Osman Kılıç:’Türk azınlığının hak ve hukuku ile din ve dilini müdafaa etmeyi casusluk olarak nitelendiriyorlar ise casusum’

Haberler
İçeriği Paylaş

Tunaboylular-Deliormanlılar Kültür ve Dayanışma Derneği`nin daveti üzerine Bursa`ya gelen94 yaşındaki Osman Kılıç, 49 yıl sonra casusluk suçuna açıklık getirdi.
Türkiye lehine casusluk suçundan 1948 yılında idama mahkum edilen ve 17 yıl tutuklu kalan 94 yaşındaki Osman Kılıç, eğer Bulgaristan`daki yaşayan Türk azınlığının hak ve hukuku ile din ve dilini müdafaa etmeyi casusluk olarak nitelendiriyorlar ise kendisinin bir casus olduğunu söyledi.
1920 yılında Şumnu`da doğduğunu ve bu şehirde büyüdüğünü, ilk öğretimden yüksek öğrenime kadar bütün öğrencilik dönemini de Şumnu`da geçirdiğini söyleyen Kılıç, eğitim hayatının önemli bir bölümünün de Şumnu`daki Şerif Halil Paşa “Tombul” Camisinde gerçekleştirdiğini dile getirdi.
Şumnu`nun Osmanlı döneminde Rusya sınırındaki “serhat şehir” olduğunu ve burada garnizon bulunduğunu aktaran Kılıç, yaşam öyküsünü şu cümlelerle dile getirdi:
`Bulgaristan`da 1948 yılında komünizm dönemi başladı. O zaman ülkede 3 milyona yakın Türk azınlık vardı. Türkiye lehine casusluk yapmakla suçladılar ve idam cezasına çarptırdılar. Üç sene, temyizden musaddak bu idam kararının infazını bekledim. Adnan Menderes`in başbakanlığı döneminde Türkiye Cumhuriyeti`nin nüfusu sayesinde cezam müebbete çevrildi. 1965 yılında Bulgaristan`ın İstanbul`daki konsolosluğunda görevli bir kişi işlediği suç yüzünden 12 yıllık cezaya çarptırıldı. Daha sonra onunla beni takas ettiler.`
`46 YIL SONRA İLK DEFA ŞUMNU`YA ADIM ATTIM`

Kılıç, öğrenim gördüğü ve daha sonra medresesinde hocalık yaptığı Şerif Halil Paşa Camiisi`ni Cumhurbaşkanı Gül ile birlikte gezdiğini söyledi.

Daha önce de birçok kez Bulgaristan`a gittiğini ama Şumnu`ya 46 yıl sonra ilk defa adım attığını belirten Kılıç, “Okuduğum, çalıştığım, evlendiğim, tutuklandığım ve hapishanesinde yattığım yere girmek nasip oldu. Ama bizim zamanımızda olan camiler Osmanlı izlerini silmek için Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan gibi balkan devletlerinde camilerin çoğu yıkılmış ve bakımsız haldeydi. Hristiyan devletler, restorasyonun bizlere vermek istemiyorlar. Bizim fikir ve proje vermemizi istiyor. Çünkü biz tamir ettik diyerek benimsemek istiyorlar” dedi.
`EN BEĞENDİĞİM DİL OSMANLICA`
Salonu dolduran kişilere yaşadığı hayat hikayesini anlatan Osman Kılıç, Bulgarca, Sırpça, Rusça, Makedonca, Hırvatça ve Arapça dillerini iyi bildiğini ama en güzel bildiği dilin ise Osmanlıca olduğunu söyledi. Salondaki vatandaşların sorularını cevaplayan Kılıç, 94 yıla sığdırdığı hayatını hiç usanmadan anlattı.
Kaynak: IHA

İçeriği Paylaş