Ankara, Kıbrıs Rum Kesimi gelecek ay altı aylık AB dönem başkanlığını devraldığında AB ile ilişkilerini tamamen dondurmayacağını açıklamasına karşın, yetkililer Kıbrıs Rumlarının başkanlığındaki hiçbir etkinliğe katılmama konusundaki kararlılıklarından vazgeçmiyor.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu 7 Haziran’da basın mensuplarına verdiği demeçte, “AB ile ilişkiler ve temaslar sürecek, ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanlık veya kurumlarından hiçbiri, Kıbrıs Rum Kesimi’nin başkanlığıyla ilgili faaliyetlerde Birlik başkanlığıyla temas halinde olmayacaktır.” dedi.
Uluslararası Kriz Grubu’nun Kıbrıs uzmanlarından Didem Akyel, Türkiye’nin altı ay süreyle AB başkanlığı tarafından düzenlenen etkinliklere gitmeyecek olmasının, uzun zamandır devam eden sürecin statükosunu gerçek anlamda etkilemeyeceğini söylüyor. Akyel, AB’nin büyük olasılıkla Yunanistan ve İspanya’daki krizlere ve önümüzdeki aylar için AB için yeni bir mali çerçeve hazırlanmasına odaklanacağını ileri sürüyor.
Uzman, “Kıbrıs Rum Kesimi’nin başkanlığı boyunca, özellikle yeni fasıllar açılması açısından, Türkiye’nin AB sürecinde herhangi gerçek bir hareket beklemek gerçekçi olmaz.” diyor.
Türkiye AB üyeliğine 1987 yılında başvurdu ve 1999 yılında resmi aday kabul edildi. Müzakereler 2005 yılından beri sürüyor.
Ancak Türkiye’nin Kıbrıs Rum Kesimi’nin AB başkanlığına itirazı, 1974 yılında Türkiye’nin Kıbrıs’ı ilhak etmesine dayanıyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yaklaşık 20 yıl önce bağımsızlığını ilan etmesine karşın, BM tarafından tanınmıyor.
SETimes‘a konuşan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Selçuk Ünal, Türkiye’nin Kıbrıs Rum tarafının AB’ye tek taraflı olarak katılımına ilişkin tutumunun, Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulunana dek değişmeyeceğini söylüyor.
Ünal, “1960 ortak devletinin kurucu ülkesi olarak Türkiye, adanın eş sahipleri olan Kıbrıs Türk halkına karşı yükümlülükleri ve sorumluluklarını görmezden gelemez.” diyor.
Ünal, daha önceki yasal taahhütlere göre Kıbrıs Rumlarının hiçbir zaman Türkiye’nin muhatabı olmadığını ve daha çok Kıbrıslı Türklerin muhatabı olduğunu da sözlerine ekliyor.
ABD’deki Alman Marshall Fonu’nun Atlantik ötesi üyelerinden Emiliano Alessandri, Türkiye’nin bazı konularda AB ile çalışmaya devam etme kararının olumlu bir gelişme olduğunu belirtti.
Alessandri, “Davutoğlu ile AB dış politika sorumlusu Catherine Ashton arasındaki görüşmeler gerçekleşmeye devam ederek, Suriye’nin geleceği ve İran’ın nükleer programı gibi kritik konulara ilişkin halen gelişmekte olan diyaloğu güçlendirecektir.” diyor.