Sofya’da dokuz Mayıs’ta NDK- Ulusal Kültür Sarayında Bulgsaristan’da üniversite eğitimi gören Türk öğrencilerinin organizasyonu olan Türk Talebeler Birliği’nin girşimiyle muhteşem bir Sema Gösterisi düzenlendi. Sofya’ya davet edilen Medeniyetlerarası Mevlana, Mevlevi Kültürü Musiki ve Sema Topluluğu’nun Sema Mukabelesini izlemeye gelen bine yakın kişi, Mevlana’nın yolunda ilerleyen Dervişlerin felsefesi ve sema anlayışını yakından tanıma fırsatı buldu. Celalledin Rumi’nin evrensel fikirleri ve birleştirici yönü, Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi lideri Ahmet Doğan’ı bile dokuz Mayıs’ta bu gösteriye gelmesine etken oldu. Başkent Sofya’daki Ulusal Kültür Sarayındaki (NDK) sema gösterisine olağanüstü ilgi vardı.
Konyalı Dervişleri Sofya’ya davet etme fikri aslında ünlü Bulgar yönetmeni Stiliyan İvanov’dan geldi. Bundan önce “Medeniyetler beşiği Anadolu” adlı üçlü belgesel ve “’Welcome to Turkey” (Türkiye’ye hoş geldiniz) belgeselini hazırlayan İvanov, dervişlerden çok etkilendiğini, Konya’ya gidip, Rumi hakkında daha geniş araştırmalar yaptığını ve hatta Aralık sonunda “Dervişler” adlı belgeslini tanıtacağını belirtti. Türkiye’yi anlatan belgesel filmlerini Bulgar DODO Film ve Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ortak hazırlayan Stiliyan İvanov, gecenin açılış konuşmasını yaparken “Çok ülke gezdi, çok dilde selamlar verdim ve aldım, ancak Konya’daki insanların selamı kadar beni etkileyen olmadı: Aşk Olsun!” selamını iletti İvanov. Stiliyan İvanov a yıl sonuna kadar “Dervişler” adlı belgeselin de tamamlanacağını söyledi.Konya’da çekilen Dervişler belgeselinde Mevlanave ve Hacı Bektaş Veli başta olmak üzere Anadolu erenleri tanıtılıyor.
Medeniyetlerarası Mevlana, Mevlevi Kültürü Musiki ve Sema Topluluğu’nun Sofya Sema Gösterisinin açılışında Türkiye’de Mustafa Cecelli ile yaptığı başarılı düetlerle tanına sanatçı ve Sofya Teknik Üniversitesi öğrencisi Elvan Günaydın’ın “Lale li si Zümbül li si , Gül li si” ( Lale misin, sümbül müsün, gül müsün” şarkısını seslendirmesi, Dervişlerden önce izleyenleri büyüleyen ses oldu. Türk Talebe Birliği koordinatörlerinden Berkant Hatipoğlu da “Sizden bize bizden size” programında Sevda Dükkancı’nın sorularını yanıtladı.
Sema ettikçe Allah’a yaklaşmak
Özünde “örnek olma” prensibi bulunan Mevlevilik, aynı zamanda estetiği de içinde barındırıyor. Mevlevilik ve sema gösterileri bugün tüm dünyada büyük ilgi görüyor.
Tüm dünyada büyük ilgi gören Mevlevi seması sırasında, dervişlerin kendi eksenleri çevresinde dönüşleri tarikatın estetik tarafını ortaya koyuyor. Sema etmek, Mevlana’nın ölümünden sonra tarikat haline gelen Mevleviliğin sembolü olarak kabul ediliyor.
Yapılan düzenlemelerle müzikle birleşen ve belli kurallara bağlanan Sema gösterileri, Mevleviler’de zamanla tören halini aldı.
Allah’ın kainatı yaratışındaki “Ol” emrini sembolize eden Kudüm sesinin ardından ilahi nefes olan ney sesi duyulur. Böylece evreninin oluşumu ve can buluşu anlatılır. Şeyhin önderliğindeki semazenler, semahane’nin etrafında bir yol izleyerek yürür. Her bir dairenin ilk yarısı maddi dünyayı, ikinci yarısı manevi dünyayı sembolize eder. Semazen nefis sembolü olan hırkasını çıkarır ve şeyhinden izin alarak semaya başlar.
Semâ, Türk tarihinin, inançlarının bir parçası olup Hz. Mevlâna (1207-1273) ilhâmiyle oluşmuş ve gelişmiştir.
Semâ 7 bölümdür. Her bölümünün ayrı bir manâsı vardır… Semâ’yı ilmî yönden tetkik ettiğimizde, şunu görürüz: Var olmanın temel şartı dönmektir. Varlıklar arasındaki müşterek benzerlik, en ufak zerreden en uzak yıldızlara kadar her birinin bünyesini teşkil eden atomlarındaki elektron ve protonların dönmesidir. Herşeyin döndüğü gibi, insanoğlu da bünyesini teşkil eden atomlardaki mevcut dönmelerle, vücudundaki kanın dönmesiyle, topraktan gelip toprağa dönmesiyle, dünya ile beraber dönmesiyle tabiî ve şuursuz olarak döner. Ancak insanı öbür varlıklardan farklı ve üstün kılan şey aklıdır. İşte, dönen SEMÂZEN varlıkların müşterek hareketine, semâıyla beraber aklı da iştirak ettirir…
SEMÂ, kulun hakikâte yönelip, akılla – aşkla yücelip, nefsini terk ederek, Hakk’ta yok oluşu ve olgunluğa ermiş, kâmil bir insan olarak tekrar kulluğuna dönüşüdür. Bütün varlığa, bütün yaratılanlara yeni bir ruhla, sevgi için, hizmet için dönüşüdür… Semâzen hırkasını çıkarmakla, manen, ebedî âleme, hakîkate doğar, orada yol alır.. Başındaki sikkesi (nefsinin mezartaşı), üstündeki tennuresi (nefsinin kefenidir).’ Sağdan sola kalbin etrafında dönerek, bütün insanları, bütün yaratılmışları, bütün kalbiyle sevgi ve aşkla kucaklayışıdır… Semâ töreni 7 bölümdür. Her bölümün ayrı bir manası vardır.
TÖREN HALİNE GELDİ
Mevlana’nın ne zaman ve niçin sema ettiğine dair herhangi bir bilgi yok. Mevlana’- nın dergahta, evde, çarşıda, bazen de ders sırasında aşka gelip herhangi bir kurala tabi olmadan içinden geldiği gibi sema ettiği biliniyor. Mevlana’nın, Tebrizli Şems’in kaybolmasının ardından kendisine halef seçtiği Kuyumcu Selahaddin’in dükkanının önünden geçerken duyduğu çekiç darbelerindeki ritimle aşka gelip sema ettiği de belirtiliyor. Sema etmek, Mevlana’nın ölümünden sonra tarikat haline gelen Mevleviliğin sembolü olarak kabul ediliyor. Yapılan düzenlemelerle müzikle birleşen ve belli kurallara bağlanan Sema gösterileri, Mevleviler’de zamanla tören halini aldı.
www.bnr.bg