Kurucu Başkanımız Hüsmen Erdoğan İle Söyleşi

Bal-Türk'ten Haberler Söyleşiler Yazılar
İçeriği Paylaş

Hüsmen Erdoğan Kimdir?

Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği 1985 yılında Hüsmen Erdoğan ve arkadaşları öncülüğünde kurulmuştur. Derneğin kurulmasını tetikleyen olay o yıllarda Bulgaristan’daki soydaşlarımıza uygulanmakta olan mezalimdir ve bu olayda eziyete maruz kalan soydaşlarımızı korumak derneğin temel amacını oluşturmuştur.

Hüsmen Erdoğan; 1923 yılında Romanya Pazarcık Ezibey Bucağı Nasrettin köyünde doğmuştur. İlkokulu köyde Romence ve Türkçe olarak okumuştur. Lise öğrenimine 1934’te Pazarcık Romen Lisesi’nde başlamıştır, ancak 1940 yılında anavatana göç ettiklerinden Lise öğrenimini Eskişehir’de tamamlamıştır. Üniversite eğitimine, 1945 yılında Ankara Siyasal Bilimler Fakültesi’nde başlamış ve 1949 yılında buradaki eğitimini tamamlamıştır.  Meslek hayatı ise; ilk olarak 1949 yılında Eskişehir Vilayet Memurluğuna atanmasıyla başlamıştır. 1951 yılında, Maraş ili Andırın Kaymakamlığı’na atanır. Ardından Çifteler, Karasu, Sorgu, Çıldır, Posof, Gemlik, Silivri ve Ceyhan Kaymakamlığı yapmıştır. Kaymakamlık görevinden sonra, Elazığ, Kocaeli ve Kırklareli Vali Yardımcılığı’na atandı ve 1980 yılında emekliliğini istedi. 1985 yılında Kocaeli’ye geldi ve Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneğinin kuruluşunda yer aldı. Derneğe “kamu yararı statüsünü” kazandıran Erdoğan, 5 yıl başkanlık görevinde bulunduktan sonra 1990 yılında görevini Hüsrev Sipahi’ye devretti.

Hüsmen Erdoğan ile derneğimizin kuruluşu hakkında keyifli bir söyleşi yaptık.

S.G.) Derneğin kuruluşuna nasıl karar verdiniz? Dernek kurma fikri başından beri aklınızda olan bir düşünce miydi? Yoksa belli bir olaydan sonramı buna karar verdiniz?

Erdoğan: Dernek kuruluşumuz, Bulgaristan’da Türklere uygulanan asimilasyon olaylarının meydana gelmesinden sonra başladı. Bu durum bizi çok üzdüğü gibi başka bölgelerde ki Türk toplumlarını da çok üzdü. Örneğin Gebze’de ki göçmen vatandaşlarımız yaşanan bu olaya çok şiddetli bir şekilde tepki gösterdi ve kuruluşumuz süresince bizi hep destekledi.

S.G.) Derneğin kuruluş aşaması nasıl gerçekleşti ve Bulgaristan’da Türklere uygulanan mezalimi, Türkiye ve dünya kamuoyuna duyurmak için dernek olarak ne gibi faaliyetlerde bulundunuz?

Erdoğan: Biz yapılan bu mezalim konusunda tedbir almak üzere, Asya Otel’inde bir toplantı düzenledik, toplantı sürerken kalabalık bir Gebze göçmen grubu akın etti. Onlar da, Bulgaristan’daki olayları duyarak heyecana kapılmışlar ve bizim kurmaya çalıştığımız dernekten destek alarak ve bizi de desteklemek için Asya Otel’indeki toplantıya katıldılar. Bu konu giderek hız kazandı ve yapılan destekler sayesinde de derneğin kuruluşunu hızlandırdık. 1985 ortalarına doğru, derneğin kuruluşunu tamamladık. Ve daha sonra kamu yararı almak için bu kararımızı Ankara’ya İçişleri Bakanlığı’na sevk ettik. Derneğimizin kamu yararına uygun olduğu kabul edilince, rahat bir çalışma zemini kazandık ve dernek üyelerini arttırmak için mahalle mahalle dolaşarak, üye toplamaya ve Bulgaristan’da Türklere yapılmakta olan zulüm hakkında halkı bilinçlendirmeye ve uyandırmaya başladık.

Hüsmen Bey’in eşi Suna Hanım, bu oluşuma kadınların ve geçlerin de dahil olduğunu, kadınların her hafta evlerde toplantılar ve kermesler düzenlediği söyledi.

S.G.) Romanya’da 1940 yılına kadar geçirdiğiniz dönem içinde, oradaki Türklerin durumuyla ilgili gözlemleriniz nelerdir?

Erdoğan: Romanya’da Türklere yönelik bir baskı kesinlikle söz konusu değildi. Romenler, Türkleri en değerli vatandaş olarak kabul ediyorlardı. Bizim oturduğumuz vilayet Pazarcık, 1940 senesinde Almanlar tarafından işgal edilince Bulgarlara teslim edildi ve biz de Bulgar zulmünden kaçmak için, Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldık. Romanya ve Bulgaristan birbirinden çok farklı iki ülkedir. Birinci Dünya Savaş’ından sonra BM tarafından yapılan, plebisitle Türkler, Bulgarları değil Romenleri tercih etmişlerdir. Bulgar ve Türkler arasında yaşanılan gerilimin en önemli nedeni ise Balkan Savaşı’nda Türklerin Bulgarlara karşı duyduğu nefrettir.

S.G.) 5 yıl süren başkanlık döneminizde dernek adına ne gibi girişimlerde bulundunuz?

Erdoğan: En kritik dönemler benim başkanlığımda yürütülmüştür. Bursa ve İzmir’de zulme tepki göstermek üzere bir federasyon kurmaya karar verdik. Bu federasyonun tüzüğünü ben hazırladım. Bursa’da yapılan ilk toplantıda hazırlanan tüzüğe uygun olarak, merkezi Bursa’da olmak üzere bir federasyon oluşturduk. Alınan bu karar üzerine ilk mitingimizi Kocaeli’de gerçekleştirdik. Bu işe başlarken derneğimizin bütçesinde yalnızca 5 lira para bulunuyordu. Bunun üzerine Kocaeli valisinden para desteği istedik. Valilik “ Yapılacak önemsiz bir miting için maddi yardımda bulunmamız mümkün değildir” dedi. Ancak valilik yaptığı bu hatayı mitinge olan yoğun katılımı görünce anlamıştır. Miting günü, ülkenin çeşitli illerinden eski göçmen vatandaşlar akın etti. Yalnızca Bursa’dan 45 otobüs kaldırıldı ve mitinge 25.000’nin üzerinde bir katılım gerçekleşti. Gerçekleşen bu yoğun katılım üzerine valilik kararını değiştirdi ve 200.000 lira kadar derneğe maddi yardımda bulundu. Bu ilgi diğer vilayetlere de sıçradı ve Bursa’nın ardından İzmir de bu heyecana katılan iller arasında yerini aldı.

S.G.) Bugün Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği’nin proje eksenli bir konuma geldiğini görüyoruz. Bu kapsamda Kocaeli’ye Balkanları, Balkanları da Kocaeli’ye tanıtmak ve Kocaeli’yi Balkanlar nezdinde “marka şehir” yapmak gibi bir vizyona sahip. Tüm Balkan ülkelerinin temsil edileceği  “Balkan Kültür Evi” projesi, “Kardeş Şehir projeleri” ve önümüzdeki günlerde Bulgaristan’dan gelecek 40 gence “Sivil Toplum Akademisi” kapsamında seminer verilmesi gibi projeler var. Ayrıca bu seminerin ardından Bulgaristan’daki gençlerimize “girişimcilik kursları” da verilmesi planlanıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erdoğan: Bir süre önce ziyaretime gelen yönetici arkadaşlarımın yapmış olduğu girişimleri memnuniyetle karşılıyorum ve ileride yapacaklarına da güvenim sonsuzdur.

Değerli başkanımız Hüsmen Erdoğan ve değerli eşi Suna Erdoğan’a bizi evlerinde kabul edip bizimle yaptığı bu keyifli söyleşi için Bal-Türk olarak çok teşekkür ediyoruz.

Röportaj: Sena GÜRSOY


İçeriği Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.