Bosna-Hersek’in (BH) yeni nüfus sayımı yasası, yeni istatistiklerin ülkedeki azınlıklar için ne anlama geleceğine dair korkulara yol açıyor. Nüfus sayımına gösterilen bu özel hassasiyet, BH’yi pek çoğu 2011 yılında nüfus sayımı yapmış olan diğer Batı Balkan ülkelerinin gerisinde bırakıyor.
Artan uluslararası baskılar altında Şubat ayında geçirilen yasa, BH’nin Nisan 2013’te nüfus sayımı -ülkenin 1991 yılından bu yana ilk nüfus sayımı- yapmasına zemin hazırlıyor.
Sayım, BH’nin AB üyelik umutları ve AB üyeliğine giden yoldaki ilk adım olan İstikrar ve Ortaklık Anlaşması’nın (SAA) imzalanması açısından önem taşıyor. Ülkenin altı partili koalisyonunu, nüfus sayımı yasasını gerçeğe dönüştürmeye sevk eden de bu oldu.
Ancak yerel STK’lar ve insan hakları gruplarına göre, nüfus sayımı etnik siyasetin kökleşmesine yardım edecek ve ülkedeki azınlıklara yönelik ayrımcılığı meşrulaştıracak.
BH’deki STK’lar oldukça endişeli. Yapılan gayrıresmi görüşmelerde, STK temsilcileri yeni nüfus sayımı yasasının niteliğiyle ilgili kaygılarını AB yetkililerine iletmelerine karşın, SETimes‘a verdikleri demeçlere göre ancak sessiz bir yanıt aldılar ve uluslararası toplum, meseleyi zorlayıp işlemleri erteleme konusunda tereddütlü görünüyor.
AB’nin BH heyetinin sözcüsü Andy McGuffie, izleme heyetinin ikinci ziyaretini bu ay yapacağını söyledi.
McGuffie, “Nüfus sayımı verileri -ve böylelikle de nüfus sayımı yapılması- Bosna-Hersek’in gelecekteki refahı ve AB üyeliği için hayati önem taşımaktadır. Kamu hizmetleri ancak sağlam bir istatistiksel zeminle düzgün şekilde planlanabilir. Dış yatırımcılar da ülkeye yatırım yapıp yapmama konusunda karar verirken bu bilgilere başvururlar. Ayrıca, Bosna-Hersek üyelik başvurusu sonrasında Avrupa Komisyonu’ndan bir anket aldığında, yanıtları hazırlamak için de nüfus bilgilerine ihtiyaç olacak.” dedi.
Özgür Deklarasyon Girişimi adlı STK koalisyonunun temsilcisi Lidija Pisker SETimes‘a verdiği demeçte, “Korkarım nüfus sayımı yasasındaki hatalar teknik nitelikte olmayıp, etnik azınlıklara yönelik anayasal ayrımcılığın kasıtlı bir devamı şeklinde ve bunu değiştirme yönünde bir siyasi irade yok.” dedi.
Pisker’e göre, anketlerin din, milliyet ve dille ilgili bölümlerinde büyük hatalar var.
Pisker, “En başından itibaren, yasanın parlamentoda onaylanmadan önce kamuoyunda tartışılması ve istişare edilmesi için hiç zaman tanınmadı. Sivil gruplar, azınlık grupları ve izleme mercileri şeffaflığı sağlamak için yasaya katkıda bulunma veya hakkında yorum yapma fırsatı bulamadı.” diyor.
Roman Bilgi Merkezi Kali Sara’nın temsilcilerinden Dervo Sejdiç SETimes‘a verdiği demeçte, nüfus sayımının sadece Bosna nüfusunun çarpık bir tablosunu sunmakla kalmayıp, aynı zamanda BH’nin üç ana grup ve bunlara ek olarak “diğerleri” şeklinde devam eden bölünmesini de teşvik edeceğini söylüyor.
Sejdiç, “Bu nüfus sayımının, herkesin kendisini etnik veya dini grupların üyesi olarak özgürce beyan etme veya beyan etmeyi reddetme hakkına saygı göstermesi hayati bir önem taşıyor. İdeal olarak, ‘diğer’ tabiri hiç kullanılmamalı.” diyor.
Ankette yer alan 45 sorunun üçü etnik özelliklerle ilgili. Vatandaşlardan milliyetlerini, dini inançlarını ve ana dillerini beyan etmeleri istenecek, ki bu sorulara insan hakları ve azınlık grupları şiddetle karşı çıkıyor.
BH’deki Uluslararası Hukuk Derneği’nin temsilcisi Maja Sahadziç, SETimes‘a ülkedeki etnik ve siyasi durumun hassasiyeti nedeniyle, tartışmalı soruların pek çok AB ülkesinde olduğu gibi anketten çıkarılması gerektiğini söylüyor.
Sahadziç, “Örneğin Belçika, Yunanistan, İtalya, Lüksemburg ve diğerleri dini veya ana dilini sormuyor. İsteğe bağlı sorular olarak, etnik köken ve dinle ilgili olanlar nüfus sayımından çıkarılmalı veya ayrımcılığı önlemek için düzgün şekilde ele alınmalı.” diyor.
Pisker, STK sektörünün uluslararası toplumu, azınlıklara karşı devam eden ayrımcılık ve nüfus sayımının siyasileştirilmesine karşı harekete geçirme amaçlı bir kampanya başlatacağını söylüyor.
Pisker, “İnsan hakları ve ayrımcılık karşıtlılığı AB’nin temel ilkeleri olduğundan, onlardan Bosna nüfus sayımı hakkında daha aktif bir rol oynamalarını bekliyoruz. AB’den bu konuda, Bosna’nın yıllık ilerleme raporunun sunulacağı Kasım ayına kadar resmi bir tutum belirlemesini talep edeceğiz.” diyor.