Nahit DOĞU- Müslüman dünyasının ”11 ayın sultanı” olarak nitelediği Ramazan ayı başladı. Dünyanın her yerinde Müslümanlar ramazan ayının başlangıcı nedeniyle camileri doldurdu. Avrupa’dahalihazırda 44 milyon 138 bin Müslüman yaşıyor.Avrupa Birliği’nde ise en çok Müsülüman nüfusa sahip ülke Bulgaristan. Ancak Bulgaristan’daki ulusal medya kuruluşları, Müslümanlar için olağanüstü bir öneme sahip Ramazan ayıyla ilgili en küçük bir haber bile yayınlamadı. Bulgar medyası ülkedeki dini ve etnik azınlıklara önyargıyla mı yaklaşıyor?
Avrupa Konseyi Dış İlişkiler Sofya Müdürü Dimitır Beçev’e, Bulgar medyasının ülkedeki Müslümanlar için son derece öneme sahip Ramazan ayıyla ilgili neden haber yapmadığı sorduk. Beçev, nedeninini açıklarken kültürel ve dini çeşitlilik fikrinin benimsenmesi ve Bulgaristan’ın etnik kökenine, dinine ve diline bakmaksızın tüm vatandaşlarına ait olduğu anlayışının kabul görmemesine bağladı.
7 milyon 500 bin nüfuslu Bulgaristan’da yaklaşık 1 milyon 500 bin Müslüman, o ülkenin ulusal medya kuruluşları tarafından görmezlikten geliniyor.
Orta Doğu ve Arap Dünyası Uzmanı Prof. Vladimir Çukov‘a göre ise konu sadece medyaların haber anlayışına bağlı. Çukov, Pazarcık şehrinde antidemokratik ideoloji yayma suçundan yargılanan imamların davasıyla kıyaslama yapıyor.
Çukov’a göre, ”Ramazan ayı her yıl tekrarlanıyor ve basın için sadece ‘haber’ niteliği taşıyor. Pazarcık’taki Müslümanlara karşı yürütülen dava ise ‘son dakika haberi’ olarak görülüyor. Pazarcık’taki davanın Ramazan’dan daha güncel görülmesi doğaldır ve medya buna yöneliyor. Tabi Ramazan ayı Müslümanlar için kutsal bir ay ve Bulgar medyasında gerektiği gibi yer almalı.”
Ancak Bulgar medyasını yakından tanıyan gazeteci Nahit Doğu, medya kuruluşlarının ülkedeki Müslümanlara Çukov’un ‘haber’ ve ‘son dakika haberi’ penceresinden baktıkları yönündeki savını desteklemiyor.
Doğu, ‘kötü haber, iyi haberdir’ (bad news is good news) anlayışının genelde dünya çapında medya kuruluşları için geçerli olduğunu ancak Bulgaristan’daki bu durumun bununla açıklanamaycağını söylüyor.
”Bulgaristan’daki ulusal medya kuruluşlarının yöneticileri Ramazan ayına ‘bizden olmayan’ bir olgu olarak bakıyor ve haber yapma ihtiyacı duymuyor. Dolayısıyla azımsanmayacak bir rakama sahip Müslüman nüfusa ‘ötekiler’ olarak bakarsanız o toplumun haberleri de sizin için pek bir öneme sahip olmaz ve yayınlamazsnız. Tabi Bulgaristan’da ulusal medyada kaç tane Müslüman gazetecinin çalıştığını da incelemek gerekiyor. ”
Doğu, Bulgar medyasının ‘ötekilere’ yaklaşımını sadece dini bağlamda ele alınmaması gerektiğini savunuyor. ”Bugün Bulgaristan’ın neresine giderseniz gidin Türklerin en yoğun yaşadığı Kırcaali şehrinin adını telefuz ettiğinizde karşınızdaki Bulgarın zihninde belirecek ilk fotoğraf Türkiye’den oy kullanmak için gelen Bulgaristan vatandaşı Türklerdir” diyen Doğu, nedeninin ise her seçim öncesi ulusal medyanın attığı ‘Türkler geliyor’ şeklindeki başlıkları olduğunu kaydediyor ve bu şehirde gerçekleştirilen Türklerin folklor festivallerine ise Bulgar ulusal medyasının yer vermediğini hatırlatıyor.
Bulgar devlet televizyonunun 10 dakikalık Türkçe haber bülteninde çalışan gazeteci İzzet İsmailov, ülkedeki ulusal medya kuruluşlarında Ramazan ayı ile ilgili haber olmadığının farkına bile varmadığını belirterek, bu duruma alıştıklarını söylüyor: ”Devlet televizyonundaki bir program dışında, medyada Müslümanlara karşı olumlu tavır görmek zor. Ancak bayram öncesi ‘komşuluk’, ‘hoşgörü’, ‘etnik model’ ve başka kalıplar çerçevesinde röportajlar bekliyorum. 90’lı yıllardan kalan bu kalıpların içinden çıkamayan Bulgar medyası bunu da haber açısından yeterli görüyor.”
Medya toplumu şekillendiriyor. Toplumda medyayı. Bulgaristan’da dini ve etnik azınlıklara medyanın bakışını kuşkusuz haberleri hazırlayanların ve yön verenlerin dünya görüşü biçimlendiriyor. Bu döngüde azınlıklara ‘ötekilerin haberi’ olarak bakmaya devam edildikçe yine o azınlıklar Bulgar medyasında kendi haberlerini görmekten mahrum olmaya devam edecekler.
Nahit DOĞU / SOFYA