Bir milleti millet yapan dilidir. Dil milletin en temel yapıtaşlarından biridir. Bir millet eğer varlığını korumak istiyorsa kendi diline sahip çıkmalıdır ve her millet dilini özgürce kullanma hakkına sahiptir. Ayrıca o milletin en doğal hakkı da dilinin yeni nesillere öğretilmesidir. Yani o milletin kendi anadilini de öğrenmesidir. Ancak 21.yy da Avrupa Birliğine üye olan bir ülkede bu dil öğrenme hakkı kısıtlanmaktadır. Kısıtlamaların yapıldığı ülke halkının %9 u Türk olan Bulgaristan’dır. Bulgaristan’da her geçen gün Türklerin anadilini öğrenmesi kısıtlanmaktadır.
Bu kısıtlamalara örnek vermek gerekilirse 1992 yılında Kırcaali Öğretmen Enstitüsünde Türkçe öğretmen yetiştirecek sınıflar açıldı ancak burada 10 yılı aşkın sürede Türkçe ders verecek uzmanlar yetiştirilemedi daha doğrusu yetiştirilmesine izin verilmedi. Okullardaki Türkçe öğretmenleri kadrosuz bırakıldı. 2004 yılında bu enstitüye öğretmen yetiştirilmediği bahanesiyle öğrenci alınmamaya başladı. Bunun yanı sıra 1992 yılından beri Türkçe kitapların basılmaması durumun ayrı bir boyutu. Bunun yapılması öğrencilerin derslerde yetersiz kalmasına neden oluyor ve öğretmen eksikliği olduğu için yeterince anadillerini öğrenemiyorlar. Ayrıca Kırcaali Belediye Başkanı Sayın Hasan Azis’in desteği ve Ankara Üniversitesi’nin katkılarıyla Türkçe müfettişleri yetiştiriliyor fakat ne hikmetse 2010 yılında devlet ana dili müfettişlikleri kadrolarını kapatıyor.
Sonuç olarak görüldüğü üzere Bulgaristan üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmiyor. AB üyesi bir ülkede böyle anti demokratik hareketlerin yaşanması tabi ki bizleri üzüyor. Bulgaristan Devleti inşallah bu anti demokratik hareketlerine son verir ve AB üyesi bir ülkeye yaraşır şekilde demokrasisini geliştirir, bu doğrultuda soydaşlarımıza ana dilini öğrenme hakkını tanır.
Benim soydaşlarımıza tavsiyem her zaman çocuklarına ana dilini öğretmeli, Türkçe dilinin ne kadar güzel bir dil olduğunu onlara aşılanmalıdır. Tabi ki Bulgaristan’daki soydaşlarımız ve Türk aydınlarımız Türk dilini korumalı, geliştirmeli ve her zaman kullanmalıdır. Eğer dil kullanılmazsa gelişemez. Gelişemezse yıpranır. Yıpranmaya başladığı zaman yok olmaya başlar. Eğer ki dil yok olursa o millet yol olur.
Ahmet Çetin
Ege Üniversitesi
Uluslararası İlişkiler Kulübü