Balkanlar’daki soydaşlarımızın kendine güvenlerini artırıcı hamleler yapılıyor. Sonuçta soydaşlarımız bizim vatandaşımız değiller. Yaşadıkları memleketin vatandaşı, yaşadıkları memlekete yararları olacak. Oralarda ezik olmasınlar, başları hep dik olmalı.
Ankara Gündemi’nin ilk konuğu Ak Parti Sivas Milletvekili ve Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Üyesi ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türk Grubu Başkanı Mesude Nursuna Memecan oldu. Sayın Memecan’ı Balkan Günlüğü gazetesi olarak TBMM’deki makamında ziyaret ettik. Kendileri yoğun çalışma temposu içerisinde bizlere zaman ayırdı. Hem Balkanlara yönelik bir sohbet ettik hem de kendisinin samimi ve dostane yanını gördük….
Öncelikle siyasete girişiniz nasıl oldu? Özellikle dedenizin siyasi bir yönü, kurduğu bir parti vardı…
Dedem 1945‘te Türkiye’de ilk muhalefet partisi olan Milli Kalkınma Partisi’ni kurmuş. Tek partili dönemden sonra çok partili döneme bir geçiş var. Dedemin partisi geleneklere bağlı, demokratik ve liberal ekonomiye açık bir parti çizgisi var. Dedem muhafazakâr bir insandı ama batıya da bakalım bunu yanında doğuyu ihmal etmeyelim diyen birisiydi. Kurduğu partide aynı anlayış çerçevesinde tabi. Ama o zamanın siyasi kargaşasında elindeki işlerde elinden alınıp mağdur ediliyor. Benim siyasete girmem daha ziyade eşimden dolayı oldu. Onun siyasi karikatürist olması siyasi bir çevresinin olmasından dolayı çevremiz hep siyasilerdi. Böyle bir eğitim sisteminden geçtim senelerce diyebiliriz. Özellikle 28 Şubat sürecinde ve Ak Parti’nin kuruluş döneminde yapılan haksızlıklar. Millete gösterilen ile arka planda olanları görme fırsatım oldu. Arkada pişirilen farklıydı, milletin önüne konulan farklıydı. Arka planda neler pişiriliyor millete neler sunuluyor bunları görme fırsatım oldu yani. Bunları görüp, bilip isyan etmemek mümkün değildi. O isyan sırasında da bunların olmasını istemeyen bir ekip Ak Parti’yi kuruyordu. O zamandan beri Ak Parti’nin kurucuları ile yakından ilgileniyordum ve 2007 yılında İstanbul’dan Ak Parti milletvekili seçildim.
Birazda bulunmuş olduğunuz makamdan, Avrupa Konseyi’ndeki görevlerinizden ve konseyin Balkanlar’la ilgili çalışmalarından bahsedelim….
Milletvekili olduğumdan bu yana Avrupa Konseyi delegasyonundayım. İlk 4 sene delegasyon üyesiydim. Şimdi de delegasyon başkanıyım. Türk delegasyon başkanı. Avrupa Konseyi’nde çeşitli konular özellikle insan hakları konusunda standartların bütün üye ülkelerde uygulanmasına bakılıyor. Buna Balkanlar yönünden bakarsak, Bozcaada, Gökçeada’da Yunan azınlıkların durumunu ilgilendiren bir rapor hazırlanıyordu. Bizde sadece bu iki adada yaşayan Yunanlıların değil diğer adalarda yaşayan Türk azınlıklara bakalım diye raportöre baskı yaptık… Raportörde bize Bozcaada ve Gökçeada’ya karşılık Rodos ve İstanköy’deki Türk azınlıkların durumuna bakmak için söz verdi. Rodos ve İstanköy’deki ilk ziyarette bizden kimse yoktu. Raportörü gezdiren Yunanlılar, Yunan tarafı kendi açısından olumlu şeyler anlatmış. Biz hazırlanan rapora itiraz ettik ve kabul etmedik sonra raportörle birlikte bir gezi yaptık. Bu gezide hem Yunanlılarla hem Türklerle bir gezi yaptık. Her iki taraf sıkıntılarını dile getirdi. Orada bulunan Türkler kültürlerini devam ettirmek istediklerini, dini inançlarını devam ettirmek istediklerini, Türkçe konuşmaya devam etmek istediklerini dile getirdiler. Mal-mülk kaybı, vatandaşlık kaybı özellikle de AB vatandaşlığının kaybedilmesi gibi konularda etraflıca anlatıldı. Raportörde şaşırdı. Duyduklarım bana anlatılanlardan çok farklı dedi. Rapor daha önce bitmişti ama biz olabildiğince bunları rapora eklettik. Bunların Avrupa Konseyi’nde Avrupa’nın gündemine getirilmesi önemli. Burada bir cezalandırmadan ziyade insanlar daha mutlu yaşasın. Gökçeada’daki Yunanlılar’da mutlu yaşasın, İstanköy’deki Türklerde mutlu yaşasın. Bu konuyu takıp ediyoruz…
RODOS MÜSLÜMANLARINA BASKI YAPILMAMALI
Geçtiğimiz günlerde Rodos’ta yaşanan bir imam krizi var…
İnsanlar dini olarak kendisine yol gösterecek, ardında namaz kılacak kişiyi kendileri seçebilmeli. Bu bir inanç, bir gönül meselesidir. Aynı şey burası içinde geçerli biz demiyoruz buradaki Yunanlılara siz patrik olarak onu değil bunu seçin diye. Böyle bir şey yapılması da zaten saçma olur. Bu bir haksızlıktır. Böyle olunca insanlar isyan ediyor. Onlar azınlıkta olsa da kendi vatandaşı sorması gerekiyor kimi istiyorsunuz diye. Kötü bir şey yapmak istemiyorlar ibadetlerini yapmak, huzurlu yaşamak istiyorlar.
Balkanlar Osmanlı’nın vücudunu önemli bir parçası olmasına rağmen geçmişte hep ihmal edildi… Günümüz siyasetinde gereken önem veriliyor mu?
Yeni dış politikamız çerçevesinde Balkanlara ayrı bir önem veriliyor. Onlarla kültürel-tarihsel bir bağımız var. Dışişleri bakanımızda büyük önem veriyor… Savaşlarda da çok mağdur oldular. Kendilerine destek vermeliyiz. Bu Türkiye’den yardım gelsin, bizim haklarımızı arasın olarak değil de kendilerine güveni artırıcı, kendilerini ulusal kamuoyunda ifade etmelerini sağlayacak destekler verilir. Sonuçta bizim vatandaşımız değiller. Yaşadıkları memleketin vatandaşı, yaşadıkları memlekete yararları olacak. Oralarda ezik olmasınlar, başları dik olsun…
Hem iç siyasette-hem dış siyasette aktif birisiniz. Bu yoğun çalışma temponuza biraz değinecek olursak…
Bir küçük bavulum var onunla sürekli dolaşıyorum. Çocuklarım büyüdü, eşimde zaten bu hayata alışık. Birde pratik biriyimdir. Onu alsam bunu alsam bavulumda şu var mı bu var mı, yatağım rahat mı, yoruldum mu, üşüdüm mü? Bunlar o kadar önemli değil. Bunlar geçici şeyler. Benim için önemli olan o an orada bulunmam. Sivas milletvekiliyim. Sık sık Sivas’a gidip-geliyorum. Sivas’la ilgili programlara katılıyorum gerek Ankara’da gerek İstanbul’da. Ak Parti genel merkezde medya tanıtımdayım orada bulunmam gerekiyor. Avrupa Konseyi’nin genel kurulu Strazburg’da, komisyon toplantıları Paris’te seçim gözlemi ve farklı toplantıları için Avrupa’nın çeşitli yerlerinde bulunuyorum ve bu benim özel hayatım. Bu zaman dışında kalan zamanına sevdiklerime ayırıyorum ve o kısıtlı zaman bizim için daha kıymetli oluyor.
Eşiniz hepimizin bildiği karikatürist Salih Memecan. Sanırım Salih Bey biraz daha içine kapanık, siz daha sosyalsiniz…
Eşim küçükken kekemeymiş ve biraz kendini ifade etmekte bir çekingenlik var. Şu an geçti ama. Bu yönü onun çizimini güçlü kılmış. Konuşamıyorum dur çizeyim telaşında olmuş. Salih’le yurt dışına karikatür ile ilgili derneklerin toplantılarına giderdik. Salih orada buluna insanların çoğunu yazdıklarından çizdiklerinden tanıyor. Ben kimseyi tanımıyorum bir kenarda duruyorum Salih gösteriyor bana şu kişi, şunu çizdi, bunu çizdi. Ben gidiyorum merhaba nasılsınız? Türkiye’den geliyoruz. Eşimde burada. Salih’le tanıştırayım sizi falan. Yani eşimin aksine bende çok soysalımdır. Tanımadığım insanları tanıyayım edeyim. Hikâyesini dinleyeyim.
BALKANLARIN SEÇİM GÖZLEMCİSİ
Balkanlara ziyaretleriniz oluyor mu?
Arnavutluk’ta ve Bosna Hersek’te seçim gözlemcisiyim. Karadağ’da da seçim gözlemcisiyim aynı zamanda da raportörüm….
Yakın zamanda Balkanlara yönelik bir organizasyon var mı?
Şu an Balkanlarla ilgili bir organizasyon yok ama geçenlerde siyasi komisyonda Kosova ile ilgili bir organizasyon vardı ama yoğunluktan dolayı ben katılamadım. Onun dışında Kosova, Sırbistan, Bosna-Hersek, Arnavutluk komisyonun gündeminde.
Avrupa’da Ak Parti-İslam algısı nasıl?
İlk başlarda Ak Parti’nin Türkiye’yi İslamlaştıracağını düşünüyorlardı ve İslam’ı da kötü bir şey olarak görüyorlardı. Bununda Türkiye’yi karanlığa sürükleyeceği, geri götüreceği yönünde bir algı vardı. Ama ben şu an İslamlaştırma korkusunun kalmadığını düşünüyorum. Ak Parti’nin 10 yıl içerisinde yaptıklarıyla irtica, geriye gitme, İslamlaşma konusu çok çok azaldı. İlk başlarda İslami parti derken ki bu söylemi kullanmaktan vazgeçemiyorlar ama bunun yerine hafifçe İslamcı parti-orta İslamcı parti diyorlar. Yani basındaki söylemler bile değişmeye başladı. Bu durum gerici bir parti olmadığını gösteriyor..
Son olarak İsrail… Yine Filistin üzerine saldırıya başladı…
İsrail’e çok sinirliyim. Allah İsrail’deki yöneticilere akıl fikir versin. Ben eski İsrail Dostluk Grubu Başkanıydım. İsrail’in bölgede faydalı ve üretken olabileceğini düşünüyorum ama oradaki 3 tane yönetici siyasi hayatta kalabilmek için iç politikayı eskinin değerleriyle etkileyebilmek için vahşi işlere kalkışıyorlar. Uluslararası komisyonda buna mutlaka müdahale etmeli. Savunması da Gazze bomba attı oluyor, attırma bu senin elinde. Oraya ilacını gönder sebzeni gönder. İsrail ABD seçimlerinde de Romney’i destekliyorlardı ki yaptıkları desteklenecekti. Şu anda Obama İsrail’in yanında olduğu mesajını verdi ama bu desteğin geçici olacağını düşünüyorum.
http://www.balkangunlugu.com