Balkanlarda en fazla Müslüman-Türkün yaşadığı ülke Bulgaristan, bu bir hakikat… Ancak algı farklı, Türkiye’ye bu konularla özel ilgilenmeyen birisine sorsanız Balkanlarda en çok Türkün yaşadığı ülke hangisidir, diye… Emin olun Makedonya falan der. Dolayısıyla sınır komşumuz, nüfus olarak Evlad-ı Fatihanın en çok yaşadığı ülke Bulgaristan olmasına rağmen Türkiye’de geniş kitleler bunun farkında değil. Bunun sebepleri farklı ve burada o konuya temas etmeyeceğim. Bu algıyı değiştirmek gerekiyor ve bu konuda Bulgaristan eksenli sivil toplum kuruluşlarına büyük bir sorumluluk düşüyor. “Devlet yapsın bana ne, sivil toplum da ne” demiyorlarsa…
Bal-Türk’ün ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Vakfının çabaları ile Bulgaristan’da –krallık, komünizm ve demokrasi dönemi, üç devrin şahidi Prof. Dr. İsmail Cambazov Türkiye’ye geldi. Sırasıyla Siyasal Vakfı Ankara Şubesinde, Bal-Türk ve Siyasal Vakfı Kocaeli Şubesi ile ortak İzmit Balkan Kültür Evinde ve Siyasal Vakfı İstanbul Genel Merkezinde konferanslar verdi. Buradaki amaç muhacirler dışındaki entelektüellere, bürokratlara, akademisyenlere, lisans ve lisansüstü öğrencilere Bulgaristan ve orada hayat mücadelesi veren Evlad-ı Fatihanı dünü ve bugünü ile hüznü ve sevinci ile anlatmaktı.
Üç şehirdeki konferansa da iştirak eden biri olarak şunu söyleyebilirim ki maksat hâsıl oldu. Her şeyden önce konferanslar monolog bir yapıda geçmedi. Soru-cevap bölümleri çok canlı ve öğretici, ilgi uyandırıcı idi. Katılımcıların dikkatleri sınır komşumuz, ata yurdumuz Bulgaristan’daki Evlad-ı Fatihana odaklandı, “böyle bilmiyorduk, çok ta fazla bir şey bilmiyormuşuz, çok istifade ettik” dediler. Zaten bu konferanslar dizisinin esas gayesi de bu idi. Farkındalık meydana getirmek, Bulgaristan Türklerinin davasını duyurmak…
Yukarıda ifade edildiği gibi maksat hâsıl oldu olmasına da bu konferanslardan rahatsız olan bir kitle de ortaya çıktı. Bu kitle konferanslarda memnuniyet ifade eden, Bulgaristan Türklerinin davasına yönelik ilgisi ve bilgisi artan kitle değildi. Bu kitle Bulgaristan Türkleri davasında çalışıyoruz diyenlerden bir grup idi… Konferansların sosyal medya paylaşımlarının altına yazılan yorumlarda teşekkürlerin yanı sıra konu saptırmaya çalışanlar da ortaya çıktı. Bir hazımsızlık ayan beyan kendini göserdi.
En nefret ettiğim şeylerden birisi de “demogojidir”, kadim tabirimizle “cerbeze”… Bir başka ifade ile “laf cambazlığı”. Sözlükte cerbeze için “beceriklilik, girginlik; hilekârlık, kurnazlık deniliyor. Demogoji için de “bir kimse veya grubun duygularını kamçılayarak, abartılı veya gerçek dışı söz söyleyip onları kazanmaya çalışmak” deniyor. Evet, işin içinde güçlü bir “laf cambazlığı” var. Ancak gerçek yok, gerçeğin olmadığı yerde de biz yokuz.
Gelelim İsmail Cambazov’a “inanmıştım, komünizme hizmet ettim. Ancak yanılmışım, pişman oldum ve tövbe ettim” diyor.
Yüce Allah Kur’an-ı Keriminde “Kim haksız davranışlarından sonra tövbe eder ve durumunu düzeltirse şüphesiz Allah onun tövbesini kabul eder, Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Maide 39) diyerek bizlere hitab ediyor. Ancak ne üzücü ki birileri Allah’ın açık bıraktığı tövbe kapısını Cambazov hocaya kapatmak istiyor.
Eskiden kızıl komünist idi de, Jivkov’a hizmet etti de vs. saydırıp gidiyor. Ya hu ey laf cambazları! Adam o dönemini inkâr etmiyor ki hatta bazıları gibi “beni zorladılar, mecbur kaldım” falan feşmekân da demiyor. “Yanlış yapmışım, pişmanım, tövbe ettim” diyor. Cambazov Hocanın tövbesinden sonraki hayatı, fiilleri yazdığı kitapları… hepsi ortada; bunlara laf yok. Varsa yoksa eskiden böyleydi. Eski geçti, şimdiye bak artık! Kafanı maziden bir çıkar! Sövmek için kızıl arıyorsan ortalık onlarla kaynıyor, onlara söv! Tabi ki seni bu rahatlatıyorsa, zira sövme tercih ettiğim bir ifade biçimi değildir.
Bulgaristan Demokrasi dönemine geçtikten ve hoca tövbesini yaptıktan sonra, kavliyle, yazısıyla ve dahi fiiliyle Müslüman Türkün davası için mücadele veriyor. Ve bu yoldaki mücadelenin olmazsa olmazını da şu şekilde ifade ediyor:
“…, biri Türklük! Türk olduğunuzu anlayın, Türklük büyük meseledir. Erimeyin, teslim olmayın! Türklere hitap ediyorum, bu bir… İkincisi Türkler Müslümandır, Müslümanlığınıza sahip çıkın!”
“Ben Bulgaristan Türkleri davasında varım!” diyenlere yol gösteriyor. Ve kendisi de bu yolu kat etmeye gayret ediyor. Ötesi var mı?
Geçmişin yöntemleri ile geleceği inşa etmeye kalkış,; sonra geçmişi terk edenlere de “edemezsin!” de.
Bunu da her köşe başına asmak lazım:
Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde
Ziya Paşa
www.bayramcolakoglu.com