Bosna Hersek’te 1992-1995 yıllarında yaşanan, yüz binlerce insanın yaşamını yitirdiği kanlı savaşı sonlandıran Dayton Barış Anlaşması’nın paraf edilmesinin üzerinden 23 yıl geçti.
Dört yıla yakın süren savaşta silahları susturmayı başaran ancak ülkeye dünyadaki en karmaşık siyasi sistemlerden birini getiren anlaşma, aradan geçen 23 yıla rağmen hala tartışılmaya devam ediyor.
ABD’nin Ohio eyaletindeki Dayton şehrinde bulunan Wright-Paterson Hava Üssü’nde, günler süren müzakerelerin ardından 21 Kasım 1995’te paraf edilen anlaşma, 14 Aralık 1995’te Fransa’nın başkenti Paris’te Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzetbegoviç, Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Milosevic ve Hırvatistan Cumhurbaşkanı Franjo Tudjman tarafından resmen imzalandı.
Bosna Hersek’i tam anlamıyla siyasi bir kördüğüm ve karmaşık bir devlet yapısıyla baş başa bırakan anlaşma, bugün ülkenin ekonomik kalkınmasından Avrupa Birliği (AB) ve NATO’ya üyelik süreçlerine kadar birçok konuda engel olarak görülüyor.
Bosna’daki savaş
Eski Yugoslavya’nın parçalanmaya başlamasıyla Bosna Hersek’te de 29 Şubat-1 Mart 1992’de bağımsızlık referandumu gerçekleştirildi. Ülkedeki Sırpların büyük bir kesiminin boykot ettiği referandumda “evet” diyenlerin kazanmasıyla Bosna Hersek bağımsız bir devlet oldu.
“Büyük Sırbistan” idealini savunan Sırplar, Yugoslav ordusunun da desteğiyle ülkedeki Sırp olmayan halklara yönelik kıyıma başladı. Dört yıla yakın süren savaşta bilanço da çok ağır oldu. Savaşta 2 milyondan fazla kişi evlerini terk etmek zorunda kalırken, büyük çoğunluğu sivil 300 binden fazla insan yaşamını yitirdi.
Ülkenin batısında ve güneyinde Hırvatlara, doğusunda ve kuzeyinde ise Sırplara karşı ülkelerini savunan Müslüman Boşnaklar, ağır silahlarla donatılmış düşmanları karşısında önemli zaferler kazandı.
“Etnik temizlik” hedefiyle yola çıkan Sırplar, Prijedor, Visegrad, Foça, Bijelina, Zvornik, Srebrenitsa gibi şehirlerde büyük katliamlar yaptı. Ülkenin doğusundaki Srebrenitsa’da sadece birkaç gün içinde 8 binin üzerinde Boşnak erkek hunharca katledildi.
Sırp güçlerinin kuşatması altında 3,5 yıl kalan ve her gün bombalanan başkent Saraybosna’da, 10 binden fazla sivil hayatını kaybederken, tarihi ve kültürel mirasa büyük zararlar verildi.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa’daki en büyük katliam ve yıkımların yaşandığı kanlı savaş, Dayton Barış Anlaşması’nın paraf edilmesiyle son buldu.
Dayton Barış Anlaşması’nın ne kadar adil olduğu ise yıllarca tartışıldı.
Boşnak Lider Aliya’nın “Bu adil bir barış değil ancak savaşın devam etmesinden daha adil. İçinde bulunduğumuz bu durumda ve böyle bir dünyada daha iyi bir barış sağlanamazdı.” ifadeleri, Boşnak kesiminin Dayton’a dair en net düşüncelerini ortaya koyuyor.
Anlaşmanın neden olduğu kördüğüm
Dayton Barış Anlaşması’nın Bosna Hersek’te savaşı sonlandırsa da ülkeye karmaşık bir yapı getirdiği noktasında herkes mutabık.
Boşnak, Hırvat ve Sırplar, Dayton ile “ülkenin kurucu halkları” kabul edildi. Ülke, nüfusunun büyük çoğunluğunu Hırvat ve Boşnakların oluşturduğu Bosna Hersek Federasyonu (FBIH) ve Sırp nüfusun yoğun olduğu Sırp Cumhuriyeti (RS) entiteleri ile özel statüdeki Brcko Bölgesi’nden oluşuyor. FBIH entitesi de her birinin ayrı hükümeti ve meclisi olan 10 kantona bölündü.
Devletin en üst makamı ise Boşnak, Sırp ve Hırvat 3 üyeden oluşan Devlet Başkanlığı Konseyi. Dört yılda bir yapılan genel seçimlerde konsey üyeliğine seçilen isimler, dönüşümlü olarak sekiz aylığına “konsey başkanlığı” yapıyor. Konseyin Hırvat ve Boşnak üyeleri, FBIH’de yaşayan seçmenler, Sırp üye ise RS’de yaşayan seçmenler tarafından seçiliyor.
Ülkede ayrıca “Yüksek Temsilci” de görev yapıyor. Geniş yetkilerle donatılmış Yüksek Temsilci, Devlet Başkanlığı Konseyinin üyeleri dahil olmak üzere ülkedeki tüm diğer devlet yetkililerini görevden alma hakkını elinde bulunduruyor.
Dayton’un neden olduğu bu karmaşık yapıda, kanton, entite ve devlet düzeyinde 5 başkan (3’ü konsey üyesi), 13 hükümet başkanı ve 136 bakan bulunuyor. Bu karmaşık yapı, birçok kez hükümetler arasında yetki kargaşasına da neden oluyor.
Karmaşık yapı karar alınmasını da zorlaştırıyor
Dayton ile gelen karmaşık yapı, Bosna Hersek’teki karar alma mekanizmasının işlemesini de olumsuz etkiliyor.
Basit bir kanunun çıkarılması dahi Sırp, Boşnak ve Hırvat milletvekillerinin onayını gerektirdiğinden aylar sürebiliyor. Karar alma sürecindeki en önemli sorunlardan biri de Devlet Başkanlığı Konseyinde yaşanıyor. Dış politika gibi önemli konularda alınacak kararlar, 3 üyenin de uzlaşması ile alınabiliyor. Bu kararların alınması bazen çok uzun sürüyor, bazen ise hiçbir zaman alınamıyor.
Örneğin, Bosna Hersek’in AB üyeliği 3 kesim tarafından da desteklenirken, NATO üyeliğine Sırp tarafı destek olmadığından bu konuda ilerleme sağlanamıyor.
Ayrıca, BM ve birçok ülke tarafından “soykırım” kabul edilen Srebrenitsa’da yaşananlar, Bosna Hersekli Sırplar tarafından “soykırım” olarak tanınmıyor.
“İkinci” Dayton tartışmaları
Bosna Hersek’teki savaşı sonlandırsa da ülkeye karmaşık bir yapı getiren ve birçok alanda ülkenin adeta elini kolunu bağlayan Dayton Barış Anlaşması, 23 yıl sonra da tartışılmaya devam ediyor.
Bir kesim anlaşmanın “son kullanma tarihinin geçtiğini” savunurken, bir kesim de “artık güncellenmesi gerektiğini” düşünüyor.
En büyük başarısı savaşı durdurmak, silahları susturmak olan anlaşma, Bosna Hersek’i siyasi çatışmalar sahnesine dönüştürdü.
Dayton’daki barış görüşmelerine de katılan Bosnalı siyasetçi Miro Lazovic, anlaşma ile belirlenen anayasanın işlevsel olmayacağının ilk andan itibaren görüldüğünü vurgularken, görüşmelere katılan ABD’li diplomat Richard Halbrooke’un kendisine “En az 15 yıl bu anayasa ile yaşamaları gerektiğini ve o zaman bunun değişme zamanının geleceğini” söylediğini aktarıyor.
Dayton’da ve getirdiği sistemde 23 yıl geçmesine rağmen radikal değişimler olmasa da “İkinci Dayton” tartışmaları sürekli gündemde yer almaya devam ediyor.
Birçok siyasetçi ve uzman, Bosna Hersek’in kalkınması ve Avrupa-Atlantik entegrasyon hedefleri doğrultusunda yürüyebilmesi için adı ister “Yeni Dayton”, ister “İkinci Dayton” olsun söz konusu anlaşmanın güncellenmesi gerektiği noktasında hemfikir. Zira içinde ayrımcılık barındıran anayasa, AB yolunda Bosna Hersek’in önündeki en büyük engel olarak gösteriliyor.
Bosna Hersekli akademisyen Dzemaludin Latic, “uygulanması neredeyse imkansız olan Dayton Barış Anlaşması ile Bosna Hersek’in üzerine deli gömleği giydirildiğini ve sakat bir ülke haline getirildiğini” belirtmişti.
Bu anlaşma ile resmen kurulan RS, savaşın ardından bu entitede yaşayan Sırp olmayan nüfus için adeta bir “apartheid” niteliğinde. Bu entitede yaşayan Boşnaklar kamu kurumlarında yeterince iş bulamıyor, kendi dillerinde eğitim alamıyor, her gün birçok tehditle karşı karşıya yaşıyor.
Bosnalı eski bakanlardan Jusuf Pusina da Dayton’un ülkeye siyasi bir bütünlük getirmediğini vurgularken, anlaşmanın içerisinde birçok eksiklik olduğunu söyledi.
Anlaşmanın geçen süre zarfında ülkenin tamamında uygulanmadığını ifade eden Pusina, özellikle AB ve NATO üyelikleri noktasında Bosna Hersek’in “tek ses” olması gerektiğini kaydetti.
Kaynak: AA