Doğan Aydın- Türkiye’de gezmediğim vilayet çok azdır. Hepsi birbirine benzer. Şehir merkezlerinde bir ya da iki ana cadde ve üstünde bankalar ve tanınmış markalar. Hepsi bundan ibarettir. Bu yüzden bana bir şey ifade etmezler. Benim sevdiğim şehirlerin mutlaka geçmişle irtibatlı olması gerekir. Tarihi mekânlar, ecdatla yaşıt çınar ağaçları, köprüler, hanlar, çeşmeler. Bazen şehir içinden bazen de şehrin hemen yanından geçen nehirler ve nehir boyunca kıvrım kıvrım giden yeşillikler benim daha çok ilgimi çeker. Dağ bayır köyleri gezmek, şehir içinde turlamaktan daha iyi gelir ruh halime.
Bazen Kızılırmak boylarını gezdim. Sivas’tan başladım. Kırşehir, Kırıkkale, Çankırı derken Bafra ovasında buldum kendimi.
Sonra Sakarya ve Yeşilırmak boylarını gezdim. Saf çocuğu masum Anadolu’nun dediği Necip Fazıl üstadın, Sakarya’sını.
Bazen de Dicle’yi gezdim. Bazen de İbrahim Tatlıses’in türküsünü söylediği Fırat’ı.
Hiç birisi bana Tuna kadar yakın gelmedi. Hiç birisi beni Tuna gibi kucaklamadı. Tuna’yı Almanya’da doğduğu yerden itibaren gezmek isterdim. Sonradan bu fikrimi değiştirdim. Benim Almanya’daki Tuna değil de Osmanlı Tuna’sı daha çok ilgilendirdi. Bazen Silistire’den baktım Tuna’ya bazen de Rusçuk’tan. Ben Tuna’ya hüzünle bakarken, Tuna da bana garipçe baktı. Ben akıncıların Tuna boylarındaki cenklerini düşünüp, o şanlı zamanda niçin bensiz aktın diye hüzünlenirken, o da bana Plevne’de Osman paşanın yardımına neden gelmediniz diye garipçe bakıyordu. Ben ki o gün adeta hüznümden akmadım. Sizlerin ise hiç kılı bile kıpırdamadı der gibiydi. Tuna’yla kendi dilimizle dertleştik. Kendisini yüz yıldır yalnız bırakmaktan sıkılmış ve artık kendisini eskisi gibi sevmediğimizi hatta unuttuğumuzu zannetmişti. Eğilip kulağına fısıldadım. Merak etme. Benim için nehir Tuna’dır. Dağ Balkandır. Evet, seni yüzyıl bu diyarlarda yalnız bıraktık ama artık yalnız değilsin. Tekrar sizi seven bir nesil geldi. Geldim gördüm ki ecdadımın beş yüz senelik mirasını her şeye rağmen korumuşsun. Sen durmaksızın zaman gibi ak. Bizler tekrar senin boyunda hizmet etmek için buralardayız artık. Merak etme çok yakında ezan sesleri saracak her yanını. Tekrar eskisi gibi mutlu insanlar saracak etrafını. Buranın yerli halkı da bizi bekliyor. Bazen Almanların oyununa geldiler, bazen Rusların. Ama hiçbirinde Osmanlı zamanındaki gibi huzurlu olmadılar. Şimdilerde de ekonomik sıkıntılar içinde kıvranıp yalvarır gözlerle gel diyorlar. Gelin sizin inancınıza, sizin adaletinize ihtiyacımız vardır.
Merak etmeyin bizler kinci bir millet değiliz. Ne Sırp’ın yaptığı zulmü, ne de Yunanın yaptığı vahşeti hatırlamıyoruz. Balkanların huzuru bize bağlıdır. Bizler bu dünyaya huzur getirmekle görevlendirilmişiz. Sizler bizlerden özür diledikçe Tuna bile bir başka akacaktır.
civilaydin@gmail.com