Beyaz Saray radikalleşmeden doğan şiddetle Rusya’nın Ukrayna’daki saldırganlığını Amerika’nın güvenliği açısından en büyük iki tehdit olarak gördüğünü açıkladı. Bu iki tehdidin birleştiği nokta da Balkanlar. Washington’a göre, siyasi istikrarsızlık ve süregelen etnik gerilimin üzerine bölge ülkelerinin yaşadığı ekonomik kırılganlık eklendiğinde bölgenin tehdit altında olduğu açıkça görülüyor.
Büyük Müslüman nüfus ve Rusya’yla tarihi ve dini bağlar Balkanlar’daki ülkeleri hem Rus etkisi hem de radikal İslamcı hareketlerin etkisine açık hale getiriyor. Sırbistan’la Kosova’nın statüsü için yapılan görüşmelerde özel temsilci olan Amerikalı eski büyükelçi Frank Wisner, Balkanlar’ın birinci derecede çatışma alanı olmadığını, ancak gelişmelerden ciddi şekilde etkilendiğini söylüyor.
Wisner, “Balkanlar’ın büyük güçlerin arasındaki çekişmelerden ayrı tutulması son derece önemli. İkinci olarak da Ortadoğu’daki gelişmelerin Balkanlar’a yayılmaması gerekiyor.
İkinci konuya bakarsak görev Batı Avrupa ve Amerika’nın istihbarat servislerine düşüyor. Burada Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’dan geçiş yapan ve huzura tehdit oluşturan unsurların son derece yakından izlenmesi gerekiyor.” şeklinde konuşuyor.
Arnavutluk, Bosna, Kosova gibi ülkeler, vatandaşlarının yabancı ülkelerde savaşmasını engelleyen yasalar çıkardı ve radikal gruplara üye olanlardan bazılarını tutukladı. Ancak eski bir Amerika savunma yetkilisi olan ve Atlantik Konseyi’nde görev yapan Ian Brzezinki, tehdit oluşturan unsurları engellemenin devamlı ve uzun dönemli çalışma gerektiren bir konu olduğunu söylüyor.
Suriye’de savaşın başlamasından bu yana Amerikalı istihbarat yetkilileri 20 binden fazla yabancı savaşçının bölgeye gittiğini ve bunların en az 3 bin 400’ünün Batılı olduğunu belirtiyor. Bölgedeki yetkililerin verdiği rakamlara göre bu kişilerin en az bini savaşa Balkanlar’dan katılmış.
Balkanlar ayrıca Batı ile Rusya arasındaki gerilimden de etkileniyor. Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry bir Senato Komisyonu’nda yaptığı konuşmada buna dikkati çekti. Kerry, “Sırbistan, Kosova, Karadağ, Makedonya ya da başka yerlere bakarsak bunların hep ateş hattında olduğunu görürüz.” şeklinde konuştu.
Rusya Sırbistan’la olan geleneksel bağlarını kullanarak bölgede etkisini sürdürmeye ve Balkanlar’da nüfuzunu arttırmaya çalışıyor.
Sırbistan doğalgazda yüzde 82 oranında Rusya’ya bağımlı. Kremlin ayrıca Türkiye, Yunanistan, Makedonya ve Sırbistan’dan geçecek yeni bir doğalgaz boru hattı planlıyor.
Brzezinski, Rusya’nın, Sovyetler Birliği döneminde bölgede var olan bazı altyapısal bağlardan mevcut ekonomisine yarar sağladığını söylüyor.
Wisner, bu etkiyle mücadele etmek için Avrupa’nın Sırbistan ve Kosova’yı AB’ye dahil etme çabasını sürdürmesi gerektiğini, Yunanistan ve Makedonya’nın da aralarındaki sorunları çözmeleri gerektiğini söylüyor.
Uzmanlar Kremlin’in Balkanlar’daki kurumların zayıflığını, büyük yolsuzluk sorununu ve ekonomik fırsatların yokluğunu kendi çıkarına kullandığını belirtiyor ve çözümün Batı yardımı ve daha hızlı biçimde Avrupa Birliği üyeliği olduğuna dikkat çekiyor.
Wisner ve Brzezinski Avrupa’yla entegrasyonun iki yönlü olduğunu ve Balkan ülkelerinin de hızlı bir biçimde reformlar gerçekleştirmesi ve Avrupa ve Atlantik topluluğuna üye olmak için belli standartlara ulaşması gerektiğini vurguluyor.
amerikaninsesi.com