Lütfi Mestan: Dini, etnik ve kültürel farklılıklara bir tehlike gözüyle bakılmamalı, bir zenginlik gibi bakılmalıdır! Bu mantaliteyi değiştirdiğimizde siyaset de değişir. Hak ve Özgürlükler Hareketi Başkan Yardımcısı Lütfi Mestan, BNR’den gazeteci Sevda Dükkancı’nın sorularını anadili Türkçe’de yanıtladı.
Sn. Lütfi Mestan, azınlıkların böyle anayasal bir hakkı neden bu denli tartışmalara, eleştirilere, korkulara ve sert tepkilere maruz kalıyor?
Birkaç haftadan beri devam eden tartışamalar bağlamında, Anayasaya uygun tekliflerimizin neden bu kadar nefretle, dramatik kinle karşılanmasına bir anlam veremiyorum. Bunun nedenini anlayamıyorum. Biliyorsunuz Anayasa’nın 36.maddesine göre, her Bulgaristan vatandaşı resmi dilini okuyup, konuşma mecburiyetiyle beraber, anadilini de okuma ve kullanma hakkına sahiptir. Aynı zamanda bu maddeye uymayan noktalar var Seçim Kanununda. Ona göre seçim kampanyaları sadece resmi dile yapılmalıdır. Bu maddelerin değişmesi için biz de HÖH olarak bir tasarıhazırlayıp, sunduk. 23 yıl oldu Bulgaristan demokrasi yoluna geçeli, fakat bu tür anti-demokratik, Avrupa standartlarına hiç uymayan kanun noktaları var. Bunların artık düşmesi, çekilmesi lazım.
AGİT İnsan Hakları Ofisi Ocak ayı raporunda bu konuda Bulgaristan’ı uyarmış ve seçim konuşmalarının anadilinde de yapılamsının uygun olacağını öne sürmüştü. AB üyesi bir ülkede bu çağrılara kulak vermemek tezat değil mi?
Bu raporda Bulgaristan’la ilgili AGİT’in beklentielri doğrultusunda 42 nokta var. Azınlıkların seçim kampanyası sırasında anadilini kullanma hakkı da bu maddeler arasında yer alıyor. Bizim tüm kampanyayı anadilinde yapma gibi bir niyetimiz yok, fakat bazı durumlarda, mesela, baktık ki çok yaşlı insanımız var, Bulgarcayı bilmeyen, bilmedikleri için de suçu olmayan insanlar var. O halde siyasi mesajlarımızı anadilimizde bildiriyorsak, bu suç mu ?!
Örneğin geçen seçimlerde Opaka’da , Genel Başkanımız Ahmet Doğan, beni ve milletvekilimiz Tuncer Kırcaliev ceza alma tehlikesiyle yüz yüze kaldı. Neden? Çünkü anadilimizde birkaç kelime söylemişiz. Biliyorsunuz, 1984- 89 döneminde birileri birini anadilinde selamlasa bile, beş leva ceza yiyordu. Şimdi ne değişti? Totaliter rejiminde ceza beş leva iken, artık AB üyesi demokrasi dönemindeki Bulgaristan’da beş bin leva ceza alma riskiniz var. Bu yakışır mı?
Bu teklif karşısında hem muhalefet, hem iktidar bir ağızda “hayır” dedi. Neden sizce?
Ne yazık ki bu teklif karşısında biz tamamen yalnız kalıyoruz. Bu neyi gösteriyor. Bulgarirstan’ın demokrasi yolunda çok başarıları var, fakat bazı konularda demokrasi hala olgunlaşmamış durumda. Çok uzun yol bekliyor bizi, Avrupa standartlarında bir demokrasi yolu izlemek için. Fakat ben doğru yolda ilerlediğimizi düşünüyorum, bunun değişeceğini sanıyorum. Er ve geç diğer partiler de hiç gerkemeyen ve zemini olmayan korkulardan sıyrılır ve bşzşm , tamamen AB standartlarına uyan tasarıları destekler.
Bizim Türk çevrelerinden bazı kesimler diyor ki “20 yıldır bizim isteklerimizi görmemezlikten gelen HÖH değişiyor mu? Bu sorular neden kaynaklanıyor acaba?
Benim partimize karşı bu suçlamalara katiyen katılmıyorum. 13 yıl önce ilk olarak, kendi imzamla Anadili konusunda bir tasarı hazırlayıp, imzaladık ve sunduk. O zaman bu teklifim sadece 20 “evet” oyu aldı. Bu oyların hepsi HÖH milletvekillerinden geldi. Bu oylamada bizim dışında hiçbir vekil olumlu oyunu vermedi. Bu problemin çözülmemesinin nedeni, partimizin aktif olmamasından değil, diğer partilerden destek almamaktan kaynaklanıyor.
Avrupa çokkültürlülüğü bir zenginlik olarak görürken, Bulgaristan’da ona bir “engel” gözüyle mi bakılıyor? Önyargılardan kurtulamıyor mu toplum ?
Son sözüm! Bulgaristan’da dini, etnik ve kültürel farklılıklara bir tehlike gözüyle bakılmamalı, bir zenginlik gibi bakılmalıdır! Bu mantaliteyi değiştirdiğimizde siyaset de değişir. Buna eminim!