Daha çok askeri ihalelerle iş yapan Atina tersanesi çalışanları, altı aydır maaşlarını alamamaları üzerine 4 Ekim Perşembe günü Yunanistan Savunma Bakanlığı’nın girişine zorla ulaşarak, zorla geri çekilmelerini sağlamak için çağrılan toplum polisi gelene kadar girişi kapattılar.
Ülkenin güvenlik kalesinin avlusunda gerçekleşen gösteri, Başbakan Antonis Samaras’ın liderliğinde ve bazı kamu çalışanlarının faturaları ve maaşları bile daha ödenmemişken 13,5 milyar avroluk ek harcama kesintisi ve vergi zammı öneren koalisyon hükümetinin planladığı ek tasarruf tedbirlerine yönelik öfkenin giderek büyüdüğü bir döneme denk geldi.
Polis çıkan bir çatışmada dört işçiyi tutukladı ve “İşten çıkarma değil, çözüm istiyoruz.” şeklinde slogan atan yaklaşık 250 göstericiden 110’unu gözaltına aldı. İşçilerin eylemi, AB-IMF-ECB Troykasının kurtarma kredileri karşılığında talep ettiği reformlar kapsamında 15 ila 35 bin işçinin işten çıkarılabileceği yönündeki söylentilere tepki olarak geldi.
Ordu Genelkurmay Başkanı Orgeneral Michalis Kostarakos protestoculara seslenmek üzere dışarı çıkmasına karşın, kalabalığı ordunun maaşlarla ilgili anlaşmazlıkla ilgili olmadığına ikna etmeye çalışırken, soru yağmuruna tutuldu.
Gösteri, geçtiğimiz ay üniformalı subayların, hükümetin Troykanın kurtarma kredilerinin 31,1 milyar avroluk dilimini serbest bırakmasını sağlama amaçlı yeni tasarruf tedbirleri kapsamında yapılacak yeni maaş kesintilerini protesto etmek üzere sokaklara dökülmesi sonrasında geldi. 130 milyar avroluk ikinci bir kurtarma kredisi de şu anda bekletiliyor.
Merkezi Atina’da bulunan Avrupa ve Amerika Çalışmaları Araştırma Enstitüsü Müdürü John Nomikos, protestonun endişe verici göründüğünü söylüyor. SETimes‘a konuşan Nomikos, “450 gösterici Savunma Bakanlığı’nı “işgal edip” Silahlı Kuvvetler komutanını kendileriyle konuşmak için aşağı indirebiliyorsa daha ne söyleyebilirim?” diyor.
Göstericiler, çalışma arkadaşlarının tutuklanmasını protesto etmek için polis karakoluna geldiler ve burada çıkan arbedede de en az üç kişinin yaralandığı bildiriliyor.
Yunanistan’ın en büyük sendikaları olan GSEE ve ADEDY’nin yanı sıra Devlet Elektrik İşletmeleri ve Atina metrosunu temsil eden sendikacılar da göstericilerle birlik oldu.
GSEE Başkanı Yiannis Panagopoulos, “Sahip olduğumuz bütün güzide şeyleri ayaklar altına alanların, binlerce Yunan ailesinin yoksullaşmasına yol açanların, şimdi haklarını isteyen işçileri tutuklaması kabul edilemez.” diyor.
İşçiler, iflası yakın Yunan hükümeti, tersanenin sahibi olan Abu Dabi March Company’ye borcunu ödemediği için maaşlarının ödenmediğini söylerken, şirket yetkilileri protesto hakkında yorum yapmadı.
Savunma bütçesinde 500 ila 600 milyon avro kesinti beklenirken, bazı analistler ülkenin güvenliğinden ödün verileceğinden endişe ediyor.
Atina’daki Yunanistan Avrupa ve Uluslararası Analiz Merkezi’nin Başkanı Stavros Karkaletsis, protestonun Yunanistan’ın güvenlik nosyonuna zarar verdiğini ve savunma sektöründeki kesintilerin, diğer kamu sektörlerinin çoğunu etkileyen ezici ekonomik krizde bile zararlı olduğunu söylüyor.
SETimes‘a konuşan Karkaletsis, “Yunan Ordusu’nun gücü her geçen gün eriyor.” diyor.
Protesto, dikkatleri, tasarruf tedbirleriyle geçen iki buçuk yıl boyunca büyük oranda büyüteç altında tutulan orduya çevirdi.
Ordu subayları, hakimler ve öğretim üyeleriyle birlikte, Samaras’ın alacaklıların baskılarına boyun eğene kadar dokunmak istemediği, “özel maaşlar” alan koruma altındaki çalışan kesimi meydana getiriyordu.
Sendika işçilerinin protestosu, ülke savunmasının nasıl etkilenebileceğini gözler önüne serdi. Atina’daki Güvenlik ve Savunma Analizi Enstitüsü araştırma görevlisi İoannis MichaletosSETimes‘a verdiği demeçte, “Onların bu kadar saldırgan davranmasını beklemiyordum. Meşru bir kırgınlıkları var, ama kendileri aleyhinde kullanılacak bir eylemde bulundular.” diyor.
Michaletos, “Yapılan kesintiler maaşları etkiledi, ama cephaneyi etkilemedi. Yunanistan’ın halihazırda küçük bir ülke için çok fazla silahı var ve kendisini kolayca savunabilir.” diyor.
Ancak araştırma görevlisi, halk ayaklanmasının büyümesi ve ordunun kendisini işin içinde bulması halinde olabileceklerden korktuğunu belirtiyor. “Herhangi bir istikrarsızlık olacaksa … polisin silahlı kuvvetlerin yardımına ihtiyacı olabilir.”