Ömer E. Keçeci
Şiddetli Türk-İslam ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a düşmanlığıyla bilinip, tüm mesaisini Başkan’ı engellemek üzere harcamakta olan Siyonist profesör Alon ben Meir ile birçok ödül kazanmış ve Türkiye’nin Balkanlardaki İslam politikasına odaklanan gazeteci Arbana Xharra dikakt çekici bir analiz yayınladı. Global Research Araştırma Merkezi adına yayınlanan analizde, Başkan Erdoğan’ın Balkanlarda İslam etkisini arttırmaya ve Osmanlı’yı yeniden diriltmeye çalışmakla suçlandığı görülüyor.
Yazının Tam Tercümesi
Türkiye’nin “radikal İslam” yaymaya çalışmak herzesiyle suçlandığı ve Başkan Erdoğan’ın Balkan halkları zihniyetini yeniden Osmanlı’yı canlandırmak için uygun kıvama getirmeye çalışmakla itham edldiği analizde, bölgeden araştırmacı kimselerin ifadelerine de yer veriliyor. “Diyanet: Erdoğan’ın Balkanlarda İslami Vasıtası. Kosova’da Osmanlı Sembolizmi” başlıklı makalenin tam tercümesi şu şekildedir:
“Balkanları İslamlaştırıp Osmanlı’yı Diriltmek için Diyanet’i Kullanıyor”
Kosova başkenti Priştine’ye son zamanda Türkiye bayrağı ve Osmanlı tarzı dört minareli cami ile bir bilbord yerleştirildi. 2008’de Sırbistan’dan bağımsızlığını ilan eden ve 2 milyondan az nüfusu bulunan Kosova, 800’den fazla camiye ev sahipliği yapıyor. Şimdi de Kosova İslam Topluluğu 35-40 milyon dolar değerinde bir “Merkez Camii” inşa ediyor. Türkiye’nin Diyanet’i projeyi finanse ediyor.
Diyanet ayrıca Arnavutluk’ta, Tirana’da George W. Bush caddesinde 10.000 metrekarelik parsel üzerinde, Balkanların en büyük camii olan benzer bir cami inşasını finanse etti, komşu memleketlerdeki düzinelerce başka cami ile birlikte. Türkiye’nin başkanı Erdoğan, Balkanlardaki İslam etkisini geliştirebilmek vasıtası olarak sahaya iki devlet örgütü yerleştirdi; biri Diyanet diğeri ise TİKA.
Diyanet, rolü ‘inançlarla, ibadetle, İslam ahlakıyla alakalı işleri yürütmek, dinleri hakkında halkı aydınlatmak ve kutsal ibadet yerlerini idare etmek’ olan resmi devket kurumudur. Diyanet ayrıca Türk diasporasının dini işlerinden sorumludur. Sadece Almanya’da teşkilatın yetiştirdiği imamlarla 970 cami idare etmektedir.
“Diyanet İstihbarat Vasıtası Olarak Kullanılıyor”
Avusturya, Erdoğan’ın parasıyla inşa edilen camilerin onun İslami ajandasını desteklemek için siyasi amaçlarla kullanıldığını fark eden ilk ülkeydi. Haziran 2018’de, Şansölye Sebastian Kurz ‘siyasal İslamla savaşın bir parçası olarak’, Diyanet’in inşa ettiği 7 caminin kapatılmasını ve 60 imamın aileleri ile birlikte sınırdışı edilmesini emretti.
Şubat 2016’da Almanya güvenlik polisi örgütün din adamlarının Gülen’in takipçilerine karşı casusluğa karıştıklarını ortaya çıkarttı. İki yıl önce bağımsız bir Türk gazetesi olan Cumhuriyet, Almanya ve Balkanların da dahil olduğu Avrupa boyunca 38 ülkede bilhassa Gülen sempatizanlarının faaliyetleri hakkında istihbarat toplamada Diyanet’in çok aktif olduğunu rapor etti. Kurumun casusluğu suçlamaları 1990’lardan beri mevcuttu, lakin bu ifşalar evvelde düşünüldüğünden çok daha geniş operasyonlara işaret etti.
Bu arada Diyanet, Osmanlı tarihi ile bağı ince olan ülkelere Türkiye dışında 100’den fazla cami yaparak dini programını genişletti. Diyanet başkanı Ali Erbaş, Balkan ülkeleri ile son derece kuvvetli ilişkileri olduğunu ifade etti ve bu işbirliğinin gelecekte bilhassa dini eğitim, hizmetler ve yayınlarla alakalı olarak devam edeceğini vurguladı. Balkanlar için Türkiye’nin yakınlığı ve öneminin altını çizip ilave etti: ‘Balkanlar bizim için özel bir yer. Tarihi bağlarımız geçmişte olduğu gibi devam edecek.’
“Erdoğan Camilerle İslamcı Vizyonunu Yayıyor, Balkan Halkı Zihniyetini Etkiliyor”
İronik bir şekilde, Başkan ülkelerinin çoğu işsizlikten, yabancı yatırımların eksikliğinden ve şahlanmış fakirlikten sıkıntı çekerken, Kosova’da işsizliğin %30 olduğu zamanda Erdoğan’ın yatırımları camiler ve dini eğitim kurumlarına odaklanıyor.
Kosova’nın eski İsveç büyükelçisi ve Kosova Siyasi Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü icra direktörü Lulzim Peci, Kosova’da Erdoğan’ın politik İslam projesine karşı en eleştirel seslerden birisidir. O, Kosova’da inşa edilen camilerin Erdoğan’ın İslamcı vizyonunun yayılması için siyasi kurumlar olduğunu tasdik etmektedir: “Kosova ve Arnavutluk vakasında, on milyonlarca dolar Türk üstünlüğü ve etkisiyle alakalı sembol olarak camilerin inşasına yatırıldı, sadece dini değil ama aynı zamanda siyasidir” demektedir Peci.
Erdoğan’ın Osmanlı sembolizmine devasa yatırımları Kosova halkının zihniyetini etkilemek ve mevcut nesille gelecek jenerasyonun Türk-İslam duygularını yükseltmek için tasarlandı. Diyanet’in teşvik ettiği İslam ideolojisi Türkiye’de bile geniş ölçüde kızgınlığa yol açtı. Diyanet kızların 9 yaşında hamile olabileceği ve dolayısıyla evlenebileceğini, erkeklerin de 12 yaşında evlenebileceklerini ifade etti. Bu suretle, Diyanet’in faaliyetleri üzerindeki endişeler cami inşasıyla sınırlanmamaktadır, ancak radikal İslam temelli kültürel ve sosyal etkilerinden endişe duyulmaktadır.
Türkiye’deki başarısız darbeyi takip eden gün, Makedonya, Bosna, Arnavutluk ve Kosova’da Arnavut ve Boşnak kalabalıklar Erdoğan ve hükümetine destek gösterisi yaptı.
“Erdoğan Balkanlarda Ciddi Kuvvete Sahip”
Güneydoğu Avrupa meselelerinde uzman ve de bir tarihçi olan Xhemal Ahmeti, “Erdoğan’ın Balkanlarda ve Diasporada sahip olduğu mekanizmalar ve potansiyel açıkça sergilendi, bunun üzerinden her ne zaman isterse çıkar sağlıyor ve kullanıyor” sözlerini kullandı.
Ahmeti ayrıca, “Ne yazık ki, Arnavutluk camileri böylece, İsviçreli İslamcı Saida Keller-Messahli’nin İsviçre’de İslamcı Santrifüj kitabındaki tezi doğruluyor, burada Arnavutluk camileri hakikatte, Erdoğan’ın siyasetinden yana Arnavutluk Müslümanlarının radikalleşmesi için bu tür İslamcı ajandaya hizmet eden radikal merkezlerdir” sözlerini kullandı.
Dini işlerde uzmanlaşan bir Kosovalı gazeteci olan Visar Duriqi, Türk sermayesi ile cami inşası projesinin Erdoğan tarafından bu bölge üzerinde kontrolü olduğu manasında açık bir siyasi mesaj göndermekte olduğunu söyledi.
Duriqi, “Kosova, daha fazla dini binaya, kesinlikle de Erdoğan tarafından fonlananlara ihtiyacı olmayan bir ülkedir” dedi.
Camiler giderek siyasal İslam ideolojilerinin tek sınırlı odanın fiili ibadetler için bırakıldığı bir noktaya doğru yayılması için kullanılıyor.
Makedonya’dan uzman bir araştırmacı gazeteci olan Xhelal Neziri, “Bu yapıların artık gerekli olup olmadıkları bir soru değildir, zira hedef Erdoğan Türkiye’si ve Ortadoğu ülkelerinin siyasi etkisini kuvvetlendirmek için olabildiğince çok inşa etmektir” demektedir.
Arnavutluk’ta yatırımlar esas olarak İslam dini kurumları inşasına yöneltilirken, Sırbistan, Makedonya ve Hırvatistan gibi çoğunluğu Hıristiyan nüfusun teşkil ettiği Balkan ülkelerinde Türkiye, büyük gelişim projelerine yatırım yapıyor.
Neziri, “Bölgede en kuvvetli ve dayanıklı etkinin bilhassa Arnavutlar arasında, kesinlikle dinin araçsallaştırılması vasıtasıyla yapıldığı görüldü” diyor.
“Erdoğan’ın Osmanlı’yı Canlandırmak Vizyonu Azıcık Bakan için Bile Çok Açık”
Muhakkak, Erdoğan’ın Balkanlardaki hırslarını nadiren bile olsa takip eden herhangi birisi Türk liderin, doktrinini takip eden imamlar atayarak ve camiler inşa ederek Balkan halkının ruhunda sağlamlaştırmak için azimli olduğu spesifik ve iyi ifade edilmiş bir İslami ajandası bulunduğu sonucunu çıkarmaktan kaçamaz. Bu, Erdoğan’ın kendi liderliği altında Osmanlı İmparatorluğunun unsurlarını yeniden canlandırmak vizyonunun bir bölüm ve parçasıdır.
Erdoğan’ın bizzat kendisi ve birçok diğer Türk yetkili modern Türkiye’nin 100. yılı olan 2023 itibariyle ülkenin, Osmanlıların bir zamanlar keyfini sürdüğü kadar etki ve hakimiyetin tadını çıkaracağı hayalleri hakkında açıkça konuştular. Erdoğan Diyanet’i, bu netice için ana vasıtalarından birisi olarak kullanıyor.
Balkan ülkelerine gelince, İslam’ı kendi uzunvadeli tehditkâr komplosuna hizmet için alçaltırken, bu kesinlikle onlar için kâbus gibi olacak, meğer ki Allah adına kendilerini istismar etmekten Erdoğan engellenmezse.
Prof. Alon ben Meir Hakkında
Makalenin tercümesi burada sona erdi. Araştırmaya altında imzası bulunan profesör, New York Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olup Türkiye düşmanlığıyla bilinmektedir. Tarafımızca daha evvel aşırılık derecesindeki Türkiye ve Erdoğan düşmanlığı ve endişelerini yansıtan birçok ifadeleri haberlerimize konu olmuştur. Siyonist profesör, Türkiye’nin son seçim sürecinde günde bazen 30 kadar twit atıp, Türkiye halkına hem Batılılar ve İsrail’in, hem de kendilerinin iyiliği için Recep Tayyip Erdoğan’a karşı durma çağrılarında bulunmuş, ayrıca Batı’yı da topyekûn daha şiddetli ve ilişkileri tamamıyla kesip atan bir tavır koymaya teşvik etmişti. Bu tavrını devam ettiren bu Siyonistin, twitter üzerinden Balkan ülkelerine dair endişelerini de pek çok kez ifade edip Erdoğan’a karşı ittifak ettirmeye ve net bir düşmanlık sergiletmeye çalışması da dikkat çekmektedir.
Kaynak: Yeni Akit