50 yaşındaki BH savaşı gazisi SETimes‘a verdiği demeçte, “Yıllardır, gece gündüz gözümün önünde aynı resim var – siperin arkasına bir bomba düşüyor, bir patlama oluyor ve benden sadece bir metre ötedeki silah arkadaşlarımın çığlıkları duyuluyor. Bu görüntüyü kovmaya çalışıyorum, ama fayda etmiyor. Terlemeye başlıyorum, yataktan kalkıyor, bir sigara yakıyorum ve bu durum yıllardır böyle devam ediyor.” dedi.
Diğer bir savaş gazisi, Mehmed Aliç’in de benzer bir hikayesi var. O da siperlerde üç yıl geçirmiş, dört kez vurulmuş ve doktorların beklentisinin aksine sağ kalmış.
Fakat yakın arkadaşını öldüren keskin nişancı atışı peşini hâlâ bırakmıyor. Merminin aslında kendisine atıldığı hissi, travmasını bir psikologla paylaşmasından bu yana kontrol altına alınmış.
Aliç, psikologla aynı fikirde olmanın zor olduğunu, fakat sık sık değişen ruh durumları yüzünden ailesinin acı çekmesine daha fazla seyirci kalamadığını söylüyor.
Aliç, “Kendi çocuklarım benden kaçınır oldu. Sürekli bağıran, hiç gülmeyen ve sadece savaştan bahseden bir babadan bıktıklarını söylediler.” dedi.
Uzmanlar, savaş 16 yıl önce sona ermesine rağmen, travma sonrası stres bozukluğu (PTSD) çeken insan sayısında sürekli bir artış olduğunu kaydediyor.
En çok eski askerler mağdur olmalarına karşın, ayrımcılık yapılmasından korktuklarından profesyonel yardıma başvurmuyorlar.
Banja Luka’da PTSD sorunu olan insanlar için kurulan Jedinstvo derneğinin başkanı Dragan SajiçSETimes‘a verdiği demeçte, “Pek çok kişi, zar zor buldukları bir işi kaybetme korkusundan profesyonel psikolog veya psikiyatristlerden yardım istemekten kaçınıyor.” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, BH nüfusunun %10’una, bir başka deyişle 400 bin kişiye PTSD teşhisi konmuş durumda. Ancak PTSD sorunu olanlara yardım eden dernekler, doğru rakamın bunun dört katı olduğunu iddia ediyor.
Doktorlar, PTSD’nin anormal yaşam koşullarına verilmiş normal bir tepki olduğu görüşünde.
SETimes‘a konuşan Tuzlalı psikolog Branka Hadzi-Ristiç, “Eski askerler çoğunlukla işsizler, kendilerine değer vermiyorlar, çok büyük varoluşsal sorunları var ve savaş sonrası sağlık sorunları da onlara ek yük getiriyor. Sıklıkla intihara eğilimliler ve kendilerine ve benzer insanlara karşı sosyal adaletsizliği intihar yoluyla çözmek istiyorlar.” dedi.
Tuzla PTSD derneği Stecak’tan Dzubur Kulenoviç SETimes‘a verdiği demeçte, “PTSD şikayeti olan bir insan mutsuz veya hastaysa intihar edebilir, fakat sürekli bakım altında tutulup düzenli olarak ilaç alırsa, bu durum gerçekleşmeyebilir.” dedi.
PTSD sadece savaş gazilerini değil, savaş sırasında tecavüze uğrayan veya esir alınan kişileri de etkiliyor.
Sırp Cumhuriyeti Toplama Kampı Mağdurları Derneği temsilcisi Obrad Bubiç, son iki yıl içinde Banja Luka’da yaklaşık 200 eski kamp mahkumunun profesyonel yardıma başvurduğunu söyledi.
PTSD vakalarını tedavi eden Profesör Doktor Mevludin Hasanoviç SETimes‘a verdiği demeçte, “PTSD aileye ve bunun sonucunda da topluma geçiyor, bu insanlar savaş gazileri gibi spot altında olmadığı için çok bilinmiyor. Sıcak bir aile ortamında olmak yerine, bir çoğu gelecek nesilleri de travmaya uğratacak bir korku girdabında yaşıyor.” dedi.
BH genelindeki savaş gazilerini bir araya getiren STK’lar ve hükümet örgütleri, savaşın zihin sağlığı üzerindeki sonuçlarını azaltma üzerinde çalışarak, yardıma ihtiyacı olan herkese ortak grup çalışması sunuyor.
BH kamu kuruluşlarının bütçeleri sorunla başa çıkmaya yeterli olmadığı için, sorunun yükünü dernekler taşımaya devam ediyor.
Banja Lukalı sosyolog İvan Shijakoviç, PTSD mağdurlarının topluma vereceği çok şey olmasına rağmen, toplumun onlardan vazgeçtiğini söylüyor.
Sijakoviç, “Bu insanların hastalıktan çıkış yolu bulması BH makamlarının işine gelmiyor, bu yüzden de durumdan etkilenen insanlar tamamen marjinalleştirilerek kendi başlarına bırakılıyor ve topluma kaçınılması gereken ucubeler olarak sunuluyor. Burada asıl sorun, bu tür sorunları ciddi şekilde ele alacak uzman kurumlara hâlâ sahip olmamamız.” dedi.
SETimes‘a konuşan bir BHF gazisi, “Birbirimize silah dürbünlerinden baktığımızın farkındayız, fakat yaralarımızı kendimiz sarmak zorundayız. Diğer taraftaki benzer örgütlere yardım eli uzatıyoruz, zira çektiğimiz acılara karşı hepimiz yoldaşız.” dedi.