Bosna-Hersek (BH), bu yılı B notu ile kapattı. Okul karnesinde iyi bir puan sayılabilecek bu not, ne yazık ki kredi derecelendirme kuruluşları nezdinde pek de iyiye işaret sayılmıyor. Derecelendirmede Kamboçya, Gana ve Hondurasile aynı kaderi paylaşan BH, Moody’s Yatırımcı Servisi ve Standard&Poor’s’dan yatırım derecesinin beş puan altında bir not aldı.
Bu düşük puanın gerekçesi ise, seçimlerin üzerinden 15 ay geçmesine rağmen, devlet düzeyindeki hükümetin henüz kurulamamış olması. Ülkenin içinde bulunduğu mevcut ekonomik tablo ile adayların Ekim 2010 seçimlerinden önce verdikleri sözler arasında dağlar kadar fark var.
İşsizlikle ilgili istatistiksel veriler oldukça vahim bir gerçeği işaret ediyor. İktisatçı Predrag Simiç’e göre, “Ülkedeki 530 bin işsiz ve 550 bin emeklinin yükünü, fiilen 690 bin çalışan sırtlıyor” ve bu durum, 2012′de daha da kötüye gidebilir.
İfeta Bayriç, BH’deki çalışan yoksul kesimi temsil eden tipik bir örnek. Ayda 300 avrodan düşük bir maaş alan Bayriç, onu da düzenli olarak alamadığı için, çoğu zaman üç kişilik ailesinin temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. “Eskiden lüks tüketim, pahalı kıyafetler demekti, ama artık hemen hemen her türlü ihtiyaç lüks oldu” diye özetliyor durumunu Bayriç.
Dünya Bankası verilerine göre, ülke nüfusunun neredeyse yarısını Bayriç ve onun gibi yoksulluk sınırının altında yaşayanlar oluşturuyor. İşsizler ordusu giderek büyürken, günde bir kap sıcak yemek yiyebilmek için aşevlerinin kapısını çalanların oluşturduğu kuyruklar ise giderek uzuyor. Pek çok yoksul vatandaş, bir lokma ekmek için dilencilik yapıyor ya da çöpleri karıştırıyor.
Geçtiğimiz yıl BH Federasyonu (BHF) ve Brçko Bölgesi, yoksullukla mücadeleye yönelik toplumsal bir strateji benimsedi, ama benzer bir strateji, ne Sırp Cumhuriyeti’nde (SC) ne de BH Bakanlar Konseyi’nde kabul gördü.
Dahası SC basını, buradaki yaşam koşullarının BHF’dekinden çok daha iyi olduğuna dair haberler yaparak bu fikri yaymaya çalışıyor. İletişim uzmanı Mirza Mehmedoviç, durumu şöyle açıklıyor: “Buna şaşırmaya gerek yok, çünkü söz konusu tablo, bizzat SC’deki lider siyasi yapı tarafından, mevcut siyasi konumlarını sağlamlaştırmak için oluşturuluyor.”
“Basın, SC’deki durumu olduğundan farklı gösteriyor ve bunun da temel nedeni, ekonomik açıdan siyasi merkezlere göbekten bağlı olmaları. Milorad Dodik liderliğindeki mevcut SC hükümetinin, bütçe paylaşımı kararlarını, basının itaatkarlığına göre belirlemesi de, bu tezi şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlıyor zaten. Sırp Cumhuriyeti’nde her türlü ekonomik faaliyet hükümetin denetiminde; dolayısıyla basına aktarılan tüm paranın da onların kontrolü altında olduğu ortada.”
Hükümetin bu tutumunu eleştirenler, SC’nin, kamu mülklerini satarak ve giderek daha fazla borçlanarak, müreffeh bir yaşam izlenimi yarattığını, ancak işten çıkarmalarla birlikte, halkı daha fazla kandıramaz hale geldiklerini ifade ediyor.
BHF’li siyasetçi Nedim Berberoviç, SC’nin içinde bulunduğu durumu şöyle özetliyor: “SC, kelimenin tam anlamıyla iflasın eşiğinde. Artık satacak kamu mülkü kalmadı, bütçe de tamtakır. Belediyelerin çoğu iflas bayrağını çekti. Maaşlar ve emekli aylıkları BHF’dekilerden düşük. İşçi sendikaları her gün açıklamalar yaparak, duydukları memnuniyetsizliği dile getiriyor. Evde ailesi ekmek bekleyen aç bir işçi, ekonomik durgunluk hikâyelerini ve yeni bir ülke kurma hayâllerini dinlemek istemez.”
Nitekim Avrupa Konseyi tarafından yayınlanan bir değerlendirme raporunda da, BH ekonomisinin, 1995′ten bu yana görülen en kötü krizle karşı karşıya olduğu belirtiliyor.
Kaynak: SETimes