Demokratik İnsan Hakları Ligi teşkilatının 30’uncu kuruluş yıldönümü dolayısıyla Edirne’de Balkan Rumeli Türkleri Konfe-derasyonu, Edirne Balkan Türkleri Federasyonu ve Edirne Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği ortaklığında panel dü-zenlendi.
Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panelde 30 yıl önce kurulan teşkilatın kuruluş yıldö-nümü kutlanırken, geçmişten günümüze yaşanan asimilasyon politikaları anlatıldı. Panele Edirne İl Milli Eğitim Müdürü Ali Kemal Kurt, Bulgaristan Dost Partisi Genel Başkanı Lütfü Mestan, Kültür ve Turizm İl Müdürü Ahmet Hacıoğlu ve Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Zülfettin Hacıoğlu’nun yanısıra çok sayıda vatandaş katıldı.
Panelin açılışında konuşan Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Zülfettin Hacıoğlu; “Bizlerin bugün bu toplantıyı burada yapma amacımızı başta ilettik ancak bunun dahası da var. 6 ay sonra 2019 yılı içerisinde Mayıs ayı başında 1989 zorunlu göçün yani sürgünün 30’uncu yıldönümü. Dedik ki biz Edirne’den 1988 yılında kurulan Demokratik İnsan Hakları Ligi’ne başlayalım. Dalga dalga ülke çapında nerede hemşerimiz varsa bu toplantıları yapalım, en son da 2019 yılının Mayıs ayında Allah nasip ederse yerinde, 30 yıl önce Kırklareli ilinin Kavaklı ilçesinde göçmen kampında güzel bir anma töreni yapalım” dedi.
“BU OLAYLAR TARİH KİTAPLARINA GİRMELİ”
Bulgaristan Dost Partisi Genel Başkanı Lütfü Mestan da panelin kendileri için öneminin çok büyük olduğunu belirterek; “Maalesef 1984-89 yılları arasında yaşadığımız acı, komünist rejimin asimilasyon politikası ve yaşadığımız acılar tarih kitaplarında şu anda yerini almadı. Gençler bunu yakın zamanda unutacak. Bu olaylar tarih kitaplarına girmeli. Çünkü tüm Avrupa’da yalnız Bulgaristan’da bir buçuk milyon Türk ve Müslüman asimile edildi, isimlerimiz değiştirildi, dinimiz yasak edildi. Yalnız Bulgaristan’da komünist rejimin sözde ‘soya dönüş’ adı altında asimilasyon politikası gerçekleştirdi. Niçin bu Bosna’da ya da Makedonya’da olmadı? Tek bir nedeni var. Çünkü; Bulgaristan’da yalnız Balkan yarımadasında değil, tüm Avrupa’da en çok sayıda yaşayan Türk ve Müslüman orada” ifadelerini kullandı.
“ASİMİLASYON POLİTİKASI GİZLİDEN GİZLİYE DEVAM EDİYOR”
Asimilasyon politikasının halen gizliden gizliye devam ettiğini söyleyen Mestan; “Asimilasyon politikası halen bitmemiştir. Eskiden asimilasyon politikası açık bir şekilde yapılıyordu. Tanklarla, kaleşnikof denen silahlarla askeri ve polisiyle yapılıyordu. Şimdiyse gizli yapılıyor. Bulgaristan’da bizim haklarımız halen yerine gelmiş değil. Son 2 yıl içerisinde yalnız ana dilimde konuştuğumdan dolayı toplantılarda 19 ceza yedim. Şimdi ben Türkçe konuştukça bana 2 bin leva Türk parasıyla 6 bin Lira para yapar, o kadar ceza yedim. Böyle 19 ceza yedim, 6’şar bin liradan siz hesap edin. Milli dava devam ediyor. Ben bugün buraya propaganda yapmaya gelmedim. 1 yıl önce 24 Mart’ta Kırcaali’de 20 bin kişinin önünde ilk olarak ana dilimde Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerini söyledim; ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ dedim. Benden sonra halk da aynısını tekrarladı. Türklüğü, kimliğimizi genç nesile aktarmak bizim siyasi değil insanlık borcumuzdur” diye konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından panel Trakya Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Bülent Yıldırım, Araştırmacı Yazar Mehmet Türker ve Bulgaristan Demokratik İnsan Hakları Ligi Kurucu Üyesi Sabri İskender’in sunumlarıyla devam etti.
Kaynak: TIMEBALKANLAR