Durmuş ARDA- Geçenlerde genç gazeteci Aydın Osman ile Kırcaali parkındaki bankların birisinde oturmuş sohbet ediyoruz. Bizden birkaç metre uzaktaki bankta ise, Türk asıllı iki genç anne oturuyor, kadınlardan birisinin eşi de yanında, kadınların yeni bisiklet sürmesini öğrenen 4-5 yaşlarında birer erkek çocukları var ve ortalıkta oynuyorlar.
Genç annelerin ikisi de çocuklarıyla hiç Türkçe konuşmuyor; çocuklarına, “Berkayço mamo…”, “Berkço mamo…” (“mamo”, bu olayda anneciğim anlamındadır) vs. diye sesleniyorlar. Çocuklar da annelerinden Türkçe kelime duymadıkları için, Türkçe konuşamıyorlar doğal olarak… “Berkayço” nun babasının orada olmadığı için bilemiyoruz, fakat hakkını yemeyelim “Berkço” nun babası, ara sıra kendisiyle Türkçe kelimeler kullanarak konuşuyor.
Bu neyin sonucudur? Bu Kırcaali’de yıllardır Türkçe eğitim verilmemesinin sonucudur. Bu asimilasyonun çeşitli versiyonlarla devam ettirildiğinin bir göstergesidir.
Oysa Kırcaali ve bölgesi, yıllardır HÖH/D(P)S yönetimindedir.
İçimden, “HÖH/D(P)S yöneticilerinin anneleri de küçükken kendilerine ‘Mamo’ diye mi seslenmişlerdir de Türkçe konusunda bu kadar duyarsızlar?” diye soruyorum. Yine içimden, “Kırcaali belediye başkanı Hasan Aziz’in annesinin kendisine,’Hasanço mamo!’ diye seslenmiş olabileceği olasılığı çok yüksek” diye düşünüyorum. Ya Cebel belediye başkanı ve aynı zamanda HÖH/D(P)S Kırcaali il başkanı olan Bahri Ömer’e ne demeli? Bahri Ömer’in hiç böyle bir annesi olabileceği olasılığını aklımdan bile geçirmiyorum.
Sonra seçim döneminde, HÖH/D(P)S’nin parti disiplini aklıma geliyor. Bu parti disiplini içinde, il başkanı Bahri Ömer, sadece HÖH/D(P)S üyelerine emir verse, Kırcaali’nin hemen hemen her bölgesinde Türkçe eğitim verilmesi işten bile değil. Daha sonra, HÖH/D(P)S’nin seçim propagandası için harcanan kaynağı belirsiz paralar aklıma geliyor. Buna da tüm Bulgaristan resmi kurumları göz yumuyor. Sanki birileri HÖH/D(P)S’ye, “Sizin için her şey mübah, sadece Bulgaristan’daki Türklerin asimile olmasına yardımcı olun!” diye emir veriyor.
Oysa 31 Mayıs günü, Bursa Ördekli Hamamı Kültür merkezinde yapılan Balkan- Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu (BRGK) genel kurulunda, CHP Genel Başkan Yardımcısı Aytunç Çıray, “HÖH’ün başarılarından gurur duyuyoruz” demişti. Yine aynı genel kurulda, Türkiye Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “HÖH’ ün karşısında diğer partilerin başarılı olma şansı yok, HÖH’ü destekleyeceğiz” demişti. Merkezinde senelerdir hiç Türkçe eğitim verilmeyen Mastanlı eski belediye başkanı, yeni HÖH/D(P)S milletvekili Erdinç Hayrullah ve yeni Mastanlı belediye başkanı Akif Akif, genel kurula davet edilmiş, onlar da BRGK yönetimine desteklerini esirgememişlerdi…
BRGK’nın yeni seçilen başkanının ise, senelerdir HÖH/D(P)S’ye desteklerini esirgemediği herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Yeni seçilen BRGK başkanının nereden geçindiğinin, HÖH/D(P)S’den geçinmeli olup olmayacağı, konunun içinde olanlarca tartışılan bir gerçektir…
HÖH/D(P)S, birkaç senedir Türkiye hükümetinden manevi destek görmediği için, Türkiye’deki göçmen derneklerinin desteğini de kaybetmesinden çekiniyordu. Bundan psikolojik olarak rahatsızdı. Fakat Bülent Arınç’ın bu son açıklamasından ve BRGK yeni seçilen yönetiminden sonra HÖH/D(P)S, hayli rahatlamış görünüyor.
Rahatlamış görünüyor, çünkü, birkaç gün önce Bulgaristan parlamentosunda, komünist döneminde işlenen suçların zaman aşımına uğratılmaması ve bu suçların insanlığa karşı suç sayılması için- bunun içinde 1984 – 1989 yıllarında Türklere karşı işlenen suçlar da vardı – Parlamentoda en çok milletvekili olan GERB partisinin teklifiyle yasa tasarısı çıkarılmak istendi. Fakat bu yasanın geçmesi için HÖH/D(P)S milletvekillerinden sadece Ferihan Ahmedova lehte oy kullandı; HÖH/D(P)S milletvekillerinden birisi olan Ajan Vergil, yani Ramadan Atalay ise, BKP’nin devamı olan BSP milletvekilleriyle birlikte açıkça karşı oy kullandı, diğer HÖH/D(P)S milletvekilleri ise çekimser oy kullandılar… HÖH/D(P)S’nin desteklemediği için bu yasa geçmedi… Bu HÖH/D(P)S’nin ezoterik yanıdır, yani iç yüzü…
Yani HÖH/D(P)S “çekimser” kalmasıyla, Türkan bebeğin ve onlarca şehidin katilleri, bu zaman aşımından yararlanacak…
Yine HÖH/D(P)S “çekimser” kalmasıyla, Belene kampında ve diğer cezaevlerinde Türklere işkence çektirenler, yine bu zaman aşımından yaralanacaklar…
Yine HÖH/D(P)S “çekimser” kalmasıyla, 1989 yılında ve daha sonraki yıllarda binlerce Türk’ü yerinden yurdundan edenler de, bu zaman aşımından yararlanacak…
Bu suçlar cezasız kalırsa, yarın da aynı şekilde Bulgaristan’da yaşayan Türklere neler yapılmaz ki…
İşte HÖH/D(P)S’nin iç yüzü budur!
Oysa 8 Haziran günü, Lüleburgaz’ın Büyükkarıştıran beldesinde göçün 25. yılı dolayısıyla düzenlenen anma töreninde, HÖH/D(P)S milletvekillerinden Hüseyin Hafızov, “… Bence 1989 göçü, benim için göç değil, bir hicrettir. Bakın hicret kutsal bir vazifedir. Nasıl ki Peygamberimiz Mekke’den Medine’ye hicret etti, güzel bir şehirden başka bir güzel şehre gitti, nasıl ki Peygamberimiz Mekke’den kaçarak Medine’ye sığındı, daha sonra da yine Mekke’ye döndü, aynı şekilde biz Bulgaristan’ı da seviyoruz, Türkiye’yi de… Allah bizim Türklüğümüzü ve Müslümanlığımızı korumamızı nasip eylesin!…” demişti.
Hüseyin Hafızov’un, HÖH/D(P)S’nin ezoterik kısmına, yani iç yüzüne ulaşıp ulaşmadığını bilemem, fakat bu HÖH/D(P)S’nin egzoterik yanıdır, yani geniş kitlelerden oy almak için dışa dönük yanıdır. HÖH/D(P)S’nin bu dış yüzü, yine HÖH/D(P)S tekelinde düzenlenen Türkan bebeği ve diğer şehitleri anma törenlerinde görülür… Bu törenlerde HÖH/D(P)S’nin hangi mertebelerine ulaştıklarını, yani hangi yüzüne ulaştıklarını bilemediğim BRGK başkanının veya BAL-GÖÇ başkanının da boy göstermesi büyük bir olasılık…
Birbirlerine nasıl seslendikleri bilinmez, fakat HÖH/D(P)S’nin en tepedeki yöneticilerinin birbirleriyle hiç Türkçe konuşmadıkları bilinen bir gerçektir…
Buna rağmen HÖH/D(P)S, dışa dönük yüzünde “Biz Türk partisiyiz” diyerek, Avrupa’dan Türkiye’ye kadar birçok insanı kandırmayı başarmıştır.
Fakat bilinen bir gerçek var:
Bulgaristan’da yaşayan Türkler, HÖH/D(P)S’nin kaderine bırakılırsa…
Uzun vadede Bulgaristan’da Müslümanlığın, Türk dilinin, kültürünün, geleneklerinin ve göreneklerinin yaşaması söz konusu bile olamaz!…
T Haber