Uluslararası Azınlık Araştırmaları ve Kültürlerarası İlişkiler Merkezi (IMIR) Bulgaristan’daki Türk çocuklarının eğitim sorunlarını araştırdı. Bu bölümümüzde velilerin, çocuklarının anadili Türkçe öğrenmelerine ilişkin tutumunun yanı sıra öğretmenlerin ve okul müdürlerinin buna ilişkin görüşlerini dikkatinize sunuyoruz.
Velilerin, çocuklarının anadili öğrenmelerine ilişkin tutumu nedir?
Veliler doğal olarak, öğrencilerin anadili eğitimininin seçiminde etkili oluyorlar. Bu, yalnızca, mevcut mevzuata göre mecburi ya da seçmeli ders olarak anadili eğitim beyannamesinin veliler tarafından yapılmasından kaynaklanmıyor. Velilerin görüş ve tutumları, yaşam öncelikleri ve çocuklarının geleceği ile ilgili görüşleriyle bağlantılıdır. Bu tutumlar sosyal statülerine de bağlıdır- özellikle yaşadıkları yer, eğitim seviyesi ve istihdam olanakları. Köyde yaşayanlara göre, anadili eğitimi önemlidir, çünkü “anadilinin kaybedilmemesi gerekiyor” (veli).
Veliler, konuşulan yerli şive ile ebedi Türkçe arasındaki farkın farkındalar, bundan dolayı çocuklarının Türkçe ağitimi almalarını istiyorlar. Bütün veliler, televizyonun, dilin öğrenilmesindeki güçlü etkisini de biliyorlar. Buna yönelik bir kaç farklı strateji var. Bazıları, Türk televizyon kanallarının izlenmesini kısıtlayıp, Bulgar dilinin daha iyi öğrenilmesi için Bulgar kanallarının izlenmesinde ısrar ediyorlar.Bazılarına göre ise Türk televizyon kanalları, çocuklarına günümüz Türkçe’yi öğrenmelerine yardımcı oluyor.
Ancak bütün veliler, özellikle lisede çocuklarının Batı dillerini mecburi ders olarak öğrenmelerini tercih ediyorlar. Türk nüfus için bu istek, özellikle 1998 yılından sonra meydana gelen Türkiye’den Batı Avrupa’ya yönelik göç tutum ve stratejisiyle doğrudan ilişkilidir.Ülkemizin karışık bölgelerinden nüfusun bir kısmı küresel çaptaki globalleşme sürecinin büyük etkisi altında kalıp
mevsimlik ya da daimi iş ya da ziyaret için sıkça seyahat ediyor.
Öğretmenlerin ve okul müdürlerinin konuyla ilgili görüşleri nedir?
Öğretmenler, Bulgarca ya da anadilinin öğrenilmesi ve öğretilmesi ile ilgili sorunlarla en büyük ölçüde karşılaşan kişilerdir. Resmi ve anadilinin öğrenilmesinde( ya da iki dilin birlikte öğrenimi) başarılı mekanizmaların bulunması, onları yakından ilgilendiren bir konudur. Görüşleri bir çok açıdan oluşmaktadır, mesleki tecrübelerinden ise başarılı ya da uygunsuz uygulamalar ve kararlar konusunda örenkler ediniyorlar. Öğretmenlerin çoğunluğu,köylerden gelen ya da köy okullarında herhangi bir eğitim düzeyini bitiren çocukların resmi dili iyi bilmemelerinden kaynaklanan en önemli sorunlarını dile getirerek anadili ile resmi dil eğitimi arasında bağlantı kuruyorlar.Onlara göre, bu diğer derslerin öğrenilmesinde ciddi bir engeldir. Araştırmaya katılan Bulgarlardan bazıları, anadili etrafındaki tartışmaların, siyasi nitelikli olduğunu ve bunun köylerde daha açık görüldüğünü ve belirli öğretmenlere iş sağlanmasıyla ilgili olduğunu ileri sürüyorlar.
Bulgar öğretmenlerin çoğu anadili eğitimine karşı bir tutum segilemiyorlar. Bir il şehrinde okul müdür yardımcısı( Bulgar) olan bir kişi, anadili Türkçe öğrenim gerekliliğini: “her bir dil zenginliktir, anadili eğitimi çocukların istihdam pazarında iş bulma şansını artırıyor, Türk şirketlerinde iş bulmalarını ya da öğretmen olarak çalışma şansını veriyor” sözleriyle açıklıyor. Bazıları ise resmi dilin öğrenilmesi için daha fazla zaman ve çabaların gerektiğini öne sürerek buna karşı çıkıyorlar.Araştırmaya katılanlar, Bulgarca da Türkçe de aynı deyimi kullandılar “Her dil bir zenginliktir”. Prensip olarak kimse anadili öğrenimine karşı bir görüş belirtmiyor. Öğretmen kolektiflerindeki gerginlik bazen normativde yer alan ders sayısından kaynaklanıyor: “ Normativde bir buçuk saat fizik, kimya, tarih dersleri varken, Türkçe için dört saat ayrılması doğru mudur?
Seçmeli ya da zorunlu ders olarak Türkçe anadili dersleri hala veren öğretmenlere özel dikkat çevirdik. Onların görüşleri daha nüanslıdır ve sorunları iki ana yöndedir. Bir taraftan, onlar da çocukların Bulgar dilinde geri kalmalarının kapatılması gerekliliğini onaylıyorlar. Kandileri olduğu gibi çocukalrı da bu sorunla karşı karşıya gelmiştir. Bundan dolayı, okulda anadili eğitimini değil Bulgarca, yabancı dil, matematik ya da diğer derslere ağırlık vermeyi tercih eden hem velileri hem öğrencileri çok iyi anlıyorlar. Diğer taraftan, Türkçe’nin seçmeli ders uygulamasındaki tamamen teknik kaynaklı sorunları açıkça görüyorlar. Bu saatler, olağan ders zamanı dışında ek olarak çocukların eğitimini ağırlaştıran saatlerdir.
Oyun zamanları ya da mecburi derslerdeki ödevlerini yapma zamanı dışında başka herhangi bir derse ilgi gösterecek çocukların sayısı azdır. Bazı köy okullarında, dış değerlendirmenin kötü sonuçlarına bağlı olarak dış değerlendirmeye tabi tutulan mecburi eğitim hazırlıklarında Bulgarca ya da diğer derslerin öğrenebilmesi için anadili dersinin mecburi dersten seçmeli ders olarak öğretilmesine geçilmiştir.Bir köy okulunda müdür –yardımcısı olan bir Türkçe öğretmeninin görüşü özet gibi sunulabilir: “ Herşeyin temelinde devletin anadli eğitim politikası yatıyor. Eğer ki devlet anadili eğitimini istiyorsa, kanunlar o şekilde düzenlenecek ve anadil eğitimi olacak. Eğer ki istemiyorsa, mesele kendi oluruna bırakılır. İmkan verilmiştir, ancak teşvik edilmiyor. Belediyemizde ve genel olarak bütün belediyelerdeki ekonomik gereçekler yaşamı da belirliyor.İnsanlar, geçim sıkıntısını yaşıyorlar ve nerden, nasıl para kazanabileceklerini düşünüyorlar…”
Devamı var
Editör:Bayraktar
Kaynak:İMİR
Kaynak:İMİR