Pomaklar, başta Balkanlar’da, Batı Anadolu’da ve dünyanın değişik yerlerinde yaşayan, dilleri Slavca kökenli, çoğunluğu Müslüman bir millettir. Pomaklar, başta Balkanlar’da, Batı Anadolu’da ve dünyanın değişik yerlerinde yaşayan, dilleri Slavca kökenli “etnik kimliği belirsiz olan” çoğunluğu Müslüman bir millettir.
Yukarıdaki iki cümle aslında Pomakların kimler oldukları sorusunun cevabıdır, yani Pomakların tanımıdır. Ancak ikisinin arasında “ince” olduğu kadar, “kalın” da bir fark vardır. Bu fark, ikinci tanımda tırnaklar içerisinde olan “etnik kimliği belirsiz olan” ibaresidir.
Pekiyi, bu durumda neden iki tanım vardır, bir değil. Aslına bakılırsa Pomaklar hakkında bin bir tane tanımlama yapılmıştır. Fakat bunların özeti veya vardıkları sonuç itibariyle “etnik kimliği belirsizlik” durumudur.
O halde, Pomaklar nereden geldi, ataları kim, İslamiyet’i ne zaman kabul ettiler, İslamiyet öncesi durumları ne idi, gibi başlıca sorular sorulmakta ve bu sorulara cevap aranmaktadır. Açıkça söylemek gerekir ki, tarafsızlığını koruyamayan çeşitli politik tavırlardan ötürü Pomakların kökeni meselesi, tam bir muamma haline gelmiştir ve bu sorulara cevap bulunamamıştır – böyle giderse hiçbir zaman bulunamaz. Ancak meseleyi başka yönden incelenmesi gerektiği ortadadır. Bu ise bu soruların temelini oluşturan etnisite meselesidir.
Etnisite meselesi, sosyal bilimlerde özellikle sosyoloji ve tarih başta olmak üzere çeşitli bilim dallarının konusudur. Aslına bakılırsa tam bir muammadır, kısacası “ne idüğü belli değildür”. Fakat bu durum günümüz bilim anlayışına en uygundur, zira günümüzün bilim anlayışı tamamen “Avrupa merkezci” dir ve her şey ona göre kurgulanmıştır. Bu bilim anlayışının temelinde yatan nihilizim yani “hiççilik” akımıdır. O halde hiçten kocaman bir “HİÇ” çıkacağına göre, etnisite meselesinden de kocaman bir “HİÇ” çıkar ki, Pomakların menşei veya kökeni meselesi de bu belirsizliğin ve hiççiliğin de kurbanı olmaktan kendisini kurtaramamış ve bu yönde çalışmalar yapıldığı sürece kendisini kurtaramayacaktır.
Bu halde Pomakların kökeni meselesini “hiç”ten kurtarıp, “var”lığa kavuşturacak bir çıkış yolu veya bilim anlayışı yok mudur sorusuna peşinen cevap vermek gerekir ki – İslam’dır.
İslam’ın bilim gücüne inanmayan, yobaz öğreti bütünlüğü olarak gören ancak “hiççiliğe” kurban olmuş bazı zevat, daha baştan bu yaklaşıma tepki gösterirler. Bunu anlamak hiç de zor olmasa gerek. Zira bu kimseler, bu görüşün ilk defa kamuoyu ile paylaşıldığı 4. Çanakkale Yemek Kültürü Festivali çerçevesindeki Pomak Sempozyumu’nda tepkilerini hemen koydular. Ancak kendilerini bu görüşe “makul” demekten kendilerini alamadılar. Zira öbür türlü “hiççiliğe” kurban gittiklerini itiraf etmeleri gerekirdi. İşte bu yüzden ortaya konan tepkinin yansımalarını olduğu gibi buraya aktarıyoruz:
“Diğer bir konuşmacı olan Uludağ Üniversite’sinde araştırma görevlisi Dr. Asan Ristemov’ un da, Müslümanlık ve ümmetçi bir anlayış temelinde, Pomak kimliğini İslamiyet havuzunda eritme çabasıyla salonun sabrını biraz zorladığını söyleyebiliriz. Başlangıçta makul gibi görünen ya da öyle bir izlenim veren ve fakat neticede bir nevi hülle yaparak, “aslında halklar, kimlikler ve kültürler yoktur ya da pek önemli değildir, mühim olan İslamiyet çatısı altında birleşmektir gibi” bir noktaya vardırdığı sunuşu ne yazık ki fecaatten öteye gidememiştir.” http://pomaknews.com/?p=9035
Gel gelelim Pomakların Türklüğü meselesine. Batı Avrupalılar tarafından bütün Müslüman toplumlara veya milletlere, en yakın Osmanlı’yla tanışması sebebiyle “el-Turco” veya “Türk” dediği herkesin malumudur. Bu yüzden Balkanlar’da da, gayr-i müslimler tarafından her zaman Müslüman milletlere “Türk” denildiği pek anlaşılır bir durumdur. 1995’te Srebrenica’da öldürülenler, ve intikamı alınanlar “Bosnalı Türklerdi”. Yine Bulgaristan’da “Turci umrete” yazısı DPS’nin kapısına değil de, bütün Müslümanları temsil eden Başmüftülüğün kapısına yazılmıştır. Bu da yine aynı denklemin ürünüdür. Meşhur Rodop “İzlel e Delyo haydutin” türküsünün son bölümünde İslamlaşma meselesi “da mi gi ni poturçite” yani “Türkleştirmek” olarak ifadesini bulmuştur. Bu yüzden de binlerce şarkı içerisinde özellikle seçilerek uzaya gönderilmiş, uzaylılara “Türkleştirme” mesajı gönderilmiştir.
Bu ve buna benzer binlerce örneğin gösterdiği tek bir sonuç var ki, adı ne olursa olsun, özellikle Balkanlar’da yaşıyorsa her Müslüman millete çeşitli sebeplerden ötürü “Türk” denilmiştir. Ve bu duruma da Müslüman milletler kızmamış, tam tersine bu durumu kabullenip, “Türklüğünü” savunmuştur. Buna en bariz örnek Pomakların düşmez ve efsanevi kalesi durumunda Ribnovo Köyü’dür. Ribnovo’da yaşayan insanların özellikle yaşlı Pomak dedelerin milliyetçi “Skat” televizyonun saldırgan davranışlarına “biz Türk’üz” diye karşılık vermişlerdir – Türkçe bilmemelerine rağmen!
Netice itibariyle Pomakları “hiççilik” muammasından kurtarıp, varlık düzeyine çıkaracak “Türklük” şuurudur. Bu “Türklük” şuurunda Pomakların kader kardeşi Boşnaklara yer verildiği gibi, Torbeş, Arnavut en doğal olarak Türklere de yer vardır.
Ne mutlu “TÜRKÜM” DİYENE!…..
Not: Bu makale, “tarafsız” ve “özgür” bilim anlayışına uygun olarak yazılmış olup; hiçbir dernek veya kurumu bağlamaz. Her türlü sorumluluk yazara aittir.
Bu makalede yazılanları anlamayanlar, üç kere tencereye vursun!…
Kaynak: Kırcaali Haber