Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milorad Dodik, Sırp Vecernji List gazetesinde yayınlanan yakın tarihli bir yazıda, SC’nin amacının kendisini Türk egemenliğine ve neo-Osmanlıcılığa karşı savunmak olduğunu söyledi.
Neo-Osmanlıcılıkla ilgili tartışmalar devam ederken, Dodik Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BH’de ve bölgenin diğer kesimlerinde sıcak duygulara yol açan seçim sonrası zafer yorumuna cevap verdi.
Erdoğan, partisi AKP’nin Müslümanların sesi olacağını söyleyerek, bu zaferden Lübnanlılar, Suriyeliler, Filistinliler ve Bosnalıların da yararlanacağını da kaydetti.
Türkiye ve BH arasında, Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgeye gelmesinden bu yana, özellikle de Bosna’nın Balkanlar’daki en yüksek İslamlaşma hızlarından birine uğramasıyla, tarihten kaynaklanan yakın ilişkiler mevcut.
Dodik ise bir sınır çizerek, BH’de çoğu Sırp ve birçok Hırvatın, her türlü Türk nüfuzuna kesinlikle karşı olan duygularını dile getirdi.
Dodik, “Erdoğan’ın daha agresif olması, daha başarılı olacağı anlamına gelmez.” dedi.
Dodik’in sık sık BH devlet mahkemeleri ve Yüksek Temsilciler Dairesi’nin (YTD) geçerliliğine karşı referandum düzenleyeceğini söylemesinin yol açtığı gerginlikler daha da artmış durumda.
Sırp Demokrat Partisi (SDS) genel başkanı Mladen Bosiç, Türkiye’nin Boşnakların ve Saraybosna’nın çıkarlarını koruyarak BH’de kabul edilemez bir rol oynadığını yineledi.
Dodik’in Erdoğan’a yanıtı, pek çok Boşnak tarafından birleşmiş bir devlet olarak BH’ye yöneltilmiş yeni bir saldırı olarak algılandı.
Savaş zamanı cumhurbaşkanlığı kabinesi eski başkanı Niyaz Durakoviç SETimes’a verdiği demeçte, “Onun savı, BH’nin şu anda olduğu gibi var olamayacağı, bu bin yıllık devletin yapay olarak yaratıldığı ve Sırbistan ile birlik veya konfederasyon içinde öngördüğü Sırp Cumhuriyeti’nin sürdürülebilir tek devlet olduğu şeklinde.” dedi.
Usta gazeteci Ziya Dizdareviç de Durakoviç’in kaygılarını yineledi.
BH’li bağımsız dergi Dani’ye verdiği demeçte Dizdareviç, “Bosna devletini sürekli olarak suçlayarak, merkez devlet kurumlarını engelleyerek, Lahey’deki uluslararası mahkemede verilmiş kararlar karşısında soykırımı reddederek, Dodik sürekli değindiği Dayton Anlaşması’nın temeline saldırıyor.” dedi.
Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç’in, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yardımlarıyla gerçekleşen 6 Temmuz Çarşamba günkü BH ziyareti, durumu değiştirmiş gibi görünüyor. Tadiç’in Bosna’ya yaptığı ikinci resmi ziyaret, BH’nin iki tarafının ilişkilerinde bir dönüm noktası olarak övgü topladı; Tadiç, Sırbistan’ın BH’nin egemenliği ve toprak bütünlüğünü garanti edeceğini açıkça söyledi.
SETimes’a konuşan Durakoviç, “Tadiç, Sırbistan’ın SC ile özel ilişkilere sahip olmasına rağmen BH’nin iç siyasetine katılmak istemediğini ilan etti; şimdi bunu Federasyon için de söyleyecek … Bu da Batı Balkanlar’a daha fazla istikrar getirecektir.” dedi.
Bu sonucun büyük oranda Türkiye sayesinde mi gerçekleşeceği, yoksa Sırp siyasetinde Ratko Mladiç’in Lahey’e gönderilmesini sağlayan içgüdümlü yeni bir rota mı olduğunu zaman gösterecek.
Durakoviç, “Her iki durumda da, Tadiç’in ziyareti başta Müslüman çevrelerde olmak üzere son derece cesaret verici olarak değerlendirildi.” dedi.
Dodik ise Tadiç’in ziyaretinden etkilenmişe benzemiyor. Liderin Tadiç’i, SC’de büyük oranda Sırp halkının koruyucusu olarak görülen Mladiç’in tutuklanmasından sorumlu tuttuğu görülüyor.
Dodik’in Sırp halkının çoğuyla paylaştığı korku, BH’nin, merkezi etnik açıdan homojen bir Saraybosna’da (Dodik şu anda %94 Müslüman olduğunu iddia ediyor) bulunacak bir Müslüman hegemonyası istediği inancından kaynaklanıyor olabilir.
Almanya Başbakanı Angela Merkel’in çok ırklı projenin başarısız olduğu yönündeki açıklamasının ardından, Dodik de “Saraybosna çok ırklı projesini” reddettiğini duyurdu.
SETimes.com