Bulgaristan Türklerini, Bulgaristan Türk’ü yapan bir sıra özellikler, gözlerimizin önünde yokolup gidiyor. Bu, yokolan özelliklerin başında, yalnız benim değil, birçoklarının fikrine göre, dilimiz, Türkçemiz gelmektedir.
Türkçemiz, 1984-1990 arasında “suç” idi! Türkçe konuşana, Türkçe şarkı söyleyene, Türkçe ile bir işlem yapana, trafikte bir hata yapana ceza kesildiği gibi, hemen para cezası kesilirdi…
Bu günün yirmi, yirmibeş yaşındaki delikanlıları bunu bilmez, onlara bu tuhaf da gelebilir.Yaşlılardan bu suç unsurunu işitmişlerse de, buna gülüp geçerler.
Peki, bugün Türkçemizin durumu nedir? Sağduyulu insanlarımız, günümüzde Türkçemizin durumunu görünce yürekleri parçalanıyor, kendilerince isyan ediyorlar…Başka ne yapabilirler?
Kimileri bundan çıkış yolunu, okullarda Türkçemizin zorunlu ders konumuna getirilmesinde, kimileri de 1950’li yıllara kadar var olan Türk okullarının açılmasında görüyorlar.
Bu iki öneri da rahatlıkla gerçekleştirilebilir. Ve ülkemiz Bulgaristan’a bu asla külfet getirmez. Hatta yarar sağlar.
Ancak bunu kim yapacak?! Bizim bu dilek ve düşüncelerimizi dile getirecek ne gazetemiz var, ne televizyon kanalımız! Ne de karar mekanizmalarına uzanacak elimiz. Bunu eyleme geçirecek ne de bir sivil kurumumuz.
O halde bunu yapacaksa bir siyasi güç yapacaktır. Çünkü 1984-1990 yılları arasında dilimizi, dinimizi alan, gelenek ve göreneklerimizi yasaklayan bir siyasi, totaliter güç idi. Kimilerine göre bunu anababalar yapsınmış, helk kendisi yapsınmış.
Bu arada politikacılar, bir ifadeye göre, armut mu toplasınlar?!
Mehmet ALEV