Etnik Tabanlı Koalisyonların Sonuçları Tartışılıyor..

Balkanlardan Haberler
İçeriği Paylaş

Yerel seçimlerin ilk turu geride kaldı. İkinci tura ilişkin biribirinden ince ve girift hesaplar yapılmaya başlandı. Seçimler kadar, seçim öncesinde yaşanan hadiseler de konuşuldu. Boykot tartışmalarıyla girilen seçim sürecinde yaşanan bir kısım toplumsal olaylar da, seçim hesaplarıyla ilişkilendirildi. Seçim arefesinde kurulan birliktelikler, özellikle de etnik tabanlı koalisyonlar ilgi çekti. İşte tam da bu noktada Makedonya’nın klasik tartışması devreye girdi; ‘biz ve onlar’ şeklinde bir ayrışmaya yol açan bu türden koalisyonlar, Makedonya için nasıl bir sonuç doğurmaktaydı?
Yarışın bu şekilde geçtiği Kırçova ve Struga şehirlerinde yaşanan gelişmeler dikkatle takip edilmeye değer. İlk sonuçların hemen ardından “Kırçova’yı kaybettik”ve “Kırçova artık bizim” haykırışları siyasete etnik gerginlik dilinin hakim olmaya başladığına dair izlenimlere yol açtı. Nitekim hemen ertesi gün bayrak tartışmasının yaşanması da gelişmelerin aynı minvalde devam ettiğinin bir göstergesi oldu; Bayrağın direkten düşmesi rüzgarın doğal bir etkisiyle mi oldu, yoksa seçim zaferini kutlayanların işi miydi? Olaya ilişkin you tube da ve sosyal medyada dolaşan görüntüler tartışmaları alevlendirdi. Bütün bu gelişmeler akla bir soruyu getiriyor; şimdilik birkaç belediyede görülen etnik bazlı koalisyonlar genele yayılırsa, bu durum Makedonya’nın çok ihtiyaç duyduğu iç barışı nasıl etkiler, AB ve NATO üyelik sürecine nasıl tesir eder? Ülkenin önünün açılması için yapılan seçimlerin, etnik ayrılıkları körükleyerek tersine bir etkiye yol açmaması için nelere dikkat edilmeli? Konuyu siyasi analistler Naser Ziberi ve Bilyana Venkovska ile konuştuk.

Siyaset Bilimci Naser Ziberi: “Etnik Koalisyonlar Halklar Arasında Hendek Oluşturuyor.”

Naser Ziberi,  etnik tabanlı koalisyonlar yapmanın görünüşte bir sıkıntı teşkil etmediğini, ancak Makedonya gibi çok uluslu ve çok kültürlü bir toplumda bu gibi koalisyonların halklar arasında hendek oluşturduğunu savunuyor. Gelişmelerin halkların kendi içine kapanmasını ve diğer gruplarla iletişimini kesmesini sonuç verebileceğini söyleyen Ziberi sözlerine şöyle devam etti; ” Makedonya’nın böyle bir lüksü yok. Geçmişte kalan anlaşmazlıklar hepimiz için ders olmalı, özellikle çoğunluğu teşkil eden etnik kesimlerin ve temsilcilerinin sorumluluğu daha büyük.

 

Siyasette Çifte Standard Uygulandı

2011  parlamento seçimlerine dikkat çeken Ziberi  şunları söyledi: ” Bu seçimlerde yurdışında yaşayan Makedonya vatandaşları oy kullanmak için teşvik ediliyordu. Hatta mecliste diaspora için 3 koltuk ayrıldı. Oy kullanma işleminin belli konsolosluklarda da yapılabileceği öngörüldü. Ancak daha sonra şu tezler dile getirilmeye başlandı; “Yurdışında yaşayanlar Makedonya’daki yerel seçimlerde oy kullanmamalı çünkü ülkeyle bir bağları kalmamıştır.” Bu durum, siyasette görülmemiş bir çifte standarttır. Bu insanların ülkeyle bağı kopmamıştır çünkü bunlar bu ülkenin ekonomisine yardımcı oluyorlar, yatırım yapıyorlar dolayısıyla yatırım yaptıkları yerlerin göreceği hizmete ilişkin karar sürecine katılmaları son derece doğaldır.”

Etnik İhtilaflar Çoktan Unutulmalıydı..

Ziberi etnik tabanlı koalisyonlara ilişkin çekincelerini şu sözlerle ifade ediyor; ” Koalisyonlar belli bir siyasi olgunluğun neticesi olmalı. Liderler koalisyon yaparken sorumluluklarını unutmamalı. Bunu her kesim için söylüyorum. Bu bağlamda önceden Arnavutlar koalisyonlar yaptı, bu seçimlerde ise Makedon tarafında aynı şeyi görüyoruz. Son aylarda hepimiz şahidiz ki yerel seçim koalisyonu yapan iki parti birbirlerine hasımdı. Hatta siyasi krize neden olan olaylar yaşandı. 24 Aralık olayları hala zihnimizde. Ana muhalefet partisi meclisten çıktı/çıkarıldı ve haftalarca sokaklarda protestolar yapıldı. Yerel seçimlerin bile boykot edilmesi söz konusu oldu. Kanlı bıçaklı bu iki parti diğerlerine karşı birleşti. Bu durum çoktan unutmamız gereken etnik ihtilafların ne kadar canlı olduğunu göstermesi açısından ilginç.

Sorunların Çözümü Tekrar Uluslararası Camianın Baskısıyla Gelecek..

Ziberi seçim öncesi yaşanan olaylar ve kampanya sırasında kullanılan sert söylemlerden dolayı uluslararası camiadan daha ciddi bir tepki beklediğini söyledi. Ziberi:” Avrupa Komisyonu tarafından yayınlacak yeni Makedonya raporu bu gibi önemli hususlara yer verecektir ümidi taşıyorum. Ayrıca seçimleri takip eden Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının raporunda bu türden kampanyalar ve yıkıcı söylemler için uyarı alacağımızı ümid ediyorum. Böylece bu gidişat durdurulabilir. Maalesef Makedonya gereken siyasi olgunluğu ulaşamadığı için herhangi bir kriz uluslararası müdahale olmadan çözülemiyor.” ifadelerini kullandı.

STK-Medya-Siyaset Üçgenin Kurulması Çok Faydalıdır

Siyaset-Medya-Sivil toplum kuruluşları üçgenine dikkat çeken Ziberi, şunları söylüyor; “yazılı ve görsel medya bu sorunların çözümünde çok etkili olabilir fakat böyle bir çabaları yok. Bazı STK’ları ise bu konuda çok başarılı buluyorum. Vicdanın sesinin duyulması için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu STK’ların çoğu farklı etnik gruplardan insanları barındırdıkları için de ayriyeten kıymetlidir.” AB, ABD, AGİT vs. gibi kurumların STK’ları muhatap aldığını söyleyen Ziberi, ” ifade özgürlüğü, insan hakları, medya özgürlüğü gibi değerler STK’ların katkı sağladığı kavramlar.” Şeklinde konuşuyor.

Siyasi Analist Bilyana Venkovska: “Makedonya’nın Çıkış Yolu, Partilerin Vatandaş, Halk Konsepti Üzerinde Yapılanmasıdır.”

Sizce, Struga ve Kırçova örneğinde olduğu gibi, partilerin etnik noktada birleşmesi ne kadar doğrudur? Aynı uygulama diğer etnik partiler arasında da ve ülkenin başka yerlerinde de tatbik edilirse nasıl bir tablo ortaya çıkacaktır?

Bence siyasette adalet yoktur. Ahlak ve etik kurallar hiç yoktur. Siyasette mevcut olan bir şey varsa o da çıkardır. Şahsen bu durum benim hiç hoşuma gitmiyor. Ancak üzülerek görmekteyiz ki siyasi partilerin etnik endeksli birleşmeleri gerçek oluyor. Ayrıca vatandaşların yüzde 99’u ise seçimini ait oldukları etnik grubun adaylarından yana kullanıyor. Bir diğer gerçek de şudur: Ülkemizdeki siyasi sistem maalesef parlamenter demokrasinin prensiblerine göre değil, etnik gerçekleri üzerine tesis edilmiştir. Struga ve Kırçova’daki koalisyon bir emsaldir. Aslında bu koalisyonun birçok nedeni vardır. Birincisi, Struga’nın belediye başkanı Sayın Merko’nun kötü idaresi yeni bölünmelerin, özellikle etnik tabanlı bölünmelerin mümkün olabileceğini ve buna zemin olduğunu göstermiştir. İkinci husus: Arnavutluğun kuruluşunun yüzüncü yılında gösterilen milliyetçilik coşkusu, Arnavut liderlerin davranış ve beyanatlarındaki aşırılık, Makedonlar arasında korkuya neden olmuştur. Öte yandan, sosyal ortamda kalaşnikofla görünen Fatmir Dehari’nin adaylığının açıklanması ilginç olmuştur. DUİ ise seçimlerde daha önceden görünen bir senaryoyu uygulayarak, diasporadan seçmen getirip, sandıklara yığdı. Üçüncü mesele: Kırçova hususunda yeni bölgesel düzenleme yasası yürürlüğe girdi. Bir yandan Arnavutlar “kazanmak” peşindeyken, Makedonlar “savunma” pozisyonuna düştü. Adeta bıçak bıçağa gelen iki Makedon partinin koalisyona girmesi, sırf Arnavut seçmenin önüne geçmek ve oy potansiyellerini yükseltmek içindi.

 

Sizce Bu Birleşmenin Ülkedeki Gelişmelere Ne Gibi Etkisi Olacak? 

Birincisi, kendi kendimizi aldatmayalım. Makedonya toplumu çoktandır bir bölünmüşlüğün içindedir. Makedon ve Arnavutların irtibat ve işbirliği her geçen gün azalıyor. Her kesim kendi kabuğuna çekilip, birbiriyle irtibata koparıyor. Tüm bu gelişmeler siyasi sahneye de yansıyor. Bu hususta şunu hatırlatmak istiyorum: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Makedonların büyük bir kısmı Arnavut adayı için gönüllü oy kullanmıştı.  Ancak Arnavutların bir Makedon aday için gönüllü olarak oy kullandığını hiç görmedim. Şimdi her şey Kırçova’ya odaklanacaktır. Seçim ve seçim sonrası dönem nasıl olacak? Seçimi kaybeden taraf mağlubiyeti kabul edecek mi etmeyecek mi? Bilinmeyen ikinci mesele de karşılıklı olarak sarf edilen hakaretvari sözlerden sonra koalisyon ortaklarının yola nasıl ve ne şekilde devam edecekleridir. Özellikle erken seçimlerin tartışıldığı şu dönemde koalisyon ortaklarının alacağı tutumu hakikaten merak ediyorum.

Yerel seçimlerde yaşanan bu durumun tekrarlanmaması için yasal bir düzenlemenin yapılması gerektiğine inanıyor musunuz?

Hayır, koalisyon ortaklıkları kanun ile yasaklanamaz. Bu, siyasi hareketlenmeyi ve teşkilatlanmayı engelleyen bir gelişme olur? Siyasi partilerin, etnik bazda bile olsa birbirleriyle koalisyon ortaklığına girmelerini yasa ile sınırlamak ve engellemek demokrasiye aykırıdır. Özellikle Badinter çoğunluğunun uygulanacağı ortamlarda bunun yapılması hiç de mümkün değildir. Bana göre, Makedonya’nın tek çıkış yolu, etnik formatını koruyarak, ama vatandaş, halk konsepti üzerine partilerin yapılanmasıdır. Tüm etnik grupları kucaklayacak bir partiye ihtiyaç duyulmakta. Seçim öncesi koalisyonlara da tüm etnik grupların dahil edilmesi de şarttır. Seçimlere ortak hareket ve listelerle çıkmak Makedonya’yı etnik odaklı karamsarlıktan kurtaracaktır.Şu anda bu belki bilim kurgu gibi bir şeydir. Bence Arnavutlarda Çerçeve Anlaşmasından elde edilen hakların coşkusu henüz geçmemiş. Şimdi bu mekanizmaları Makedonlar da kullanmaya başlıyor. Bu sonsuza kadar böyle gidecektir.

Bu gelişmeler, birlikte yaşama kültürünü zedeleyecek potansiyelde midir?

Aslında riski siyasi sahnede pek fazla görmüyorum. Asıl problem hala tanışmayan, birbirlerini bilmeyen öfkeli gençlerin bundan sonraki yaşantılarıdır, biribirlerine öfke ile yaklaşmalarıdır. Bence gençler siyasi partiler tarafından suistimal ediliyor. Milliyetçiler her zaman suçu karşı tarafta bulmaya çalışıyor. “Hata bizde değil” diyerek durumdan sıyrılmak istiyorlar. Makedonya’da bölünmeler her geçen gün daha da derinleşiyor. Hal böyleyken hiç kimse hiçbir önlem almıyor. Beni korkutan da zaten budur.

Ülkemizde siyasi partilerin söylemleri bazen ayrılığı körüklemeye hizmet edebiliyor. Sizce siyasetçilerin desteği olmadan, sadece Sivil Toplum Kuruluşlarının çalışmalarıyla ortak yaşama kültürü geliştirilebilir mi? 

Bizde siyasi partilerin kamuoyu oluşturmada belirleyici bir etkiye sahip olduğunu görüyoruz. İki en büyük etnik grubun temsilcileri (Gruevski ve Ahmeti) kamuoyunda beraber görünme hususunda erdem göstermezse, birlik beraberlik mesajları vermekten çekinirlerse etnik kışkırtmalara karşı ortak hareket etmezlerse, sivil toplumun çok bir şey yapabileceğini sanmıyorum. Hatırlatmak istiyorum ki sivil topluma karşı güven de zedelenmiş durumdadır. Sivil toplumda da etnik tabanlı bölünme ve ihtilaflar görülmekte. Çocuklarımız ayrı anaokul, ilkokul, lise, üniversite, parti, sivil toplum kuruluşları ve spor merkezlerine gidiyor. Nerede karşılaşacaklar o zaman? Birbirlerini nerede tanıyabilecekler? Uzun zamandır Makedonların en kısa zamanda Arnavutçayı öğrenmeye başlamaları gerektiğini düşünüyorum. Bu hem kendi iyilikleri hem de genel istikrar için çok önemlidir. Arnavutlar da şunu bilmelidir ki çoğunluğun dilini öğrenmekten hiç kimseye hiçbir zarar yoktur.

http://mk.zaman.com.tr


İçeriği Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.