Türkiye, Temmuz 2012’de Avrupa Birliği dönem başkanlığını üstlenecek olan Kıbrıs Rum Kesimi üzerindeki baskıyı artırıyor. Müzakerelerin hızlandırılmasını ve 2012 başında Ada’da referandum yapılmasını öneren Ankara, aksi durumda Rum Kesimi’ni muhatap almayacağını deklare etti. Dün Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 37. yıldönümü törenleri için KKTC’ye giden Başbakan Tayyip Erdoğan da AB’ye rest çekti. “Rum Yönetimi dönem başkanlığında kesinlikle kendileriyle görüşmeyiz. AB ile ilişkiler donar. 6 ay Türkiye-AB ilişkisi yoktur.” dedi. Başbakan, Kıbrıs’ta çözüm için 2012’nin son tarih olabileceğinin de altını çizdi: “2012 içerisinde bu işi bitirdiler bitirdiler, bitirmediler artık başımızın çaresine bakmamız gerekecek. AB’yi Kıbrıs konusunda muhatap kabul etmiyoruz.”
Başbakan Erdoğan, 61. Hükümet’i kurduktan sonra ilk resmî yurtdışı ziyaretini KKTC’ye gerçekleştiriyor. Dün Lefkoşa’ya inişinde coşkulu bir kalabalık tarafından karşılanan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada Kıbrıs Türk halkına dayanışma mesajları verdi. “Aramıza fitne fesat sokmak isteyenlere sakın ha aldanmayınız. Biz et ve tırnak gibiyiz. Kim ki bu vücudun azalarını, uzuvlarını birbirinden ayırmak istiyorsa yanlış bir yoldadır.” derken, Kuzey Kıbrıs’ta geçtiğimiz aylarda Türkiye ve AK Parti aleyhinde protesto gösterileri düzenleyen marjinal gruplara da şöyle seslendi: “Şehit kanlarıyla, gazilerimizin kanlarıyla yoğrulmuş bu topraklar üzerinde kimseye operasyon müsaadesi veremeyiz. Kimse kendine göre kuracağı hesaplarla Kuzey Kıbrıs üzerinde çeşitli planlar uygulayamaz. Ne ambargo ne izolasyon. Bunların hiçbirisi Kuzey Kıbrıs’a uygulanamaz.” Şu anda ‘Kıbrıs’ diye bir devlet olmadığını, ‘Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ ve ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ olduğunu belirten Başbakan, KKTC’nin su sorununu da 3 yıl içinde çözeceklerini ifade etti.
Başbakan, ziyaret öncesi Ankara’da KKTC’li gazetecilere 3 yıldır devam eden barış sürecine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, Ada’da çözüm olmadan Rum Kesimi’nin AB dönem başkanlığını tek başına üstlenmesi durumunda Ankara’nın ne yapacağını şöyle açıkladı: “Sadece biz Türkiye’den süreci seyrederiz. Tanımadığımız bir ülkeyle görüşmeyiz. Biz onlarla aynı masada oturmayı bile zül telakki ediyoruz BM’de. Kimse bizden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi başkanının muhatabı olmayı beklemesin. Hiçbir zaman biz orayı muhatap alarak masaya oturmayız.”
ŞARTLAR DEĞİŞTİ, MASAYA FARKLI OTURACAĞIZ
Erdoğan, müzakerelerin içeriği konusunda ise 2004 referandumunda Rumların reddettiği Annan Planı’ndan geriye düşmek bir yana daha ileri ifadeler kullandı. Türkiye’nin Annan Planı’nda asker çekmeyi kabul ettiğini hatırlatan Başbakan, “Asker de çekmeyiz. Güzelyurt tamamen Kuzey Kıbrıs’ındır. (Annan Planı’nda Rumlara veriliyordu) Karpaz’da zaten en ufak oynama yapılamaz. Annan Planı’nın şartları değişti. Daha farklı oturacağız masaya. Onlar hâlâ Annan Planı’nın üzerine biz daha ne alırızı konuşuyorlar. Kusura bakmasınlar geçti o. Kötü niyet karşısında kimse bizden iyi niyet beklemesin.” şeklinde konuştu.
Erdoğan’ın açıklamalarına tepki gösteren Rum Yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, Başbakan’ın sözlerini ‘tahrik edici’ olarak niteledi. Bu arada Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulmayı amaçlayan müzakereleri sürdüren KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Hristofyas, 21 Ekim’e kadar haftada iki tam gün görüşme yapma konusunda anlaştı.
Gazze ziyaretini doğruladı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail ablukası altındaki Gazze Şeridi’ni ziyaret edeceği yönündeki haberleri doğruladı. Erdoğan, KKTC’ye hareketi öncesinde basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bir gazeteci Erdoğan’a, “Gazze’yi ziyaret edeceğiniz söyleniyor. Gazze’yi ziyaret etme gibi bir planınız var mı?” sorusunu yöneltti. Başbakan da bu soruya, “Önümüzdeki dönemde Mısır ziyaretimiz var. O ziyaretin ardından şartlar uygun olursa Gazze’ye gitmek gibi bir düşüncemiz var.” karşılığını verdi. Geçtiğimiz hafta İsrail’de yayınlanan Maariv gazetesi, Erdoğan’ın 25 Temmuz’da Gazze Şeridi’ne gideceğini öne sürmüştü. Gazete, Erdoğan’ın Mısır’da yönetimde bulunan askeri konseye Gazze’ye girme talebini ilettiğini ve bu isteğin kabul edildiğini yazmıştı. İsrail yönetiminin ise bu ziyareti önlemek için Mısır makamları nezdinde girişimlerde bulunduğu, ancak Kahire’nin bu yöndeki çağrılara olumsuz cevap verdiği bildirilmişti. İsrail, ziyareti “terörist örgüt” olarak gördüğü Hamas’a bir destek olarak değerlendiriyor.