Dün kafatası ırkçılığından kelime ırkçılığına bir Bulgaristan güzellemesi daha yaşadık.
Üniversitede okurken sol eksenli hocalarımız kahir ekseriyete sahipti. Bu hocalarımızdan birini hiç unutamıyorum. Milliyetçiliğe, manevi değerlere saldırır; kafatasçı diye milliyetçileri aşağılardı. Amma ve lakin bu hoca hanım müthiş bir şekilde “kelime ırkçılığı” yapardı. Tutarsızlık… Yani, konuşurken kendini zorlayarak iktisat literatürünün kalıplaşmış terimlerinin uydurukçalarını, güya Türkçe diye kullanırdı. O zaman ben bunlara “kelime ırkçıları” derdim. Bu ırkçılık bizim komşuda da devam ediyor.
Bahsettiğim konu malum, Bulgaristan’da Sorumluluk Özgürlük ve Hoşgörü İçin Demokratlar (DOST) Partisi’nin mahkeme tarafından tescili reddedildi. Sebep “DOST” Türkçeymiş. İki, partinin üyelerinin çoğu Türkmüş dolayısıyla etnik parti oluyormuş. Hadsiz derecede saçma bir gerekçe… Sofya Şehir Mahkemesi’nin partiyi kaydetmeme gerekçesi akıl ve iz’andan fersah fersah uzak … DOST Partisi Genel Başkanı Lütvi Mestan yaptığı basın toplantısında çok açık bir şekilde izah etmiş, bu gerekçenin saçma sapan olduğunu… Ve bu gerekçelerin üzerine söylenecek çok da fazla söz yok.
Zaten saçma sapan bir teşebbüs de son günlerde sürüyordu. Malum Bulgaristan Meclisinde başörtüsünü yasaklama girişimi de bu saçmalıklar zincirinden bir halkaydı. Böylelikle bu saçmalıklar zincirine bir halka daha eklendi.
Anayasaya göre eşit vatandaş sayılacaksın, sadece Bulgar üyelerden oluşan parti kurulunca etnik olmayacak, içinde Türlerin ve Bulgarların üye oluğu parti kurulunca “etnik parti” olacak. “Etnik Yaftası” sadece içinde Türkler olursa vurulacak bir yafta, normal şartlarda orta akıllı bir insan nazarında anayasa suçu.
Dünyanın hiçbir dili saf değildir, olamaz ve olmamıştır. Bu, dillerin tarihi gelişim seyrine ters… Bunu niçin söylüyorum. Güya, “Dost” Türkçe bir kelime olduğu için, parti kaydedilmemiş, üstelik bu bizatihi bir kelime değil, partinin adının baş harflerinden oluşan bir kısaltma. Bu gerekçeye sadece gülünür ve ancak şu denebilir: “Minareyi çaldın, bari adam gibi bir kılıf uydur”!
Bir başka gariplik de bir partinin resmiyet kazanmasına bir hâkim karar veriyor. Bütün ülkeyi alakadar eden bir konuda bir kişi karar veriyor. Bu tiyatro Müftülük Seçimlerinde de yaşandı.
Demokratik ülkelerde gerekli belgelerin verilip, müracaat yapılması yeterli olur, partinin kurulması için… En azından AB’ye girememiş Türkiye’de bu kadar kolaydır.
Sözün özü, “DOST Hareketi” iyi yolda, DOST’lu vatandaşlar yılmamalı, aksine “tuttuğumuz yol isabetli” deyip, daha bir azimle çalışmalı!
“Önemli ve hayırlı işlerin çok muzır mânileri olur” durmak yok, koşmak var.
b.colakoglu@balturk.org.tr