Seçmenlerin sandık başına gitmesinden altı hafta sonra, pek çok yerde seçimlerin yönetilme biçiminin sonuçları şu veya bu adayın lehine olacak şekilde nasıl etkilediğiyle ilgili tartışmalar sürerken, anlaşmazlıklar sürece damgasını burmaya devam ediyor.
Muhalefetteki Bulgar Sosyalist Partisi (BSP), Haklar ve Özgürlükler Hareketi (DPS) ve milliyetçi ATAKA, iktidardaki GERB partisinin kazanan cumhurbaşkanı adaylarının -Cumhurbaşkanı seçilen Rozen Plevneliev ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Margarita Popova- seçilmesinin iptal edilmesi talebiyle, Kasım ayı ortasında Anayasa Mahkemesine bir dilekçe sundular.
Partilerin argümanları arasında sayısız usulsüzlük, yanlışlıkla sözde “yasaklı seçmen listelerine” dahil edildikleri için meşru oy kullanma haklarından mahrum bırakılmış uygun seçmenlerin sayısı, uy pusulalarına izinsiz erişim ve diğerleri yer alıyor.
14 Aralık Çarşamba günü mahkeme, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin meşru olduğuna hükmederek, bu iddiaları reddetmiş oldu. Anayasa Mahkemesi’nin kararı kesin ve itiraz edilemiyor.
Yerel seçimler ve bunların idare şekli de tartışma konusu oldu. Yeşiller partisi, BSP ve Halk Partisi, seçimlerden hemen sonra benzer kaygıların yanı sıra oy pusulaları aşırı derecede uzun ve karmaşık olduğu için insanların oy kullanmak için çok az zamanı olmasını gerekçe göstererek, Sofya İdare Mahkemesi’nde dava açtılar. Bu durum uzun kuyruklara yol açmış ve sonunda da sandık merkezleri kapandığı için az sayıda insanın oy kullanmasını engellemişti.
Gerçekten de, bu sorun Merkez Seçim Komisyonu’nun ilk tur seçimlerde oy kullanımı için tanınan süreyi birkaç saat uzatmasına neden olmuş ve bu hareket bazı uzmanlar tarafından daha sonra Seçim Yasası’nın ihlali olarak değerlendirilmişti.
Seçimlerle ilgili başlıca sorunlardan birisi de, sözde “yasaklı seçmen listeleriyle” ilgili. Bu listelerde, şu anda Bulgaristan’da ikamet etmeyen diaspora üyelerinin yanı sıra seçimlerden önceki dört ay boyunca belli bir kasaba veya köyde yaşamamış kişiler yer alıyor.
Muhalefetteki BSP milletvekili Maya Manolova, bu insanların sayısının yaklaşık 168 bini bulduğunu söylüyor. Ancak iktidardaki GERB partisi bu rakamın 12 binden fazla olmadığı konusunda ısrar ediyor.
Seçim yasasında yapılan değişiklikler ve oy kullanma prosedürlerine seçimlerden hemen önce getirilen yeni şartlar karışıklığa yol açtı. Ardından, ilk turda rekor sayıda geçersiz oy çıktı: cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki 228 bin de dahil olmak üzere 700 bin. Buna karşın, 2006 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 77 bin geçersiz oy çıkmıştı.
Seçim listelerine göre, Bulgaristan’da 6,9 milyondan biraz fazla sayıda kayıtlı seçmen vardı. Bu rakam da gerçekçi olamayacak kadar yüksek olarak yorumlandı. 2011 yılının başında yapılan nüfus sayımına rağmen, seçmen listeleri hiçbir zaman düzeltilmedi.
Sofya İdare Mahkemesinde açılan davanın tanıklarından olan ve başkentteki bir sandık merkezinde seçim komisyonu üyesi olarak görev alan Albena Neykova, kendi bölümünde kayıtlı 650 kişiden 78’inin “yasaklı seçmen listesinde” yer aldığını savunuyor. SETimes‘a konuşan Neykova, “Bu insanların bazıları isimlerini listede görünce şaşırdı.” dedi.
Neykova, daha sonra kamuoyunda büyük bir tartışma başlatan, pusulaların Sofya’daki il seçim merkezine teslim edilme prosedürüne de doğrudan tanıklık etmiş. Ona göre, başkentteki 1.449 sandık merkezinin tümünün temsilcileri, gece boyunca normal olmaktan uzak şartlar altında bir spor salonunda tutuldu.
Neykova, “Tribünler, bir noktadan sonra işlerin yavaş gidişatını protesto etmek için şarkı söylemeye başlayan insanlarla doluydu. En kötü kısmı da, kimsenin dışarı çıkmasına izin verilmemesiydi; yiyecek bile alamadık.” dedi.
Ortaya çıkan kaos durumunda, pek çok kişinin salonda fiziksel olarak bulunmaya dayanamadığı için içinde oyları bulunduğu torbaları yasaya aykırı bir şekilde salondan çıkarıp evlerine götürdüğünü de herkesin bildiği bir sır.
Sofya İdare Mahkemesi seçim davasıyla ilgili son duruşmasında, bir seçmenin oyunu 47 saniye (bir sandık merkezinde oy kullanması gereken insan sayısına göre, yaklaşık oy kullanma süresi) içinde kullanıp kullanamayacağını ortaya çıkarması gereken, talep edilmiş bir uzman raporu da dahil olmak üzere, davacıların bütün iddialarını reddetti.
Hakimler, oy pusulalarında kullanılan kağıdın kalınlığıyla ilgili bir uzman raporu hazırlamayı da reddetti. Davacılar, kağıdın şeffaf olduğunu ve bu sayede seçmenlerin kime oy verdiğinin görülebildiğini ve oyların isimsizliğinin ihlal edildiğini savunmuşlardı.
Neykova, “İstenmiş olan uzman raporlarının en ezından birini bile hazırlatmayı kabul etmediklerine inanamıyorum.” dedi.
Sofya İdare Mahkemesi’nde seçimlere ayrı bir dava açan bir grupta yer alan BSP’nin Sofya’daki il meclis üyesi adayı Nikolay Belalov’a göre, amaçları mahkemenin başkentteki birden fazla sandık merkezinde oyların yeniden sayılması yönünde emir vermesini sağlamaktı. Bunun, seçimlere hile karıştığını ispatlayacağına inanıyor.
SETimes‘a konuşan Belalov, “Tabii ki, nihai hedefimiz il meclisine bir BSP temsilcisi daha sokmak, fakat bu büyük bir fark yaratmaz; bu bir prensip meselesi.” dedi.
Ancak iktidardaki GERB partisi, seçim sürecinde karşılaşılan güçlüklerin aynı anda iki seçim düzenlemedeki deneyim eksikliğinden kaynaklandığında ısrarına devam ediyor. GERB, aynı zamanda ilk turda ortaya çıkan sorunların analiz edildiğini ve bir hafta sonra yapılan ikinci turda bunların tekrarlanmadığını da savunuyor.
Toplumsal Bütünleşme Enstitüsü adlı STK’nın başkanı Katya Koleva, son seçimlerde görülen ihlallerin ülkenin demokratik gelişiminde geri yönde atılmış bir adım olduğuna inanıyor.
SETimes‘a konuşan Koleva, “1990’da öğrenciydim ve ilerleyeceğimiz umuduyla değişim {komünizmin çöküşü] beni heyecanlandırmıştı. Bugünse kendim için endişelenmiyorum, 1990’dan 20 yıl sonra özgürlük ve demokrasi için savaşmak zorunda olan kızım için endişeleniyorum.” dedi.