Sırplar, hükümetin, AB katılım sürecinden bağımsız olarak da iç reformlara devam etmesini istiyor.
Sırbistan’da halkın AB üyeliğine desteği son on yılda ilk kez yüzde 50’nin altına düşerken, kısa süre önce yapılan bir araştırma, ülke vatandaşlarının büyük çoğunluğunun, katılım süreci açısından hayati önem arz eden sosyal ve ekonomik reformların hayata geçirilmesini istediğini ortaya koydu.
Sırbistan Avrupa Entregasyonu Dairesi tarafından 20 Ağustos Pazartesi günü sonuçları yayınlanan yeni bir kamuoyu araştırmasına göre, eğer bugün Sırbistan’ın AB üyeliği ile ilgili bir referandum yapılacak olsa, vatandaşların yüzde 49’u katılım lehine oy kullanırken, yüzde 25’i aleyhte oy kullanacak.
Anketin ortaya koyduğu bir diğer önemli bulgu ise, vatandaşların yüzde 68’inin, AB üyeliği olsun ya da olmasın, reform sürecine devam edilmesini istemesi idi. Katılımcıların yüzde 41’i, en acil reform ihtiyacının yolsuzlukla mücadele alanında yaşandığı görüşünde.
SETimes‘a konuşan Avrupa Entegrasyonundan Sorumlu Başbakan Yardımcısı Suzana Grubjesiç, “AB’ye katılım süreciyle ilgili bir diğer önemli husus da, yolsuzlukla mücadele alanındakiler başta olmak üzere, iç reformların sürdürürülmesi. Avrupa entegrasyonu, yolsuzluğa karşı verilen savaşta yelkenlerimizi dolduran rüzgar gibi. Hükümet, entegrasyon sürecini hızlandıracağını söylediğinde, bu aynı zamanda yolsuzlukla mücadelenin de kızışacağı anlamına geliyor,” diyor.
Sırbistan’daki yeni koalisyon hükümetinin başında ülkenin iki eski aşırı milliyetçi ismi, Sırbistan Sosyalist Partisi lideri Başbakan İvica Daciç ile Sırbistan İlerleme Partisi lideri Cumhurbaşkanı Tomislav Nikoliç var. Her iki parti de AB ve reform yanlısı bir seçim kampanyası yürütmüş ve AB üyeliği yolunda ilerleme sözü vermişti.
Ankete katılanların önemli bir yüzdesi (yüzde 41), Sırbistan’ın AB üyeliğinin önündeki en büyük engelin Kosova’nın durumu olduğunu belirtti. Kosova, 2008 yılında Sırbistan’dan bağımsızlığını ilan etmiş, ancak Sırp hükümeti, AB üyeliği için bir ön koşul haline getirilse bile Kosova’nın bağımsızlığını tanımayacağını söylemişti.
Yetkililerin yaptığı açıklamalara rağmen, anket sonuçlarına göre, Sırpların yüzde 61’i, Belgrad ile Priştine arasındaki sorunların, AB talep etse de etmese de çözüme kavuşturulmasından yana.
SETimes‘ın konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Avrupa Entegrasyonu Komitesi Başkan Yardımcısı Laslo Varga da “herşeyin ortada olduğunu; Belgrad ve Priştine arasında yapılan anlaşmalara uyulması ve elektrik ve telekomünikasyon gibi önemli meselelerle ilgili diyalog süreci devam ettirilmesi gerektiğini” ifade ediyor.
Varga, yeni hükümetin, Sırbistan adına daha iyi sonuçlar elde edebilmek adına, Priştine ile olan görüşmelerin eskisine göre daha üst düzeyde yürütülmesi yönünde bir strateji benimsediğini de ekliyor.
Grubjesiç ise, hükümetin Belgrad-Priştine görüşmeleri ile ilgili olanlar başta olmak üzere, daha önce varılan tüm anlaşmalara uyacağını belirtiyor.
Kosova ve diğer meselelerle ilgili olarak Sırbistan’a yöneltilen talepler ve AB’nin kendi içinde yaşadığı sosyo-ekonomik sorunlar da, Sırp kamuoyunun AB üyeliğinin değerine giderek daha fazla şüpheyle yaklaşmasında etken.
Bugün Sırbistan halkının önemli bir kesimine göre, AB katılım süreci, henüz bitiş çizgisinin bile görünürde olmadığı, yorucu bir yarış. Oysa Miloseviç döneminin yıkıldığı 2000 yılında nüfusun neredeyse üçte ikisi AB entegrasyonunu destekliyordu.
SETimes‘a konuşan 53 yaşındaki Belgradlı Edebiyat Profesörü Bogdan Dragiç, “Eskiden AB üyeliğinin Sırbistan’ın kurtuluşu olacağına gerçekten inanıyordum, ama artık bu laflardan yoruldum,” diye özetliyor hislerini.
Pek çok Sırp vatandaşının, hâlen AB yolunda ilerlemeye devam edilmesinden yana olduğunu, fakat öte yandan Birliğin de çok ciddi varoluşsal sıkıntılar içinde olduğunu düşünen Dragiç, “Şu anda AB’nin düşündüğü son şey biziz,” diyor.
SETimes‘a demeç veren Avrupa Hareketi Genel Sekreter Yardımcısı İvan Knezeviç ise, AB üyeliğine yönelik destek düzeyinde görülen bu düşüşte kısmen siyasetçilerin payı olduğunu; zira vatandaşa AB entegrasyonunun ne demek olduğunun düzgün şekilde anlatılmadığını belirterek şöyle diyor:
“Sırbistan’daki siyasi elitler, bu süreçle ilgili muazzam bir beklenti yarattı, ama halka doğru bilgi vermediler. AB’nin halkın yaşamına neler getireceğini açıklamadılar. Dolayısıyla da vatandaşlar, üyeliğin çevre koruma uygulamalarından, tüketicilerin yolsuzlukla mücadele kabiliyetine kadar pek çok faydası olacağını anlamadı.”
Grubjesiç’e göre ise AB entegrasyonu sürecine yönelik desteğin gerilemesinin baş sorumlusu önceki hükümet. Kendilerinden önceki hükümetin, ülkenin iç örgütlenmesi ile ilgili zor kararları almadığını öne süren Grubjesiç, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Avrupa entegrasyonu konusunda yeni bir yaklaşım gerekiyor. Yani vatandaşlara süreçle ilgili beklentiler açık bir dille anlatılmalı. Burada amaç, Brüksel’i memnun etmek değil, ülkeyi iyileştirip süreci hızlandırmak.”
Öte yandan bölge genelinde AB üyeliğine yönelik kamuoyu desteği, genel olarak Sırbistan’dakinden daha yüksek seyrediyor. Kosova’da gerçekleştirilen ve sonuçları bu ayın başında açıklanan benzer bir araştırma, Kosovalıların yüzde 70’inden fazlasının olası bir referandumda AB üyeliği lehinde oy kullanacağını ortaya koydu.
Bu yılın Ocak ayında AB üyeliği için referanduma giden Hırvatistan’dan ise yüzde 66 “evet” oyu çıkarken, ülkenin Temmuz 2013’te Birliğe katılması planlanıyor.
Sırbistan, katılım görüşmelerine başlamak için henüz AB’den resmi bir davet almış değil. Komşu ülke Karadağ ise halihazırda müzakere tarihi aldı. Hırvatistan ise önümüzdeki yıl Temmuz ayında AB üyesi olacak.
AB temsilcileri, Sırbistan’ın müzakere tarihi alabilmesi için gereken koşulların gayet iyi bilindiğini kaydediyor.
Vatandaşların bir kesimi ise, ekonomi konusundaki kaygılarına rağmen, ülkelerinin AB üyesi olması fikrini destekliyor. Konuyla ilgili düşüncelerini SETimes ile paylaşan web girişimcisi Dejan Nikoliç, “Ülkemizin AB kurallarına uygun hale gelmesinden yanayım. O noktada AB’ye katılıp katılmamak, siyasi değil ekonomik bir mesele halini alıyor,” diyor.
SETimes.com