Geleneklerimizi korumak için ailenin rolü nedir, kaybettiğimiz değerler ve insanlar arasındaki hoşgörü hakkında, Kriçim kasabasındaki imamı Ersin Ahmet ile yaptığımız konuşmayı sizlere sunuyoruz.
Müslüman olmak, örnek insan olmak anlamına gelir. Maalesef bu günlerde böyle örnekler göremiyoruz. İnsanlar daha ahlaksız olup sanki cahil zamanına geri dönüyorlar. Bugün İslam öncesi döneminden bile daha cahil[1] bir şekilde yaşıyoruz. İnsanlar ne İslami ne de evrensel ilkeleri takip ediyorlar. Müslümanlar diğer Müslümanların mevcudiyetinde iyi Müslüman olduklarını gösteriyorlar, ama aslında temel etik kuralları ihmal ediyorlar. Genç nesil gittikçe daha az kökenleri, tarihi ve gelenekleri ile ilgileniyor. Dini bayramlar yemek hazırlama ile sadece çağrıştırılıyor. Diğer taraftan anne ve babaları dinin temelleri hakkında yeterince bilgi sahip olmadıkları için kendi çocuklarına da gereken bilgiyi veremiyorlar. Bu aslında Türk dili için de geçerli bir nesnedir. Okullarda Türkçe seçmeli bir ders olduğu için, gönüllü sayısı az olunca grup oluşturulamıyor, böylece de Türkçe öğretilmiyor. Dolaysıyla gençler hem kendi kültürünü tanımıyorlar hem de anadilini öğrenemiyorlar.
Müslümanız demekten korkuyorlar
Bazı Müslümanlar, diğerlerin stereotipiler ve önyargılardan dolayı kendilerine gereken önemi vermeyecekler diye şüpheleniyorlar, bu yüzden ailece Müslümanız demekten korkuyorlar, bu da çok rahatsız edici bir durum. Gerçek kimlikleri negatif bir şekilde kariyerlerine etkileyebileceğinden endişeleniyorlar. Başka bir değişle söylememiz gerekiyorsa, Müslümanlar iletişim kurarken, güvensizlik duygusu hissetmektedir. Bu yüzden çocuklara kendi kültürünün değerli olduğunu göstermek, gelenekler hakkında bilgi vermek, aynı zamanda kimlik ve kökenleri hakkında saygılı bir şekilde konuşmak anne ve babaların görevidir.
Gençler din hakkında internetten bilgi ediniyorlar
Genç ilahiyatçı, Ramazan’da, üniversite öğrencisi olan genç kızların camiye gelip namaz kılmalarını görünce, gerçekten şaşırdığını anlatıyor. Küçük bir grup da olsa gençler meraklı ve gereken bilgiyi ve başkalarına soramadıkları soruları internetten araştırıyorlar. Avrupa’da bazı bilim adamları bu fenomeni “elektronik diyanet” olarak nitelendiriyorlar. İnternet onlara dini uygulamaların anlamını incelemek ve anlamak için olanaklar sunuyor. Öte yandan Kuran kurslarına karşı olan ilgi artmaya devam ediyor. Kriçim’de ki cami encümen üyeleri olan iki genç Sofya’da İslam Enstitüsü’nde eğitim almaktadırlar. Genç imam, cami encümen üyelerinin dini konularda seminerler hazırlamayı planladıklarını söyledi. Ayrıca caminin ihtiyaçlarını karşılamak ve çeşitli etkinliklerin düzenlenmesi için bağış ve mali yardımları topluyorlar. Genç ve eğitimli ekibinden yönetilen cami encümenin hedefi çeşitli etkinlikler düzenleyip insanları bilgilendirmek ve aynı zamanda aralarındaki olan bağlantıları güçlendirmektir.
Geleneksel olarak, bölgedeki Hıristiyan ve Müslümanlar her zaman arkadaşça ve anlayış içinde yaşamışlar. Birkaç yıl önce, caminin tadilatı için organize edilen kampanyada, Hristiyan kilisesinin de çatısı onarıldı. Bu girişimin kapsamında, kasabanın dini liderlerin, müminlerin menfaati için beraber çalışmışlar.
Bulgaristan devleti yerel dini liderleri oluşturabilmesi için uygun politika uygulamalıdır
Farklı nesillerin dini liderleri arasında bir anlaşmazlık yaşanmaktadır. “Genç” ve “tecrübeli” dini liderlerin arasındaki sorun ibadetler ile ilgili farklı görüşler ve algılamalarından kaynaklanıyor. Biz genç imamlar sıfatıyla işimizde İslam Enstitüsü’nde öğrendiklerimizi uyguluyoruz, fakat tecrübeli meslektaşlarımız için gelenek daha önemlidir. Buna ek olarak, gençler İnternetten faydalanarak ilahiyat ile ilgili önemli konular hakkında bilgi alabilir. İmam kendini geliştirebilmek için farklı kurslara katıldığını söylüyor. Örneğin, Türkiye’den finanse edilen Momçilgrad’ta yer alan Kur’anın güzel okunuşu (belagat) üzerinde bir kurs düzenlendiğini söyledi ve katılımcıların sayısı çok olduğunu paylaştı. İlahiyatçının sözlerine göre Bulgar hükümeti bu alanda pasif kalmış ve Bulgaristan’da eğitim görmüş yerel dini liderleri oluşturmakta başarısız olmuş. Bunu şöyle dile getirdi: “Pek çok genç, yüksek burslardan dolayı ve aynı zamanda ilahiyat konusunda daha fazla ve daha doğru bilgi alabileceğini inandıkları için Arap ülkelerini seçiyorlar. Sorun şu, üniversitede öğrendikleri ile birlikte yerel kültürü de yaşadığımız kontekste uygulamak istiyorlar ancak bu imkânsız. Dolaysıyla genç ilahiyatçıların “radikal İslam” ve anti-demokratik fikirleri yaymaya çalışmakla suçlanıyorlar.”
Genç imam bu sorunun insanların cahil ve fakir olmasından kaynaklandığını düşünüyor. Sonuç olarak insanlar kolayca manipüle edilebilir, yabancı örgütler de kolayca hareket edip yetkilerini genişletebilirler. İlahiyatçıya göre en önemlisi, biz Müslümanlar her zaman gerçekleri aramaya çalışalım.
[1] Cahillik (Bilmeme, bilgisizlik) – Muhammed’in peygamberlik görevi öncesi Arabistan’ın durumu belirten bir terim. Bu dönem cehalet bir zaman olarak yorumlanıyor.
Yazar: Tahir, Editör: Erdinç Asanov
Kaynak: ChinarWEB
Kaynak: ChinarWEB