Analistler, Cumhurbaşkanı Trayan Başesku’nun görevden alınmasının ülkenin imajını lekelediğini söylüyor.
Cumhurbaşkanı Trayan Başesku’nun, Başbakan Victor Ponta öncülüğünde gerçekleşen iki ay süreyle görevden el çektirilmesi sonrasında 28 Ağustos Salı günü görevine geri dönmesi, Romanya hükümetine kendisini bekleyen acil sorunlara -kırılgan durumdaki ekonomi, Schengen bölgesine katılım ve hukukun üstünlüğü- eğilme olanağı sağlıyor.
Başesku’nun görevden alınmasının neden olduğu dikkat dağınıklığı ve yapılan ulusal referandumun geçerliliğiyle ilgili uzun süreli tartışma, ülkenin demokratik ve ekonomik reform yolundan ayrılması yönünde bir tehdit oluşturdu.
Romanya Ekonomi Politikaları Merkezi uzmanlarından Aurelian Dochia SETimes‘a verdiği demeçte, “Romanya zaten dış yatırımcılar tarafından hassas bir ekonomi olarak görülüyordu. Bu siyasi kriz de onların korkularının nedensiz olmadığını gösterdi ve Romanya’nın zor bir ülke olduğunu kanıtladı.” diyor.
Dochia, Romen ekonomisine enjekte edilen dış sermaye halihazırda azalmakta olduğundan, etkilerin daha da ciddi olduğunu belirtiyor.
Uzman, “2009 yılı itibarıyla … yabancı para, 2007 yılındaki rekor 9,7 milyar avrodan, bu yıl beklediğimiz birkaç yüz milyon avroya doğru azalıyor.” diyor.
Siyasi karışıklığın ilk etkisi, ulusal para biriminin avro karşısında rekor düzeyde düşük bir seviyeye inmesi oldu ve bu da Romen halkının büyük kısmını etkiledi. Dochia, “Banka kredilerinin yaklaşık yüzde 60’ı avroya endeksli. İkinci olarak, devalüasyon fiyat artışına da yansıyor.” diyor.
Kriz derinleşirken, Ulusal Banka Müdürü Mugur İsarescu Romanya’nın uluslararası piyasalara bağlı olduğu ve “onların da kendilerini önemli seviyede cezalandıracağı” konusunda uyarıda bulundu.
Benzer bir uyarıda bulunan IMF Heyeti Başkanı Eric de Vrijer, krizin son yıllarda tasarruf tedbirleri sayesinde kaydedilmiş olan ekonomik ilerlemeleri tehlikeye atacağına işaret etti. Aynı bağlamda, bu yılki ekonomik büyüme de yüzde 1,5’ten Ağustos ayında yüzde 1’e düştü.
Dochia, “Dış yatırımcıların güveni zaman içinde kazanılır. Normalde yedi ila sekiz yıl sürer. Bu kriz, güvenlerinin bir kısmını yok etti.” diyor.
Dochia’nın yorumları dış yatırımcılar tarafından da doğrulanıyor.
Romanya’daki Amerikan Ticaret Odası SETimes‘a yaptığı açıklamada, “Çabaların ekonomik büyüme ve dış yatırımların kolaylaştırılmasına yöneltilmesi gereken bir zamanda, siyaset sahnesindeki belirsizlikler ve kararlaştırılmamış beklentiler tam olarak ters etki yaparak, ülkenin rekabet gücü seviyesi ve ilgili performans göstergelerini tehdit etmiş olabilir.” diyor.
Kriz, Romanya’nın Schengen hudutsuz sahasına katılma umutlarını da erteledi. Sofya gibi Bükreş de, bu sonbaharda kısmi katılım beklentisi içindeydi. Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich Temmuz ayında yaptığı açıklamada, hudutların Romanya ve Bulgaristan’a açılmasının şu anda gündem dışına alındığını söyledi.
Friedrich, “Bir ülkenin Schengen’e katılma çabaları kapsamında, hukukun üstünlüğü durumuna da bakmak zorundayız.” diyor.
Romanya’nın eski Dışişleri Bakanı Cristian Diaconescu SETimes‘a verdiği demeçte, “Şimdilik umut edebileceğimizin en fazlası, yeni bir katılım programı.” diyerek şöyle devam ediyor: “Bunların sistemin zayıflıkları olduğunu gösterdiğimiz için, ülkenin imajını etkileyen bu sorunları düzeltmek üç ila beş yıl sürecektir.”