Ülke, AB fonlarından yararlanma şeklinde büyük iyileştirmeler gerçekleştirebilir mi? Bu konuyla ilgili yeni bir bakanlığın başındaki isim olan Leonard Orban, meseleyi açıklıyor.
Eski AB Komisyon Üyesi Leonard Orban, geçtiğimiz günlerde Romanya’nın yeni kurduğu AB fonlarının verimli şekilde kullanılmasından sorumlu Avrupa Birliği Bakanlığı’nın başına atandı. Romanya, bu konuda blok üyelerinin en gerisinde bulunuyor.
SETimes muhabiri Paul Ciocoiu, Orban ile bu konunun içerdiği güçlükler hakkında konuştu.
SETimes: Sizce özel olarak AB fonlarını çekme amaçlı bir bakanlık kurma kararı gecikmiş bir karar mı?
Leonard Orban: Bu soruya basitçe ‘geç olması hiç olmamasından iyidir’ cevabını vereceğim.
SETimes: AB fonlarından yetersiz seviyede yararlanılmasına yol açan sorunları değerlendirdiniz mi? Sizce nerede yanlış yapıldı?
Orban: AB fonlarının yönetiminden sorumlu yapılarda ve makamlarda neler olup bittiği de dahil olmak üzere tabii ki bir değerlendirme yaptık. Bu değerlendirmeyi esas alarak, yararlanım oranını nihayet artırma amaçlı bir dizi tedbir almaya karar verdik.
Çeşitli sorunlar ve zorluklar – yetersiz idari kapasite ve bu alanda belli bir deneyim eksikliği- var. Devlet kurumları arasında görüş farklılıkları ve daha iyi performans gösteren devlet yapılarının, Romanya’nın AB’ye katılmasından önceki fonları, yani katılım öncesi fonları yöneten yapılar olduğunu farkettik.
Diğerleri, bu fonları yönetmede büyük güçlüklerle karşılaşıyor. Aynı zamanda, alıcı tarafların projelerini hazırlarken ve ardından uygularken karşılaştığı güçlükleri tespit ettik. Bu güçlükler, normalden daha karmaşık prosedürlerle ilgili. Ayrıca, bu alanda bankacılık sektörü gibi, özel sektörün katılımda tereddüt göstermesiyle ilgili güçlükler de var.
Fakat şunu açıkça söyleyeyim: diplomatik dille ifade etmek gerekirse, sistemdeki belli düzensizliklerle de karşılaşıyoruz.
SETimes: Hileli projelerle ilgili elinizde herhangi bir istatistik var mı?
Orban: Bizim değil ama bu gibi olaylarla uğraşanların var. Yolsuzlukla mücadele dairesi, soruşturma altındaki projeler veya hakkında dava açılan projeler hakkında net bir vizyona sahip. Fakat bunlar var olsalar bile, sayıları önemli değil.
SETimes: Fakat sayıları azalıyor mu?
Burada gerçekten bir kıyaslama aracına sahip değiliz, çünkü daha büyük fonlar çekmek için ne kadar fazla öneri sunarsak, bu tür olaylarla karşılaşma riskimiz o kadar büyük oluyor. Kamu satın alımlarında, Avrupa Komisyonu’nun sistemsel bulduğu sorunlar oldu. Bu yüzden, bu sistemi radikal biçimde değiştirdik.
SETimes: Kamu satın alma sistemi nelerden oluşuyor ve bunu düzeltmek için alınan başlıca tedbirler nelerdir?
Orban: Gerek halihazırdaki yasal değişiklikler, gerekse sistemdeki değişiklikler olmak üzere tedbirler devam ediyor. İkincisi, AB fonları yönetim mekanizmasında kamu satın alımlarından sorumlu iki devlet yapısını içeriyor. Bu da, bundan sonra bu iki kurumun sorumlu tutulacağı anlamına geliyor. Bugüne kadar kimse kararlarından sorumlu tutulmadı.
Artık sisteme katıldılar ve faaliyetleri denetleniyor ve hatalar görüldüğü takdirde bu kurumları sorumlu hale getirebilmek için bunların düzeltilmesi gerekiyor. Bu değişiklikleri gerçekleştirmek için, gelecek yılın birinci yarısı boyunca faaliyetleri engelleyebilecek bir hareketle, altı ay süreyle AB fonu ödemelerinin askıya alınması riskini göz aldık. Bu yüzden de kamu satın alma sisteminde reform yapmak başlıca önceliğimizdir.
SETimes: Görev süreniz boyunca başlıca hedefleriniz nelerdir?
AB fonlarından yararlanma konusunda, 2013 yılına kadar en az %20’lik bir kullanım oranına ulaşmayı hedef olarak belirledim. Bu da, 3,1 milyar avronun şu andan itibaren 2012 yılı sonuna kadar etkili şekilde harcanması anlamına geliyor. Bu rakamı, bugüne kadar harcanan 716 milyon avroyla karşılaştırın.
SETimes: AB bünyesindeki bazı çevreler, 2007-2013 AB bütçesinden tahsis edilen fonların önemli bir bölümünü çekmeyi başaramamış ülkelerin 2014-2020 bütçesinden daha az pay alması gerektiğini savunuyor.
Orban: Evet, bu, AB bütçesindeki paylarını azaltmak isteyen üye ülkeler, net katkı sağlayıcılar tarafından kullanılan bir argüman. Yararlanma oranı bu kadar düşükken Romanya, Bulgaristan ve diğer ülkelere neden bu kadar çok para verilsin ki?
Biz de, buna iki adet karşı argüman sunmak zorunda kalacağız. Birincisi, yararlanma oranını artırarak iç durumu iyileştirmemiz gerekecek; ikincisi de, uyum politikası aracılığıyla verilen bu paraya en çok ihtiyacı olanlar, AB’nin yoksul ülkeleridir. Gelişmiş ve daha az gelişmiş ülkeler arasındaki farklılıkları azaltmak AB’nin çıkarınadır. Uyum olmadan, AB ilerleyemez.
SETimes: Romanya’nın AB’den daha fazla fon alsaydı ekonomik krize daha iyi dayanabileceğini düşünüyor musunuz?
Orban: Kesinlikle! AB fonlarından yararlanma konusunda yüksek seviyesini koruyan Polonya’ya bakıyorum. Bunun ürettiği ekonomik büyümenin beklediklerinden yüksek olduğunu kabul ettiler. Ve sadece altyapıya yatırım yapmakla kalmayıp, ekonomik büyüme yaratan projelere de yatırım yaptılar. Tabii ki, Romanya gibi bir ülke için, altyapı şart. Bu bir ön şart. Bunun paralelinde, ekonomide çoğaltıcı role sahip kalkınma üreten alanlara da yatırım yapmamız gerekiyor.
SETimes: Romenler AB fonları alanını çok karmaşık ve bürokratik görüyor. Prosedürleri ve proje seçim kriterlerini gevşetmeyi düşündünüz mü?
Orban: Bu fonları çekmek kolay olmadı. Karmaşık prosedürlerle ve ortadan kaldırılması zor olan daha pek çok zorlukla başa çıkmak zorundayız. Ancak şahsen bu alanda, en azından karayolu altyapısında, bir iyileşme ve daha hızlı gelişim perspektifi fark ettim.
Avrupa yönetmeliklerinin gerektirdiği prosedürler de karmaşık. Fakat bazen bu prosedürleri gereğinden daha karmaşık hale getirdiğimiz de oldu. Önceliklerin birisi bunları basitleştirmek ve biz de bunu analiz ediyoruz.
İnce bir çizgide bulunuyoruz, çünkü aynı zamanda hem daha esnek hem de daha sert olmamız gerekiyor. Bunun da birinci şartı, daha sert bir mali yönetim uygulamak. Bu yüzden de, bu sert mali yönetimi tehlikeye atmamak veya üzerine gölge düşürmemek için, durumun elverdiğinden daha fazla basitleştirmeyeceğiz.
SETimes: Romanya’nın yeni idari düzeniyle ilgili bir tartışma sürüyor. Bu tedbirin lehindeki argümanlardan biri de, AB fonlarından daha iyi yararlanılmasını sağlayacak olması.
Orban: Bazen, farklı eyalet konseylerinin birbiriyle çelişen projeler sunduğu bir sistemsel yaklaşım eksikliği gözlemledik.
Ayrıca, aynı eyalet içinde bile, fon sağlanan projeler arasında bir bağlantısızlık da farkettik.
Daha büyük kamu kuruluşları, bölgeler oluşturulması sistemsel bir yaklaşıma yol açabilir ve AB fonlarıyla finanse edilebilen bu önceliklerin tespit edilmesine yardımcı olabilir. Bağlantısızlık nedeniyle, bir kanalizasyon hattı projesinin, yeni inşa edilmiş bir yolun yıkılmasını gerektiren bir karayolu yapım projesinden sonra gerçekleştirildiği durumlar meydana geldi.
-Bazen farklı çıkarlar tarafından dayatılan- birden fazla vizyon ve seçeneğin var olduğu ve bir anlaşmanın sağlanamadığı bu gibi örnekler çoğaltılabilir. Sonuç olarak, kendimizi bazen zamanında uygulanamayan projelerin finansmanını geri çekmeye mecbur durumda bulabiliyoruz.