Güneydoğu Avrupa’daki ülkeleri birbirine bağlayacak yüksek performanslı bir demiryolu ağı kurmak amacıyla, Türkiye Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci kapsamında yer alan bir anlaşmayı Ekim ayı sonlarında onayladı.
Mayıs 2006’da Selanik’te imzalanan anlaşmada, bölge ülkeleri arasındaki seyahat sürelerinin önemli ölçüde kısaltılması, yolcu ve yük taşımacılığı kalitesinin yükseltilmesi ve Balkanlar’da demiryolu taşımacılığı alanındaki rekabet gücünün artırılması amaçlanıyor.
Anlaşmada, trenlere gümrük ve pasaport kontrolü için durma zorunluluğu ortadan kaldırılarak, sınırda yaşanan pahalı gecikmelere son verilmesi de öngörülüyor. Bunun yerine, ilgili kontroller seyahat esnasında yapılacak.
On altı taşımacılık ekseniyle bölgeyi kapsaması planlanan demiryolu ağı, 130 km/saat’e varan hızlarda yük taşımacılığı yapacak ve bu hızların 2020 yılına kadar 160 km/saat ve mümkün olduğu yerde 220 km/saat’e kadar artırılması planlanıyor.
Planlanan demiryolu ağı Arnavutluk, Bulgaristan, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Makedonya, Yunanistan, Romanya, Sırbistan, Türkiye, Karadağ ve Moldova’yı kapsayacak.
Anlaşmayı 28 Ekim’de onaylayan Ankara’daki yetkililer, yüksek hızlı demiryolu ağı projesinin “yıllarca önce olduğundan daha kârlı göründüğünü” söylüyorlar.
Meclisin Ulaştırma Komisyonu Başkanı İdris Güllüce, “Doğudan batıya, Asya’dan Avrupa’ya, bölgemizdeki herkes bundan yarar görecektir.” diyerek şöyle devam etti: “Verimli bir taşımacılık sistemi, gerek Türkiye gerekse Güneydoğu Avrupa ülkelerinin ekonomik ve sosyal kalkınması açısından şarttır.”
Güllüce, “[Güneydoğu Avrupa] bugün küresel ekonomik krizin gerçekleriyle yüzleşirken, dünyanın Asya kesiminde, insanlar özgürlük kısıtlamalarının getirdiği güçlüklerle mücadele ediyor. Bu ikisinin tam ortasında yer alan Türkiye ise, bunları birleştirip her ikisine de yardm etmeye çalışıyor.” dedi.
Öte yandan Türkiye’nin eski Ulaştırma Bakanı Oktay Vural, katılımcı devletlerin daha iyi organize olup projenin mali açıdan doğru olmasını sağlamaları gerektiğini savunuyor.
“Yıllar önce, elimizde Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayacak bir dolu demiryolu taslak [projesi] vardı, ancak yıllar geçtikçe, bunlar daha pahalı hale geldi.” diyen Vural, katılımcı ülkeler tarafından bir konsorsiyum kurulması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Türkiye konusunda ise, “hükümet sürecin tamamında şeffa olmalıdır: prosedürler nelerdir; ihaleleri kimler alıyor, fiyatlar neler? Şu anda gördüğümüz şeyse, katılımcı ülkelerin ekonomiyle [ilgili] olmaktan çok, siyasi demeçler verdiğidir.”
AB’ye Türkiye Devlet Demiryolları’nın kalkınması konusunda tavsiyede bulunan İsveçli Bertil Hylen, mesafelerin uzunluğu ve bölge nüfusunun nispeten küçüklüğü göz önüne alındığında, hızlı trenin hava taşımacılığıyla rekabet etmede zorlanacağını söyledi.
Hylen, “Yüksek hızlı tren hizmeti veren çoğu Batı Avrupa ülkesi hala personel fazlalığı çekiyor, ekonomik değil ve çok da cazip olmayan bir hizmet için büyük devlet sübvansiyonuna ihtiyaç duyuyor. Doğu Avrupa [ve Türkiye’de] ise durum daha da kötü.” dedi.
Uzman, “Doğu Avrupa, gelecekte ne tür bir demiryoluna ihtiyacı olduğunu ve o noktaya nasıl ulaşacağını ciddi şekilde düşünmelidir. Burada, demiryolu yük taşımacılığına odaklanılmalıdır.” diye işaret etti.