlerin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur. Etkili olabilmesi için, yetkililerin şiddet yoluyla kasıtlı olarak etnik gerginliği tırmandırmayı planlayan insanları derhal adalete teslim etmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Olayların seçimlerle ilgili olduğuna analistler de katılıyor.
FON Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Mersel Biljali SETimes‘a verdiği demeçte, “Siyasi partiler bu tür olayları kamuoyunun dikkatini kötü projelerinden uzaklaştırmak için kullanıyor. Bizim gerginlik veya çatışmaya değil, istikrarlı bir ekonomiye ihtiyacımız var.” dedi.
Bu ayın başlarında, yüzlerce Arnavut’un katıldığı şiddet içeren protesto gösterilerinde 16 kişi yaralanmış, araçlar imha edilmiş ve çevre binalar hasar görmüştü.
Protestolar, Dostoinstvo (Dürüstlük) adlı muhalefet partisinin eski Ulusal Kurtuluş Ordusu mensubu Talat Dzaferi’nin Makedonya Savunma Bakanlığı görevine atanmasını protesto etme amaçlı gösteri çağrılarına yanıt olarak gerçekleşti.
DUI sözcüsü Bujar Osmani SETimes‘a yaptığı açıklamada, “Siyasi puan kazanmayı hedefleyen bazı siyasiler milliyetçi kozunu oynuyor. Vatandaşları sakin olmaya, tahriklere kapılmamaya çağırıyoruz.” dedi.
Makedon Dünya Kongresi Başkanı Todor Petrov’a göre, protesto hakkı güvence altında olmakla birlikte, yaşam ve mülk hakkı kişiden alınamaz ve hiçbir siyasi çıkar bunları tehdit edemez.
SETimes‘a konuşan Petrov, “STK’ların ahlaki kanaati, yasaları çiğnemenin yol açacağı hukuki sonuçlarla ilgili tehditler ve polisin çekinceli ve profesyonel tutumu meyvelerini vermiştir. Çalkantılı bir haftadan sonra durum normale dönmüştür ve Üsküp’te seçim kampanyaları devam etmektedir.” dedi.