Hangi coğrafyadan çıkmış yüreğimize dokunan dilimize dolanan türküler derseniz, işte türkülerle Balkan şehirleri…
Balkanlar’dan bir kalbi kırık, “Anadan geçilir, yardan geçilmez” demiş, biz hüzünlenmişiz, “Yedi de sene mapusta yatsam alacam seni” demiş bir başka kara sevdalı, biz umutlanmışız… Peki hangi coğrafyadan çıkmış yüreğimize dokunan bu ezgiler derseniz işte türkülerle Balkan şehirleri…
Sevip de kavuşamamışlar ya da gitmiş ama dönememişler, türkü yakmışlar, ama öyle ki yılları değil bazen yüzyılları aşıp gelmiş bize. Balkanlar’dan bir kalbi kırık, “Anadan geçilir, yardan geçilmez” demiş, bizi bir keder almış Anadolu’da ve Rumeli’nin diğer yerlerinde. “Yedi de sene mapusta yatsam alacam seni” demiş bir başkası, biz umutlanmışız hasret bitecek diye.
Hikaye malum, Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlar’daki yaklaşık 500 yıllık hakimiyeti bölgedeki tüm halkları isteyerek ya da istemeyerek kaynaştırmış. Dini inanışlar ve diller farklı olsa da toplumsal ve ahlaki normlar, gelenekler hep benzer şekilde devam etmiş, düğünler, cenazeler hep bir arada yaşanmış, türküler birlikte söylenmiş, öyle olunca bize de mırıldanmak düşmüş. Hep duymuşuz Drama’yı, Vardar’ı, Manastır’ı, Arda Boyları’nı. Kah görmüşüz kah görememişiz ama mırıldanmaya devam etmişiz. Bazen hüzünlü, bazen neşeli bir ezgiyle hepsinin adını duymuş, biraz da biz eşlik etmişiz. Peki ezbere bildiğimiz türkülerde adı geçen Balkan şehirlerine biraz yakından bakmaya ne dersiniz?
“Manastırın ortasında…” Manastır, Kuzey Makedonya
“Manastırın ortasında
Var bir havuz, canım havuz
Bu yurdun kızları hepsi de yavuz
Biz çalar oynarız…”
Bizim deyişimizle Manastır, Makedonlar’ın söylediği haliyle Bitola, bugün, güneybatısında yer aldığı Makedonya’nın en önemli şehirlerinden biri. Şehir aynı zamanda Adriyatik kıyılarından İstanbul’a uzanan tarihi Egnatia yolu üzerinde olduğu için de, coğrafi olarak her zaman önemini korudu. Nüfusunun yüzde 1.7’si Türklerden oluşan ve Osmanlı’nın Balkanlar’daki kültürel başkentlerinden biri olan şehir, Türk turistler tarafından da çokça ziyaret ediliyor. Bu ilginin bir nedeni de Atatürk’ün lisesi, tarih kitaplarında okuduğumuz adıyla “Manastır Askeri İdadisi”nin de burada yer alması. Bugün müze olarak ziyarete açık olan iki katlı yapının ikinci katındaki Atatürk Hatıra Odası’nda kendisine ait üniforma, kitap ve fotoğrafları bulunuyor. Osmanlı’nın önemli şehirlerinden deyince, tanıdık hissedeceğiniz tarihi çarşıyı ziyaret edebilirsiniz. Türküdeki meşhur havuz olduğu düşünülen havuzu da Manastır’da görebilirsiniz.
“Drama Köprüsü Hasan” Drama, Yunanistan
Hiç türkü bilmeyen biri bile “Drama Köprüsü Hasan…” ezgisini duyunca ister istemez “dardır geçilmez” diye tamamlar. En meşhur Balkan türkülerinden. Türkü, Debreli eşkıya Hasan’ı anlatır. Tabi eşkıya denilince haksızlığa isyan eden, düzene başkaldıran, kendince zenginden alıp yoksula dağıtan gözükara bir halk kahramanından bahsediyoruz. Öyle ki türküye adını veren meşhur köprüyü bir rivayete göre kendinin yaptırdığı başka bir rivayate göre de tamir ettirdiği anlatılır. Bu arada köprü deyince hayalgücümüz bize altından şırıl şırıl sular akan heybetli bir köprü düşündürtebilir ama son yıllarda konuyu araştıranlar aslında yapının, köprü değil bir su kemeri olduğunu ortaya koydu. Debreli Hasan’ın şöhreti Yunanistan’dan Türkiye’ye kadar yürüyor, kendisi de ayrı bir türküye, İzmir’in Kavakları’na konu olan Çakırcalı Mehmet Efe’yle aynı dönemde yaşadığı anlatılıyor. Hatta dönemin zengin tüccarlarına “Debreli Hasan’dan geçsen Çakırcalı’dan geçemezsin” denildiği söyleniyor.
Kavala’ya 40 km mesafede yer alan Drama, bugün şirin, yeşil tipik bir Yunan şehri. Yunanistan’ın 13 bölgesinden biri olan ve Türkiye sınırını paylaşan “Doğu Makedonya ve Trakya” bölgesinde bulunuyor. Hal böyle olunca Debreli Hasan’ın mübadele dönemi Türkiye topraklarına geldiği rivayeti de daha anlaşılır bir hale geliyor.
Vardar Ovası, Kuzey Makedonya
Vardar, tüm Makedonya’yı boydan boya geçip Ege Denizi’ne dökülüyor. Ama öyle bir nehir ki, muhteşem doğasıyla bütün bölge için bir cazibe merkezi. Vardar’ın ikiye böldüğü şehirlerden Başkent Üsküp, nehrin kuzeyinde yer alıyor. Şehrin resmi simgelerinden olan Tarihi Taş Köprü, nehrin iki yakasını birbirine bağlıyor. Bugün Taş Köprü’ye çıkıp şöyle bir etrafa bakarsanız bir yanda kadim Osmanlı yerleşiminden, diğer yanda Slav kültüründen izler görebilirsiniz.
Türküye gelince 14. yüzyılda, Osmanlı’nın Üsküp’ü kuşattığı sırada Vezir Çandarlı Ali Bey’in oğlu Çandarlı Halil Paşa ile yöre halkı arasından bir genç kızın aşkından doğar. Osmanlı ordusu dönerken Halil Paşa, genç kızı da Makedon kafilenin arasına dahil ederek beraberinde götürür. Rızasıyla mı yoksa zorla mı bilinmiyor ama şarkının sözlerine bakınca bir yorum yapmak mümkün olabilir:
“Ben annemin bir kızıyım,
Efendimin sağ gözüyüm…
Eğlenemem aldanamam
Ben bu yerlerde duramam,
Vardar Ovası Vardar Ovası
Kazanamadık rakı parası…”
Rakı mı sıla mı o da ayrı bir konu, kimine göre sıla, kimine göre rakı… Her iki haliyle de Vardar özlemi, türkünün ana kahramanı.
Üsküp hakkında daha fazla için bu yazıya göz atabilirsiniz: https://www.haberturk.com/htgastro/seyahat/uskup-hakkinda-bilmeniz-gereken-10-sey-3235319
Arda Boyları
Sevip de kavuşamayanların trajik bir öyküsü de Bulgaristan’dan geliyor. Halime ile Recep birbirlerini sever ama Halime’ye soran kim? Ailesi Halime’yi ağa oğlu İsmail ile evlendirmeye karar verir. Bu zorunlu ayrılığa dayanamaz Halime, düğün günü kendini Arda Nehri’ne bırakarak canına kıyar. Haberi alan Recep de onun peşinden gider. Balkan topraklarından özgün bir Romeo-Juliet hikayesi de böylece kederli sözlerle dilden dile aktarılır. Sözlerin de açıkça anlattığı gibi:
“Uy uyan Recebim senin olayım
Ardalar aldı ya nerde bulayım
Arda boylarına ben kendim gittim
Dalgalar vurdukça can teslim ettim
Ah anneciğim ah anneciğim yaktın ya beni
Şu genç yaşta denizlere attın ya beni…”
Arda Nehri, Bulgaristan’ın Rodop Dağları eteklerindeki Kırcaali yakınlarından doğuyor, Yunanistan ve Türkiye sınırından Meriç Nehri’ne kavuşuyor. Nehri bugün görmek isteseniz, geziye Kırcaali’den başlayabilirsiniz. Kırcaali yakınlarında ayrıca yine bir Osmanlı dönemi eseri olan, Orta Çağ’dan kalma Şeytan Köprüsü’nden güzel bir Arda manzarası görebilirsiniz. Tabi köprüye çıkarken dikkatli olun, rivayete göre, köprü o kadar dar ki üstünden sadece şeytan geçebiliyor.
Mavrova’dan Aldım Sümbül, Kuzey Makedonya
Balkan türküleri arasındaki en neşelilerden biri de Mavrova’dan Aldım Sümbül. Bu türkü, sevip de kavuşamayanlar değil, n’olursa olsun kavuşma umudunu canlı tutanlar için:
“Mavrova’dan aldım sümbül bir okka nohut
Al beni bre sar more sümbül yanında uyut
Gel yanıma gir koynuma ağlatma beni
Yedi de sene mapusta yatsam alacam seni”
Mavrova günümüzde Milli Park olarak koruma altına alınan popüler bir doğa harikası. Bölge, Makedonya’nın kuzeybatısında, Şar ve Bistra Dağları ile çevrili. Bu bölgedeki Mavrova Kayak merkezi de Türk turistlere kayak turizmini erişilebilir hale getirmesiyle meşhur. Kayak merkezi, göl ve park, birbirini tamamlıyor.
Kaynak: Haber Türk- Gözde Akgüngör Pamuk