KOCAELİ (AA) – METİN GİRGİN – Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği (Bal-Türk) Genel Başkanı Bayram Çolakoğlu, 1989 yılında Bulgaristan’dan Türkiye’ye yapılan zorunlu kitlesel göçün 26. yıl dönümünün yaşandığı günlerde, Türkler’e yönelik baskı ve asimilasyonun devam ettiğini söyledi.
Çolakoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Osmanlı’nın, Bulgaristan’ı terk etmek zorunda kaldığında ikili ve uluslararası antlaşmalarla geride kalan Müslüman Türk azınlığın haklarının teminat altına alındığını ancak bunların önemli ölçüde kağıt üzerinde kaldığını ifade etti.
Türklerin, haklarını barışcıl yollardan elde edebilmesi için, 1985’den itibaren Bulgaristan genelinde 28 gizli teşkilatın kurulduğunu, Türkçe isimlerin geri alınması amacıyla 1989’da büyük bir gösteri yapıldığını anlatan Çolakoğlu, gösterilerde çok sayıda şehit verildiğini, bazı kişilerin ve ailelerin sınır dışı edildiğini dile getirdi.
Çolakoğlu, 6 Haziran 1989’da büyük göçün başladığını hatırlatarak, 22 Ağustos’a kadar 369 bin 839 kişinin Türkiye’ye geldiğini hatırlattı.
Türklerin Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutulmasının üzerinden 26 yıl geçmesine rağmen yaşanan sorunların hala devam ettiğine işaret eden Çolakoğlu, “O gün bugündür ekonomik olarak toparlanamayan Bulgaristan ekonomisinin en önemli problemi işsizlik. Bu, orada yaşayan Türk azınlığı da etkiliyor. AB ülkeleri ve Türkiye’ye doğru bireysel göçlere sebep oluyor” diye konuştu.
– “Sıkıntılar kılık değiştirdi”
Balkanlar’da Türkçe eğitim verilmeyen tek ülkenin Bulgaristan olduğunu, bunun da Türk kimliğinin en önemli unsuru dili zayıflattığını vurgulayan Çolakoğlu, şöyle konuştu:
“1989’da Türkiye’ye yapılan zorunlu kitlesel göçün 26. yıl dönümünü girdiğimiz bugünlerde, Bulgaristan’daki Türkler’e uygulanan baskı ve asimilasyon bitmedi, kılık değiştirerek devam ediyor. Anayasa ve yasalar nezdindeki eşitlik, pratik hayata yansımıyor. Türkler sosyal, ekonomik her alanda ayrımcılığa tabi tutuluyor, Müslüman Türk ismi taşımak iş bulmada dezavantaj oluyor. Müslümanların, totaliter rejim döneminde ellerinden alınan vakıf taşınmazları hala tamamıyla geri verilmedi. Müslümanların elindeki cami, medrese, imaret gibi vakıf eserleri de sürekli ırkçıların saldırılarına maruz kalıyor. Failler bir türlü yakalanamıyor, yakalansa da ceza almıyor. İslamofobi tüm Avrupa’da olduğu gibi, burada da etkili.”
Çolakoğlu, Türkçe siyasi propaganda yapılamadığına da dikkati çekerek, “Öyle ki Türk asıllı bir milletvekili veya bürokrat Türkiye’ye gelse, bir gazeteci röportaj yapsa, Türkçe konuşamaz. O gazeteciyle ana dilinde konuşamaz. Bulgarca konuşup, tercüman kullanması gerekiyor. Bu, ne yazık ki AB üyesi Bulgaristan’ın kuralları. Aslında totaliter, baskıcı yönetim renk değiştirdi. Asimilasyon ‘demokratik’ bir kılıfla sürüyor” ifadesini kullandı.