Hırvatistan’ın AB’ye resmen katılmasına birkaç gün kala, dünya ülkelerinin liderlerinden her saat tebrikler yağarken, hükümet de yaklaşık 1 milyon avroya mal olacağı bildirilen ulusal kutlamanın son düzenlemelerini yapmakla meşgul.
Ancak bu tören havasının yanında, pek çok Hırvat, ülkenin mali geleceğinden kaygı duyuyor. Kimilerine göre, vatandaşlar, Brüksel tarafından gönderilen ve 1 Temmuz gecesi Hırvatistan’a girmek üzere Slovenya sınırında bekleyen para dolu kamyonlar olmadığını farkedince hayal kırıklığı yaşayacak.
Nitekim uzmanlar, vatandaşların ve yetkililerin yeni sorunlara hazır olması gerektiğini söyledi.
AB’ye katılım, Hırvatistan için olumlu bir dönüm noktası teşkil ediyor. Henüz yirmi yıl öncesine kadar çatışmalarla parçalanan ülke, bugün artık AB üyeliğinin gereklerini yerine getirebilen ve Birlik standartlarını taşıyan, istikrarlı bir demokrasi.
Fakat Hırvatistan’ın yüzde 20 civarında seyreden işsizlik oranı, düşen yaşam standartları, siyasi elit içinde yaygın yolsuzluk ve düşen uluslararası kredi derecesi gibi yüzleşmesi gereken önemli meseleler yerini koruyor.
Hırvatistan’ın Avrupa Parlamentosu’ndaki temsilcilerinden Nikola Vuljaniç, vatandaşların AB’den büyük bir para beklentisi içinde olmamaları gerektiğini ifade etti.
SETimes‘ın sorularını yanıtlayan Vuljaniç, “Kimse size bir restoran otururken bedava öğle yemeği teklifinde bulunmaz, değil mi? AB’den para almak için çok, çok çalışmamız gerek. Olumlu olan nokta şu ki, vatandaşlar Hırvatistan tarihinde lk defa hukuk devletinin gerçek anlamda tecrübe edecek. Avrupa hukuk sisteminde ilgi merkezi vatandaştır ve vatandaş, geçerli tüm kanunların koruması altındadır. Ayrıca Avrupa halkları ile sürekli temas halinde olmak da faydalı olacaktır,” diye konuştu.
4,4 milyon nüfuslu Hırvatistan, AB’ye katılan ikinci eski Yugoslav ülkesi. Kendisi de derin bir ekonomik kriz içinde olan Slovenya, 2004 yılında bloğa dahil oldu. Hırvatistan, 2007 yılında üye olan Romanya ve Bulgaristan’dan sonra Birliğe katılan ilk eski komünist ülke olacak.
Kısa bir süre önce yaptığı bir konuşmada, yolsuzluk skandallarına dikkat çekerek Hırvatistan’ın yozlaşmış bir ülke olarak ün yaptığını belirten Başbakan Zoran Milanoviç, bunun değişmesi gerektiğini söyledi.
Mayıs ayındaki bir hükümet oturumunda konuşan Milanoviç, “Yaşananlar yüzünden itibarımız zedelendi. Bunu değiştirmek için mücadele etmeliyiz, çünkü Hırvatistan’ın yozlaşmış ir ülke olarak görülmesine sebep bunlar. Bu imajın sorumlusu kim olursa olsun, bunu değiştirmek zorundayız,” dedi.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün verilerine göre, Hırvatistan, 2012 yolsuzluk endeksinde Ruanda, Ürdün ve Küba’nın altında yer alıyor. Ülkenin AB üyeliği müzakerelerinde önemli rol oynayan eski başbakan İvo Sanader, geçtiğimiz yıl yabancı şirketlerden milyonlarca avro rüşvet almaktan suçlu bulununca 10 sene hapis cezasına çarptırıldı.
(Hırvatlar, AB üyeliğinin ekonomiyi canladırıp istihdam yaratacağını umut ediyor. [AFP])
Ekonomistler, Hırvatistan’ın AB’ye katılımının ekonominin iyileşmesi bakımından pek çok kapıyı açacağını söylemekle birlikte, ülkenin çok önemli bir rekabetle karşı karşıya kalacağını da söylemeden geçmedi.
Konuyla ilgili düşüncelerini SETimes ile paylaşan Hırvatistan Ulusal Bankası yöneticiler konseyi eski üyelerinden, ekonomi analisti Damir Novotny, “Piyasaların açılması, gümrük engellerinin kaldırılması, daha fazla mal akışı … bunlar faydalı. Bununla birlikte, yerli firmalar için artan rekabet de demek; bu da onları rekabetçi ve başarılı olmak için yeniden yapılanmaya ve modernleşmeye zorlayacak. Elbette Avrupa fonlarına erişim de harika bir seçenek ki, devletin doğru şekilde kullanması gerekiyor,” dedi.
Hırvatistan’da şu anda 370 bin işsiz mevcut ve bu rakam giderek artıyor. 1 Ocak’tan bu yana 12 bin kişi işini kaybetti. Ülkede aylık maaş ortalaması 700 avro.
Çalışanlar, Avrupa’da Hırvatistan’a kıyasla daha fazla iş imkanı olacağını umuyor. AB üyeliği serbest dolaşım anlamına gelse de, mutlaka bir istihdam serbestisi anlamı taşımıyor. Blok, ülkelere yeni üyelerin vatandaşlarına yedi yıla kadar istihdam izni vermeme hakkı tanıyor.
Hırvatlar, iki yıl boyunca Avusturya, Belçika, İngiltere, Almanya, Hollanda ve Slovenya’da çalışamayacak. Romanya, Portekiz, Finlandiya, İsveç ve Slovakya ise Hırvatistan vatandaşlarına böyle bir kısıtlama uygulamayacaklarını açıkladı.
Zagrep’te yaşayan ve işsiz olan Lado Gojkoviç (35), AB üyeliğinin vatandaşlara yeni bir şey katmayacağı kanaatinde.
SETimes‘a konuşan Gojkoviç, “Kimi AB ülkelerinde istihdam yasağı devam edecek … Ancak insanlar kimsenin kapılarını çalıp hayallerindeki işi teklif etmeyeceğini anlamalı. Şu ana kadar Hırvatistan’da düzgün bir iş bulma konusunda şansım yaver gitmedi, ama AB ülkelerinde kesinlikle iş arayacağım,” dedi.
Hırvat İnşaat İşçileri Sendikası Başkanı İvan Kovaceviç ise SETimes‘a, son dört yılda 400 bin sektör çalışanının işinden olduğunu ve geçtiğimiz yıl 30’dan fazla inşaat şirketinin iflas ettiğini anlattı.
Kovaceviç, “1 Temmuz’dan sonra şirketlerimizin Avrupa’ya gidip çalışmasına güveniyoruz. Daha büyük bir emek piyasası, daha fazla rekabet demek, ama şu anda tek umudmuz bu. Geleceğin belirsiz olduğunu söyleyebilirim,” diye konuştu.
AB üyeliği ile gelen ekonomik itki kuvveti, küresel kredi krizi ve avronun içinde bulunduğu zorlu durum yüzünden büyük ölçüde azalsa da, Hırvatistan’ı bir takım avatajlar da beklemiyor değil.
AB fon programlarına erişim imkanı elde edecek olan ülke, bu bağlamda Birlik bütçesine de ortak olacak. 2007-2013 dönemi için 864 milyar avro olarak belirlenen bütçe, tarım, iç politikalar, idare ve maaşlar gibi harcamaları kapsıyor.
Hırvatistan’ın 2020 yılına kadar 11,7 milyar avro AB fonu alacağı tahmin ediliyor, ama ülkenin, sunacağı uygun projelerle bu parayı kazanması gerekiyor.
(Hırvatistan Cumhurbaşkanı İvo Jesipoviç (sağda), bir süre önce AB dış politika şefi Catherine Ashton ile görüştü. [AFP])
Bulgaristan ve Romanya, 2007 yılında bloğa katılmalarından bu yana AB fonlarının erişim ve kullanımı konusunda bir takım sıkıntılar yaşıyor. Bulgaristan, Birlik tarafından sağlanan fonların sadece yüzde 19’unu, Romanya ise ancak yüzde 4’ünü kullanmış durumda.
SETimes‘a yazılı açıklamada bulunan Hırvatistan Dışişleri Bakanlığı, tarım, bölgesel kalınma ve altyapı inşaatı projeleri için AB fonu almayı beklediklerini dile getirdi.
Açıklamada, “Önümüzde pek çok zorlu mesele var. Hırvatistan ekonomisi, daha başarılı, daha zengin ve daha dirençli olmak yönünde bir fırsat olarak, büyük bir pazara uyum sağlamak ve rekabetçi olmak durumunda. Mevcut tüm ekonomik zorluklara rağmen, AB hâlen en iyi yaşam standartlarına sahip bir toplum ve aynı zamanda da 500 milyondan fazla tüketicinin bulunduğu bir pazar teşkil etmektedir,” ifadelerine yer verildi.
Son dönemde yapılan araştırmalara göre, Hırvatistan’ın üyeliğine yönelik destek yüzde 60 düzeyinde, ancak Hırvatların sadece yüzde 49’u ülkelerinin üyelikten fayda göreceği görüşünde. Hırvatistan, bundan 10 yıl önce katılım görüşmelerine başladığında, AB yanlısı destek yüzde 85 seviyesindeydi.
Pek çok vatandaş, üyeliğin olumlu olmasını ümit ediyor.
Üç yıl Zagrep’teki Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okuyan Maja Zablat, Ekim ayından itibaren eğitimine Avusturya’da devam etmeyi planlıyor.
Zablat, SETimes‘a şunları anlattı: “AB topraklarından gelen herkes gibi, ben de yerli öğrenci muamelesi göreceğim. Lisans öğrenimimin son senesini bitirdikten sonra yüksek lisans yapmayı planlıyorum. Ondan sonra ise kim bilir? Belki Avusturya’da bir işe girerim. Olmazsa Hırvatistan’a dönüp orada iş ararım. Şu anda o bakımdan pek umut yok, ama belki birkaç yılda işler değişir.”
Split’te öğretmenlik yapan Amela Bauk (40) ise daha iyi yaşam koşulları ve daha yüksek bir maaş beklentisi içinde.
SETimes‘a açıklamalarda bulunan Bauk, “Belki AB’ye girdikten sonra devlet bütçesinde bir iyileşme olur ve böylelikle belki kamuda çalışanların maşları artar. Çocuklarım, Avrupa’daki üniversitelerde ücretsiz okuma imkanı bulur,” dedi.
Siyasi açıdan, Hırvatistan artık kendisini bölge istikrarının kilit etmenlerinden biri olarak konumlandırmaya çalışacak. Uzmanlar, Hırvatistan’ın diğer Balkan ülkelerinin Avrupa ile bütünleşme gayretlerini desteklemeye devam edeceğini belirtiyor.
Zagrep Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyelrinden Davor Djenero, SETimes‘a verdiği mülakatta, “Siyasal olarak, Hırvatistan komşularını unutmayacaktır. Tüm siyasetçilerin ve partilerin ortak pozisyonu budur. AB üyeliğinin Balkanlar’dan kesin bir kaçış anlamına geldiğini düşünenler olmakla beraber, böyle bir olmayacak. Hırvatistan, AB yolunda komşularını desteklemeye devam edecek,” dedi.
Avrupa Komisyonu Sözcüsü Peter Stano, Hırvatistan’ın AB’ye katılmasını “Batı Balkanlar için bir güç sinyali” olarak nitelendirdi.
SETimes‘a demecinde Stano, şunları söyledi: “Hırvatistan’ın katılımı, Avrupa entegrasyonu perspektifinin, siyasi ve ekonomik reformları uygulamak için gerekli siyasi iradeyi gösteren ve hukuk devleti, demokratik ilkeler ve insan hakları gibi Avrupalı değerlere olan saygısını kanıtlayan tüm bölge ülkelerine hâlâ açık olduğunu bir kez daha doğrulamaktadır.”
“Ayrıca Hırvatistan’ın geçirdiği dönüşüm ve ardından AB’ye katılımı, AB sınırlarına yakın değişken bir bölgedeki istikrarı pekiştiriyor. Uzlaşma ve iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirmesi yönünde kaydedilen ilerleme, Hırvatistan’ın bugün olduğu yere gelmesine katkı sağladı. Hırvatistan, bu anlamda bölgedeki diğer tüm ülkeler için bir örnek teşkil ediyor. Diğer ülkelerin bu örneği takip edeceğini umuyoruz.”
SETimes.com