Gotse Delçev’e bağlı Ribnovo köyünün, dünya çapında ünlü olmasının en önemli sebebi, köyde yapılan eşsiz düğünleridir. 3 bin 500’ün üzerindeki nüfusun tamamı Pomak ve Müslümanlardan oluşuyor. Aslında bir etnokültürel açık müze adaylığına layık olan köyde, geleneklere çok büyük önem veriliyor. Hatta Bulgaristan’da eski adet ve göreneklerin bu seviyede yaşandığı başka bir köy göstermek zor. Bin 200 metre yükseklikte Rodop dağlarında yer alan Ribnovo’nun Pirin dağlarına karşı açılan muhteşem manzarası, yabancıları büyülüyor. Uzmanlara göre köyde yaşatılan düğün gelenekleri İslam öncesi dönemi ile birlikte daha sonra ilave edilen bazı unsurlardan oluşuyor. Dünyadan birçok medyanın ilgiyle takip ettiği düğünlerin etnologlara tez yaptıracak kadar sembolik manalar taşıdığı iddia ediliyor.
Buradaki evliliklerin belirli kuralları bulunuyor. İstisnalar hariç genelde her kız yine aynı köyden biriyle evleniyor. Kız ve erkek arasındaki yakından görüşmeler düğün akşamı köy meydanında yapılıyor. Akşamları meydan, evlenme çağındaki gençlerle dolup taşıyor. Liseyi bitirenler evlenmeyi tercih ediyor. Genç kızların çoğu genellikle 22 yaşına kadar evlenmiş oluyor. Erken evlendikleri için aile yapısı da geniş bir çerçeveyi kapsıyor. Düğünler sadece kış aylarında yapılıyor. Çünkü ilkbaharın gelmesiyle herkes tarlaya, ya da ülke dışına çalışmaya çıkıyor. Bu yüzden aralık ile şubat ayları düğün için ideal bir mevsim olarak kabul ediliyor.
Kızın çeyizinde buzdolabı ve laptop bulunuyor
Rafie 21 yaşında. Hayatını birleştirdiği Ahmet ise ondan iki yaş büyük. Şubatın son günlerinde yaptıkları düğünün bu sezonun son düğünü olduğunu öğreniyoruz. Burada düğün iki gün sürüyor. İlk gün erkeğin akrabalarına yemek veriliyor. Misafirler para hediyesinin yanında şeker, pirinç, un gibi gıda malzemeleri de hediye ediyor. Eskiden herkesin börek götürdüğünü söyleyen yerliler, şimdi bunun yerine sadece malzemesinin verildiğini aktarıyor. Yemek sonrası köy meydanında horo oynanıyor. Zurna ve davul eşiliğinde farklı halk türküleri eşliğindeki oyuna genelde gençler iştirak ediyor. Ahmet açık renkte kostüm, siyah gömlek ve kıravat, Rafie ise pullu yelek, tülbent denilen başörtü, beyaz ve pullu önlük ve yine renkli bir şalvar giyiniyor. Rafie, “gelin” olma merasimine kadar bu elbiselerle dolaşacak. Bir taraftan meydanda eğlence devam ederken, diğer taraftan kızın çeyizi evinin ödünde sergileniyor. Çeyiz deyince bir iki sandık eşya aklınıza gelmesin. Buradaki geleneğe göre erkek evi almakla, kız ise evin içini döşemekle yükümlü. Bu yüzden çeyizde beyaz eşyadan tutun da soba, tencere ve laptopa varıncaya kadar eşyalar yer alıyor. Sadece giyim eşyaları için yaklaşık 80 metre uzunluğunda ve 4 metre yüksekliğinde iskele kuruluyor. Yatsı sonrası kınalama merasimi yapılıyor. Erkeğin evinden müzik eşiliğinde alınan kına köy meydanına kadar taşınıyor. Burada isteyen ellerini sokarak kınalıdıktan sonra gelinin kınalanmasına geçiliyor. Düğünün ikinci gününde bu kez kızın akrabalarına yemek veriliyor. Daha sonra erkeğin kıza vereceği hediyeler, bayrak denen sopalara yerleştirilerek müzik eşliğinde horo oynanan meydana getiriliyor. Kızın anne ve babası bayraklardaki hediyeleri taşıyan kişilerle, hediyeleri almak için “pazarlığa” tutuşuyor. Kimisi 10, kimisi 20 leva, kimisine de daha fazla değer biçiliyor. Bundan sonra düğünün en ilginç yanı başlıyor.
“Gelin” olma merasimi
Evlenen bayan bir odada boyanıp süslenerek “gelin” oluyor. Gelin adayının yüzü kremle beyazlatılıyor. Daha sonra yüzü teker teker farklı pul çeşitleri ile süsleniyor. Bu esnada kızın gözlerini hiç açmaması gerekiyor. Bir buçuk iki saat kadar devam eden bu süreç sadece gelinin çok yakın akrabaları tarafından izlenebiliyor. Pullama işlemi sonrası gelin adayına ‘ruba’, ‘ferece’, ‘kondak’, ‘sofra’ denilen elbiseler giydiriliyor. Renkli bir elbise olan ve fistan şeklinde olan ‘ruba’ aslında bir nevi gelinlik hüveyetini taşıyor. Giydiği elbiselerin birçoğunu kız, gençlik çağından beri kendisi işliyor. Bu yüzden Ribnovo’daki her bayanın dikiş konusunda oldukça mahareti bulunuyor.
Giydirilip boyandıktan sonra damat ile birlikte gözü halâ kapalı olarak dışarıya çıkan kıza, gözlerini açar açmaz kendini görmesi için ayna veriliyor. Yeni hayatının başlangıcını sembolize eden bu olaydan sonra imam nikahı kıyılarak düğün sona eriyor. Düğünlerde herkes en iyi ve renkli olan elbiseyi giymeye çalışıyor. Bu yüzden renk ve pulların oluşturduğu göz kamaştırıcı elbiseler, insanı masal dünyasına çekiyor. Belki bundan ötürü de burada, karşı tarafa verilecek en değerli hediyeyi, el işlemeli ve süslü bir elbise teşkil ediyor. BEYNUR SÜLEYMAN, RİBNOVO